Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Seyri süluk ile velayet elde etme nedir? Evliyalık makamları nasıl elde edilir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- Velayeti-kübra veraset-i nübüvvet yoluyla inkışaf ediyor ise; birincisi nasıl vehbi oluyor ikincisi velayet-i kübra makamına nasıl çıkılabilir üçüncüsü velayet-i kübra vehbi ise kimler çıkabilir?

Değerli kardeşimiz

Bu konuyu bir kaç madde halinde açıklamayı düşünüyoruz.

a)”Seyri süluk ile velayet elde etme” ifadesinden seyri süluka başlarken “veli olayım!” diye yapılan bir süluk anlaşılmamalıdır. Çünkü veli olmak için yapılan ibadetler ihlasa aykırı olduğu için böyle bir niyet araya girmez.

Bundan maksat İslam’ın emrettiği ibadetleri sünnet-i seniye dairesinde hakkıyla eda etmek ve güzel ahlak ve erdemi kazanmak için belli disiplinler çerçevesinde bir kulluk rotasını takip etmektir. Çünkü bütün hak yolların asıl hedefi ve son noktası iman hakikatlerinin açılması ve meydana çıkmasıdır. (bk. İmam Rabbani Mektubat 210. Mektup; Nursi Mektubat Beşinci Mektup)

Bu yolu takip eden kimseler arasından Kur’an ve sünnete uymanın bir tezahürü olarak ortaya çıkan bazı mümtaz şahsiyetler diğer insanlar tarafından veli unvanıyla anılmışlardır.

Hiçbir velayet vehbi değildir. İslam literatüründe meşhurdur ki: “Nübüvvet vehbidir velayet ise kesbidir.” Şu var ki bir insan samimi olarak yola çıkmış ve kulluk yaparak Allah’a yakın olmak istemişse Allah da onun yolundaki birçok engeli kaldırabilir onu kendine doğru çekmek yokuşlarını kolaylaştırmak için bazı ikramlarda bulunabilir. Bu noktalara vehbilik unvanı verilebilir.

Aşağıdaki kudsi hadis-i şeriflerde velayet yolundaki kesbi ve vehbi noktaları görebiliriz:

“Kul bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.”(Buhari Enbiya 50; İ’tisam 14; Müslim İlim 6)

“Kim benim bir velime düşmanlık ederse ben ona savaş ilan ederim. Kulum kendisine farz kıldığım vecibelerini yerine getirmekle bana yaklaştığından daha fazla hiç bir şeyle yaklaşmış olmaz. Kulum nafile ibadetler yaparak bana öyle yaklaşır ki artık ona sevgimi veririm. Kendisini sevdiğimde ise onun işiten kulağı gören gözü işleyen eli yürüyen ayağı olurum. Artık benden istediğini veririm yardım talebini yerine getiririm. Bir müminin canını alırken gösterdiğim tereddüt hiç bir şeyde göstermedim. Çünkü o ölmek istemiyor; ben ise onu üzmek istemem.”(Buhari Rikak 38)

b) "Velayet üç kısımdır:

Biri velayet-i suğradır ki meşhur velayettir. Bildiğimiz normal tarikat ve tasavvuf ehlinin gittiği yoldur.

Biri velayet-i vustâdır. Bu sünnet-i seniyyeye ittiba etmeyi esas alarak imana ve Kur’ana hizmet eden büyük mürşitlerin mücedditlerin ülemanın yoludur.

Biri de velayet-i kübradır ki veraset-i nübüvvet yoluyla tasavvuf berzahına girmeden doğrudan doğruya hakikata yol açmaktır." (krş. Nursi Mektubat 22)

Cadde-i Kübra elbette velayet-i kübra sahipleri olan sahabe ve asfiya ve tâbiîn ve eimme-i Ehl-i Beyt ve eimme-i müçtehidînin caddesidir ki doğrudan doğruya Kur'anın birinci tabaka şakirdleridir.(Nursi Mektubat On Sekizinci Mektup)

Velayet-i kübraya velayet-i enbiya da denir. İlahi isimler sıfatlar ve zâtî şuun dairesindeki seyirdir. (Uludağ Süleyman Tasavvuf Terimleri Sözlüğü s. 518-519)

Makam-ı rızaya yetişen Eimme-i Erbaa / Dört mezhep imamı Şah-ı Geylanî İmam-ı Rabbanî İmam-ı Gazalî gibi zâtlar da velayet-i kübra ashabıdır. (krş. Nursi Mektubat On Sekizinci Mektup)

Bundan anlaşılıyor ki velayet-i kübranın önemli bir kriteri her konuda mutlak teslimiyetle Allah’ın hükümlerine takdirlerine rıza göstermektir.

Velayet-i suğra evliyanın velayet-i kübra ise enbiyanın velayetidir. Evliya velayetinin nihayeti enbiya velayetinin bidayetidir. İmam Rabbani bu konuda şunları söyler:

“Veliliğin kemâlatının peygamberliğin kemâlatı karşısında hiçbir değer taşımadığını Allah bu fakire tam olarak anlamayı nasip etmiştir. Damlanın denizle orantısı olduğu kadar bile aralarında bir orantı ve ölçü yoktur. Öyleyse peygamberlik yoluyla elde edilen üstünlük ve özellik velilik yoluyla elde edilen faziletten çok üstündür. (bk. İmam Rabbani Mektubat 260. Mektup)

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi