Abdullah Parlıyan Meali
Ama bu hatırlatma son saatte onlara ne fayda sağlar ki? Çünkü onlara daha önce gerçekleri apaçık ortaya koyan bir elçi gelmişti.
Ahmet Varol Meali
Onlar için öğüt almak nerede? Oysa kendilerine açıklayıcı bir peygamber gelmişti.
Ali Bulaç Meali
Onlar için öğüt alıp-düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir elçi gelmişti.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
13,14. Nerde onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz çevirmişler, "Belletilmiş bir deli" demişlerdi.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Nerede onlarda öğüt almak?! Oysa kendilerine (gerçeği) açıklayan bir peygamber gelmişti.
Diyanet Vakfı Meali
Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Onlar için bunu düşünüp öğüt almak nerede? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir de peygamber gelmişti.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Onlara düşünmek, ıbret almak nerede? Kendilerine ap açık anlatan bir Resul geldi de
Hasan Basri Çantay Meali
Onlar için düşünüb ibret almak nerede? Kendilerine (hakıykatleri) açıklayan bir peygamber geldiği halde.
Hayrat Neşriyat Meali
Nerede onlarda ibret almak? Hâlbuki kendilerine gerçekten apaçık beyân eden bir peygamber gelmişti.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Onlar için öğüt almak nerede! Halbuki, muhakkak onlara apaçık bildiren bir peygamber geldi.
Suat Yıldırım Meali
13, 14. Onlar nerede, iman nerede! Onlar ibret alan, hisse kapan insanlar değil. Böyle olmadıkları için, gerçekleri apaçık anlatan Peygamber geldiği halde ona sırtlarını döndüler de: “Bu, başkaları tarafından bir şeyler belletilmiş delinin teki! ” dediler. *
Şaban Piriş Meali
-onlar nereden öğüt alacaklar? Kendilerine apaçık bir elçi gelmişti.
İbni Kesir
Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti.
Seyyid Kutub
Artık onlar nasıl düşünüp öğüt alacaklar? Öğüt alma zamanı geçti. Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.
Tefhim-ul Kuran
Onlar için öğüt alıp düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir peygamber gelmişti.
Yusuf Ali (English)
How shall the message be (effectual) for them,(4697) seeing that a Messenger explaining things clearly has (already) come to them,-*
M. Pickthall (English)
How can there be remembrance for them, when a messenger making plain (the truth) had already come unto them,