Abdullah Parlıyan Meali
İşte böyle ey peygamber! Onlara öğüt ver, senin görevin yalnızca öğüt vermektir.
Ahmet Varol Meali
Sen öğüt ver. Sen ancak bir öğüt vericisin.
Ali Bulaç Meali
Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Sen öğüt ver! Esasen sen sadece bir öğütçüsün.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.
Diyanet Vakfı Meali
21, 22, 23, 24, 25, 26. O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkâr edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.
Elmalılı Meali (Orjinal)
haydi ıhtar et; sen şimdi sırf bir ögütçüsün
Hasan Basri Çantay Meali
(Habîbim) sen hemen (onlara Allahın ni'metlerini, tevhîd delîllerini) hatırlat. Sen ancak bir hatırlatıcısın.
Hayrat Neşriyat Meali
(Habîbim, yâ Muhammed!) O hâlde nasîhat et; çünki sen, ancak bir nasîhat edicisin!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın.
Suat Yıldırım Meali
İşte böyle. . . Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir.
Şaban Piriş Meali
-Hatırlat/uyar!sen ancak uyarıcısın.
İbni Kesir
Öğüt ver, çünkü sen; ancak bir öğütçüsün.
Seyyid Kutub
Ey Muhammed! Sen öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin.
Tefhim-ul Kuran
Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın.
Yusuf Ali (English)
Therefore do thou give admonition, for thou art one to admonish.
M. Pickthall (English)
Remind them, for thou art but a remembrancer,