Abdullah Parlıyan Meali
Onlar senin kendilerine yumuşak davranıp yağ yakmanı isterler ki, kendileri de sana yumuşak davranıp inanmadıkları halde yağcılık yapsınlar.
Ahmet Varol Meali
İstediler ki sen yumuşak davranasın da onlar da (sana) yumuşaklık göstersinler. [1]*
Ali Bulaç Meali
Onlar, senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
(Onlar sana indirilen ayetlerden beğenmediklerini bırakman suretiyle senin) kendilerine yumuşak davranmanı isterler; böyle yapsan, onlar da seni över, yumuşak davranırlar.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
İstediler ki, yumuşak davranasın, böylece onlar da yumuşak davransınlar.[554]*
Diyanet Vakfı Meali
Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar. *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Onlar istediler ki yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Arzu ettiler ki müdahene etsen, o vakıt müdahene edeceklerdi
Hasan Basri Çantay Meali
Onlar arzuu etdiler ki sen yumuşak davranasın da kendileri de yumuşaklık göstersinler.
Hayrat Neşriyat Meali
(Onlar) arzu ettiler ki, (sen, kendilerine) yumuşak davranasın da, (onlar da sana hoşgörülü ve) yumuşak davransınlar!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Onlar arzu ettiler ki sen yaltaklanıvermiş olsa idin. O zaman onlar da yaltaklanacaklardı.
Suat Yıldırım Meali
İsterler ki sen gevşeyesin de, böylece kendileri de yumuşasınlar.
Şaban Piriş Meali
Onlar ister ki, sen müsamaha gösteresin de onlar da müsamaha göstersinler.
İbni Kesir
Onlar isterler ki; sen yumuşak davranasın da kendileri de yumuşaklık göstersinler.
Seyyid Kutub
Onlar istediler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.
Tefhim-ul Kuran
Onlar, senin kendilerine yaranıp onlarla uzlaşmanı arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp uzlaşacaklardı.
Yusuf Ali (English)
Their desire is that thou shouldst be pliant: so would they be pliant.
M. Pickthall (English)
Who would have had thee compromise, that they may compromise.