Abdullah Parlıyan Meali
Suyu acı ve tatlı iki denizi, birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
Ahmet Varol Meali
Birbirlerine kavuşmaları üzere iki denizi salıverdi.
Ali Bulaç Meali
Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Acı ve tatlı sulu iki denizi birbirine kavuşmamak üzere salıvermiştir.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.[518]*
Diyanet Vakfı Meali
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
(Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Salmış iki deryayı demâdem çatışırlar
Hasan Basri Çantay Meali
(Suyu acı ve tatlı) iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermişdir.
Hayrat Neşriyat Meali
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.(1)*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
(O) İki denizi salıvermiştir, birbirine kavuşurlar.
Suat Yıldırım Meali
O iki denizi salıverdi, birbirine kavuşurlar.
Şaban Piriş Meali
İki denizi birbiriyle kavuşsun diye salıvermiştir.
İbni Kesir
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
Seyyid Kutub
Acı ve tatlı sulu iki denizi birbiri üzerine salarak yanyana getirdi.
Tefhim-ul Kuran
Birbirleriyle kavuşup karşılaşmak üzere iki denizi salıverdi.
Yusuf Ali (English)
He has let free(5185) the two bodies of flowing water, meeting together:*
M. Pickthall (English)
He hath loosed the two seas. They meet.