Abdullah Parlıyan Meali
aralarında iki yay mesafesi kalıncaya kadar, hatta daha da yakınına kadar.
Ahmet Varol Meali
Böylece (aradaki mesafe) iki yay boyu veya daha yakın oldu.
Ali Bulaç Meali
Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha yakınlaştı.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.
Diyanet Vakfı Meali
8, 9. Sonra (Muhammed'e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı.
Elmalılı Meali (Orjinal)
«kabe kavseyni ev edna» oldu da
Hasan Basri Çantay Meali
(Bu suretle o, peygamberlere) iki yay kadar, yahud daha yakın oldu da,
Hayrat Neşriyat Meali
8,9. Sonra (çok perdeler geçerek Rabbine) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki, kab-ı kavseyn (iki yay) kadar veya daha da yakın oldu!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Derken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi.
Suat Yıldırım Meali
8, 9. Sonra yaklaştı ve iyice sarktı. Öyle ki araları yayın iki ucu arası kadar veya daha az kaldı.
Şaban Piriş Meali
Araları iki yay kadar veya daha yakın idi.
İbni Kesir
İki yay kadar yahut daha da yakın oldu.
Seyyid Kutub
Öyle ki, Peygamberle araları iki yay aralığı ya da daha yakın oldu.
Tefhim-ul Kuran
Nitekim (ikisi arasında uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha da yakınlaştı.
Yusuf Ali (English)
And was at a distance of but two bow-lengths(5089) or (even) nearer;*
M. Pickthall (English)
Till he was (distant) two bows length or even nearer,