Abdullah Parlıyan Meali
Kendisine, belini bükecek işlerin yapılacağını anlar.
Ahmet Varol Meali
Kendisine bel kemiğini kıracak bir uygulamada bulunulacağını anlar.
Ali Bulaç Meali
Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.
Diyanet Vakfı Meali
Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Anlar ki kendilerine bel kıran yapılır
Hasan Basri Çantay Meali
Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak.
Hayrat Neşriyat Meali
(Çünki) kendilerinin bel kıran bir belâya uğratılacaklarını sezerler (iyice anlarlar)!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır.
Suat Yıldırım Meali
Belini kıran darbeyi yediğini hisseder. [3, 106; 80, 37-42; 88, 2-10]
Şaban Piriş Meali
Bellerini bükecek bir felakete uğrayacağını anlayacak.
İbni Kesir
Belkemiğinin kırılacağını anlar.
Seyyid Kutub
Bel kırıcı bir belaya uğrayacakları kaygısını taşırlar.
Tefhim-ul Kuran
Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
Yusuf Ali (English)
In the thought that some back-breaking calamity was about to be inflicted on them;
M. Pickthall (English)
Thou wilt know that some great disaster is about to fall on them.