Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İlm-i ledün (ledün ilmi / bâtın ilmi) denilen ilme sahip olanların sahip oldukları bilgileri açıklamamalarının hikmeti ne olabilir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Cevap

Değerli kardeşimiz

Ehl-i tasavvuf duyu akıl ve tecrübe dışında bir de ilm-i ledün (ledün ilmi / bâtın ilmi) kabul ederler. İlm-i ledün vehbî bir ilimdir. Hz. Hızır’ın ilminden bahseden ayetteki “Ledün” kelimesinden hareketle bu isim verilmiştir. Böyle bir bilgi özel bir bilgidir. Bu bilgi olayların içyüzüne vukufiyeti sağlar. Bir çeşit gayb bilgisi sırlar bilgisidir.

Mutasavvıflar dinî ilimleri biri zahir di­ğeri bâtın olmak üzere ikiye ayırır; ha­dis fıkıh ve kelâm gibi ilimlere zahir ilimleri tasavvufa da bâtın ilmi adını ve­rirler. Zahirî ilimlerle meşgul olanlara za­hir ulemâsı rüsum ulemâsı ve ehl-i za­hir; kendilerine de bâtın ulemâsı ve ehl-i bâtın derler.

Mutasavvıflara göre naslardaki gizli mânaları ibadetlerin manevî ve ahlâkî özünü varlık ve olayların arka­sındaki sırları açıklığa kavuşturan bâtın ilmi gizlidir ve onu halka açıklamak caiz değildir. Çünkü halk bu yüksek ilmi ve ondaki ince mânaları ya anlayamaz ve­ya yanlış anlar. Bu yüzden bâtın ilmi an­cak zeki yetenekli istekli ve kalp gözü açık kimselere öğretilir.

Bâtın ilmini işaretle değil sözle anlatan ilk süfî Zünnûn el-Mısrî'dir (ö. 245/859). Fakat o bu ilmi sadece kendisine inananlara anlatmaktaydı. Cüneyd-i Bağdadî bu ilmi mahzenlerde ve kapalı kapılar ardında öğretiyordu. Tasavvuf tarihinde bâtın ilminden kürsülerde açık­ça bahseden ilk sûfînin Şiblî olduğu söy­lenir.(1) Bununla beraber bâ­tın ilmi geniş ölçüde her zaman gizli öğ­retilmiş bu anlayış tarikatlarda da de­vam ettirilmiştir.

Mutasavvıflara göre bâtın ilmi İslâm'­dan ayrı ve onun dışında bir ilim değil­dir. Bu ilim esasen nasların derîn ve ince mânalarından ibaret olup Hz. Peygamber (asm) tarafından bazı sahâbîlere öğretil­miştir. Nitekim onun sırdaşı (sâhibü sırri'n-nebî) Huzeyfe b. Yemân'a bazı sırlar tevdi ettiği ayrıca Ebû Hüreyre'nin "Hz. Peygamber'den iki ilim öğrendim; birini yaydım öbürünü saklı tuttum onu da yaysaydım başımı keserlerdi." dediği ri­vayet edilir(2). Hz. Peygamber (asm)'in dinde fakih olması için dua ettiği İbn Abbas'ın ilminin de bâtın ilmi olduğu söylenir.

Cüneyd-i Bağdadî Hz. Musa (as)'ın Hızır'­dan öğrendiği "ledün ilmi"(3) ile Hz. Ali'nin (ra) bildiği bâtın ilmi­nin aynı şey olduğunu söyler. Serrâc'a göre Kur'an'ın hadisin ve İslâm'ın da za­hir ve bâtını vardır. Geniş anlamıyla "şe­riat ilmi" bu ikisini de ihtiva eder.

Gazzâli na­maz oruç zekât hac ve Kur'an tilâveti gibi bütün ibadetlerin bir zahirî bir de bâtınî yönü bulunduğunu ifade ederek zahirî amel-bâtınî amel zahirî hüküm -bâtınî hüküm zahirî edep-bâtınî edep zahirî temizlik-bâtınî temizlik gibi ikili ayırımlar yapar.

Meselâ ona göre rükû'un zahirî mânası eğilmek bâtınî mâna­sı saygı göstermektir. Zahirî mâna be­den bâtınî mâna ruh gibi olduğundan bâtınî yönü gerçekleşmeyen ibadetler cansız sayılır.

Kelâmcılar bilgi kaynağı olarak akıl ve beş duyu ile haber-i sâdık içinde dü­şündükleri peygamberlere gelen vahiy ve ilhamı kabul ederler. Gazzâlî Râzî Âmidî gibi müteahhir devir kelâmcıları mu­tasavvıfların keşf ilham bâtın ilmi gibi deyimlerle ifade ettikleri bilgileri de bil­gi kaynağı olarak kabul etmekle birlik­te bu tür sübjektif bilgileri vehim ve kuruntulardan ayırabilmek için bunların Kitap ve Sünnete uygunluğunu esas al­mışlardır. Kelâmcıların bu görüşü aslın­da süfîlerin "zahire aykırı düşen her şey bâtıldır" il­kesinin değişik bir şekilde ifade edilme­sinden başka bir şey değildir. Teftâzâni'nin "İlhamla ilim hâsıl olursa da bu ilim herkes için bir delil teşkil etmez." sözü bu konuda kelâmcıların ortak gö­rüşlerinin özeti sayılabilir.(4)

Şu nokta da unutulmamalıdır ki; insan kalbi Rahmanî ilhamlara alıcı olduğu gibi şeytanî vesveselere de açıktır. İkisini birbirinden ayırt edemeyen aldanır ve aldatır. “Keşfiyat te’vîle rüyalar tabire muhtaçtır.”(5) esasını bilmeyen bu vâdide çok yanılır. Kur’an hakikatlerine ters düşen rüyalar ve ilhamlarla amel edilmez bu tür keşifler mutlaka tevil edilmelidir.

Dipnotlar:

1. Câmî s. 33.
2. Buhârî "ilim" 42.
3. el-Kehf 18/65.
4. DİA Batın İlmi Md.
5. Nursî Kastamonu Lahikası s. 249.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi