Abdullah Parlıyan Meali
İşte böyle oldu ve sonra başka bir toplumu, onların geride bıraktıklarına varis kıldık.
Ahmet Varol Meali
İşte böyle. Biz onları başka bir topluluğa miras bıraktık.
Ali Bulaç Meali
İşte böyle; Biz bunları başka bir kavime miras olarak verdik.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık.
Diyanet Vakfı Meali
İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İşte böylece biz onları başka bir kavme miras bıraktık.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Evet öyle ve hep onları başka bir kavma miras kıldık
Hasan Basri Çantay Meali
İşte (emir) böyledir. Biz (bütün) bunları başka başka kavmler) e mîras verdik.
Hayrat Neşriyat Meali
İşte böyle! Artık onları, başka bir kavme (İsrâiloğullarına) mîras bıraktık.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
İşte böyle oldu, ve onları başkalar olan bir kavmi miras kıldık.
Suat Yıldırım Meali
28, 29. İşte böyle oldu! Sonra bütün bunları, başka bir topluma miras bıraktık. Merhamete lâyık olma haklarını kaybettiklerinden, perişan hallerine gök de ağlamadı, yer de ağlamadı. Artık onlara yeni bir mühlet de verilmedi. [26, 59; 7, 137]*
Şaban Piriş Meali
İşte böyle... Onu bir başka topluma miras bıraktık.
İbni Kesir
İşte böyle. Onlara başka kavimleri mirasçı kıldık.
Seyyid Kutub
İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma miras verdik.
Tefhim-ul Kuran
İşte böyle; biz bunları başka bir kavime miras olarak verdik.
Yusuf Ali (English)
Thus (was their end)! And We made other people inherit (those things)!
M. Pickthall (English)
Even so (it was), and We made it an inheritance for other folk;