Abdullah Parlıyan Meali
ayıp arayan kovuculukla söz getirip götürenlere,
Ahmet Varol Meali
(Herkesi) ayıplayan, söz taşıyan,
Ali Bulaç Meali
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan),
Diyanet İşleri Meali (Eski)
10,11,12,13,14. Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
10,11,12,13,14. Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
Diyanet Vakfı Meali
10, 11, 12, 13, 14. (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Daima kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren,
Elmalılı Meali (Orjinal)
gammaz koğuculukla gezer
Hasan Basri Çantay Meali
10,11,12,13. (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)!
Hayrat Neşriyat Meali
10,11,12,13,14. (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Daima kusur arayana. Lâf götürüp getirene.
Suat Yıldırım Meali
10, 11, 12, 13, 14, 15, 16. Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda “Bu eski insanların masalları! ” diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız. [74, 11-26; 6, 25; 8, 31; 46, 17]*
Şaban Piriş Meali
Ayıp arayana ve laf götürüp getirene..
İbni Kesir
Daima ayıplayan ve laf getirip götürene.
Seyyid Kutub
Herkesi kınayan, söz götürüp getiren.
Tefhim-ul Kuran
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan).
Yusuf Ali (English)
A slanderer, going about with calumnies,
M. Pickthall (English)
Detractor, spreader abroad of slanders?