Abdullah Parlıyan Meali
Ve kendilerini yoksullara birşey vermemeye güçleri yeter zannederek erkenden bahçelerine gittiler.
Ahmet Varol Meali
(Yoksulları) engellemeye güç yetirecekleri zannıyla erkenden gittiler.
Ali Bulaç Meali
(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
(Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği hâlde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.
Diyanet Vakfı Meali
(Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
(Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Sırf bir men'a gücleri yeterek erkenden gittiler
Hasan Basri Çantay Meali
(Fakirleri) men'e (sanki) gücleri yetecek adamlar tavriyle erkenden gitdiler.
Hayrat Neşriyat Meali
Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan)mahrûm etmek üzere erkenden gittiler.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve yoksulları men'e kâdir oldukları halde erkenden gidiverdiler.
Suat Yıldırım Meali
Yoksulları engelleme azmi içinde ilerlediler.
Şaban Piriş Meali
Varlıklı oldukları halde (muhtaçları) engellemek için erken yola çıktılar.
İbni Kesir
Güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler.
Seyyid Kutub
Ürünleri toplayacaklarından emin olarak erkenden gittiler.
Tefhim-ul Kuran
(Yoksulları) Engellemeğe güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Yusuf Ali (English)
And they opened the morning, strong in an (unjust) resolve.
M. Pickthall (English)
They went betimes, strong in (this) purpose.