Abdullah Parlıyan Meali
Andolsun Muhammed vahiy getiren Cibrîl'î berrak bir ufukta gördü.
Ahmet Varol Meali
Andolsun ki o, onu apaçık bir ufukta görmüştür.
Ali Bulaç Meali
Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
And olsun ki, o, Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Andolsun o, Cebrâil’i apaçık ufukta gördü.
Diyanet Vakfı Meali
Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Vallahi gördü onu açık ufukta
Hasan Basri Çantay Meali
Andolsun ki O (saahibiniz) onu apaçık ufukda görmüşdür.
Hayrat Neşriyat Meali
And olsun ki, onu (Cebrâîl'i) apaçık, ufukta gördü.
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Andolsun ki, onu apaçık ufukta gördü.
Suat Yıldırım Meali
O, vahyi getiren elçi Cebrail'i, apaçık ufukta görmüştü. [53, 13-16]
Şaban Piriş Meali
Onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.
İbni Kesir
Andolsun ki; onu, apaçık ufukta görmüştür.
Seyyid Kutub
Şüphesiz (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür.
Tefhim-ul Kuran
Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.
Yusuf Ali (English)
And without doubt he saw him in the clear horizon.(5991)*
M. Pickthall (English)
Surely he beheld him on the clear horizon.