Abdullah Parlıyan Meali
Biz bu ateşi, gözleri görenlere bir ibret ve çöl yolcularına bir fayda kıldık.
Ahmet Varol Meali
Biz onu hem bir ibret hem de ihtiyaç sahiplerine bir yarar kıldık.
Ali Bulaç Meali
Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Biz onu bir ibret ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.
Diyanet Vakfı Meali
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Biz onu hem bir muhtıra kıldık hem de bir istifade: alandaki muhtaclar için
Hasan Basri Çantay Meali
Biz onu hem bir ibret, hem çöl yolcularına bir fâide kıldık.
Hayrat Neşriyat Meali
Biz onu (o ateşi, Cehennem ateşi için) bir hatırlatma ve çölde yolculuk edenler için bir menfaat kıldık.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Biz onu (o ateşi) bir muhtıra ve sahraya konup göçenler için bir menfaat kıldık.
Suat Yıldırım Meali
Biz onu çölde, yolda bulunanlar ve muhtaçlar için hem bir ders, hem de istifade vesilesi kıldık.
Şaban Piriş Meali
Biz, onu bir ibret ve ihtiyaç sahipleri için faydalı kıldık.
İbni Kesir
Biz, onu bir ibret ve konaklayanlar için faydalı kıldık.
Seyyid Kutub
Biz onu hem düşündürücü, ibret verici bir uyarıcı, hem de ihtiyacı olanlar için bir yararlanma kaynağı olarak yarattık.
Tefhim-ul Kuran
Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu) hem de ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Yusuf Ali (English)
We have made it a memorial (of Our handiwork),(5255) and an article of comfort and convenience for the denizens of deserts.(5256)*
M. Pickthall (English)
We, even We, appointed it a memorial and a comfort for the dwellers in the wilderness.