Zâriyât Suresi - 40. ayet
Abdullah Parlıyan Meali
Ve biz onu ve askerlerini alarak, hepsini denize atmıştık, o esnada ümitsizlik içerisinde, yaptıklarına pişman olarak, kendini kınıyordu, ama son andaki pişmanlık ve kınamanın faydası olmayacaktı.
Ahmet Varol Meali
Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize attık ki o (bu sırada kendi kendini) kınamaktaydı. [3]*
Ali Bulaç Meali
Bunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak işler yapıyordu.'
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu.
Diyanet Vakfı Meali
Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu. *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Onun üzerine biz de tuttuk kendisini ve ordularını deryaya fırlatıverdik: namerdlik ederken o leîm
Hasan Basri Çantay Meali
Nihayet onu da, ordularını da yakalayıb denize atdık ki o, (bu sırada kendi kendini) kınayıcı idi.
Hayrat Neşriyat Meali
Bunun üzerine (biz de) onu ve ordusunu, kendisi kınanacak bir kimse olarak yakalayıp hepsini denize atıverdik.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Artık O'nu da, ordularını da yakaladık, hemen onları denize atıverdik. Ve o, levm edilecek şeyleri yaparken (öyle bir felakete uğramış oldu).
Suat Yıldırım Meali
Biz de hem onu, hem ordularını yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. Boğulurken, pişmanlıkla kendi kendini kınıyordu.
Şaban Piriş Meali
Biz de onu ve askerlerini yakalamış ve denize atmıştık. O pişman olmuştu.
İbni Kesir
Sonunda onu da, ordularını da yakalayıp denize attık. O, kınanacak işler yapıp durmaktaydı.
Seyyid Kutub
Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
Tefhim-ul Kuran
Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak işler yapıp durmaktaydı'.
Yusuf Ali (English)
So We took him and his forces, and threw them into the sea; and his was the blame.(5017)*
M. Pickthall (English)
So We seized him and his hosts and flung them in the sea, for he was reprobate