Abdullah Parlıyan Meali
Onların yok oluşlarına ne gök, ne de yer sakinleri ağlamadı ve tevbe edebilmeleri için zaman da tanınmadı.
Ahmet Varol Meali
Onlara ne gök ne de yer ağladı. Kendilerine mühlet de verilmedi.
Ali Bulaç Meali
Onlar için ne gök, ne yer ağladı ve onlar (ın azabı) ertelenmedi.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Gök ve yer, onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı.*
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.
Diyanet Vakfı Meali
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Gök ve yer onların üzerine ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Binnetice ne Gök ağladı üzerlerine ne Yer ne de imhal olundular
Hasan Basri Çantay Meali
Ne gök, ne yer onların üstüne ağlamadı. Onlara (aman ve) mühlet verilmedi.
Hayrat Neşriyat Meali
Bunun üzerine onlara, ne gök ne de yer ağladı! (Onlar) mühlet verilen kimseler de olmadılar!(1)*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Artık onların üzerine gök ve yer ağlamadı, ve bir mühlet verilmişler de olmadılar.
Suat Yıldırım Meali
28, 29. İşte böyle oldu! Sonra bütün bunları, başka bir topluma miras bıraktık. Merhamete lâyık olma haklarını kaybettiklerinden, perişan hallerine gök de ağlamadı, yer de ağlamadı. Artık onlara yeni bir mühlet de verilmedi. [26, 59; 7, 137]*
Şaban Piriş Meali
Onlara ne gök ağladı, ne de yer! Hiç bekletilmediler.
İbni Kesir
Gök ve yer onların helakine ağlamadı. Ve onlar, mühlet verilenler de olmadı.
Seyyid Kutub
Onlara gök ve yer ağlamadı ve kendilerine mühlet de verilmedi.
Tefhim-ul Kuran
Onlar için ne gök, ne yer ağlamadı ve onlar (azabı) ertelenenler de olmadı.
Yusuf Ali (English)
And neither heaven(4710) nor earth shed a tear over them: nor were they given a respite (again).*
M. Pickthall (English)
And the heaven and the earth wept not for them, nor were they reprieved.