Abdullah Parlıyan Meali
Âd kavmi de gerçekleri yalanlamıştı. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış bir görün bakalım.
Ahmet Varol Meali
Ad (kavmi) de yalanladı. İşte (bakın) benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
Ali Bulaç Meali
Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Ad milleti peygamberini yalanlamıştı; Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Âd kavmi de (Hûd’u) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış!
Diyanet Vakfı Meali
Âd kavmi (Peygamberleri Hûd'u) yalanladı da azabım ve tehdidim nasılmış (gördüler).
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?
Elmalılı Meali (Orjinal)
Tekzib etti de Âd nasıl oldu azâbım ve inzarlarım?
Hasan Basri Çantay Meali
Aad (kavmi, peygamberleri Hûd'ü) tekzîb etdi. İşte benim azabım (ve bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün).
Hayrat Neşriyat Meali
Âd (kavmi) de (peygamberleri Hûd'u) yalanladı; artık (bak onlara) benim azâbım ve korkutmalarım nasılmış?
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Âd tekzîp etti, artık azabım ve tehdidlerim nâsıl oldu?
Suat Yıldırım Meali
Âd kavmi de Peygamberlerini yalancı saydı. Nasılmış Benim cezalandırmam ve tehdidim! Görsünler bakalım!
Şaban Piriş Meali
Âd da yalanlanmıştı. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
İbni Kesir
Ad kavmi de tekzib etti. Benim azabım ve tehdidim nasılmış?
Seyyid Kutub
Adoğulları da peygamberlerini yalanladılar. Ama benim azabım ve uyarmam nasılmış?
Tefhim-ul Kuran
Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış?
Yusuf Ali (English)
The ´Ad (people) (too) rejected (Truth): then how terrible was My Penalty and My Warning?
M. Pickthall (English)
(The tribe of) Aad rejected warnings. Then how dreadful) was My punishment after My warnings.