Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kur'an-ı Kerim'e göre insanın yaratılışı nasıldır?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Cevap

Değerli kardeşimiz

Kur'an-ı Kerim insanın muhtelif yaratılış devrelerinden bahseder. Bunu ana hatlarıyla ikiye ayırmak mümkündür. Birisi; ilk insan Hz. Âdem (as)'ın ikincisi de diğer insanların yaratılmasıdır. Bu farklı yaratılışlara bazen ayrı ayrı ayetlerde bazen de aynı ayette dikkat çekilir. Nitekim Mü'minun suresinde;

"Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hülasadan yarattık. Sonra onu (Hz. Âdem'in nesli olan) insanı sarp ve metin bir karargahta (rahimde) bir nutfe (zigot) yaptık. Sonra o nutfeyi alaka (yapışan şey) hâline getirdik derken o alakayı mudga (bir çiğnem et) yaptık o bir çiğnem eti kemik(lere) çevirdik (ve) o kemiklere de et (kaslar) giydirdik. Sonra onu başka yaratılışla inşa ettik (can verdik konuşma verdik)..."(Mü'minun 23/12-14).

Görüldüğü gibi insanın ilk yaratılıştan itibaren geçirdiği devreler safha safha nazara verilmektedir. Bunlardan kendi yaratılış devrelerimizi anlamak ilk yaratılışa da ışık tutacaktır.

Yukarıdaki ayet-i kerimede geçen yaratılışla ilgili hususlara bir hadis-i şerifte de işaret edilir:

"Her birinizin yaratılışı ana rahminde nutfe olarak 40 gün derlenip toparlanır. Sonra aynen öyle (40 gün daha) alaka (yapışan şey) olur. Sonra yine öyle (bir 40 gün daha) mudga (et parçası) hâlinde kalır. Ondan sonra melek gönderilir. Ona ruh üfler..." (Mehmet Sofuoğlu Sahih-i Müslim ve Tercemesi VIII/114).

Bu hadiste zigot morula ve blastula safhaları derlenip toparlanma devresi (nutfe) olarak ifade edilmiştir. Bugün embriyoloji ilminin tespiti de yukarıda bahsedilen gelişim devrelerine paralellik gösterir. Yumurtalık kanalında döllenen yumurta ana rahmine doğru inmeye başlar. Daha inerken bile bölünmektedir. Ana rahmine gelen yumurta plasenta (eten=eş) oluşunca mukoza ve kasları içine iyice yapışarak gömülür. Bir başka ifade ile tohum gibi ekilir. Bu safha ayet ve hadislerde "alaka"(*) (yapışan şey) kelimesiyle ifade edilir.

Buradaki embriyo çıplak gözle görülmeye başladığı zaman küçük bir et kütlesi (mudga) hâlindedir. Bulunduğu yerde gelişir ve kademe kademe bir insan şeklini almaya başlar.

Bugün ilim insanın yaratılışı hakkında Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerin ortaya koyduğu hükümlerin ancak bir kısmını tesbit edebilmiştir. Mesela; his ve duygular bu maddi gelişimin hangi safhasında vücutta yerini almaktadır? İlim buna henüz bir cevap bulamamıştır. Peygamberimiz (sav) ise kırk gün sonra ruhun geldiğini bildirmekle insan vücudunu süsleyen duyguların göreve başladığı zamana işaret etmiştir.

Zigot teşekkülünden itibaren 40 gün kadar cenin sadece büyüme kanununa tabidir. Yani bu devre içinde hücreler bölünür ve farklılaşır. Aynı büyüme kanunu bitki ve hayvan embriyolarında da cereyan eder. Bir başka ifade ile cenin 40 gün sonra insan mertebesine yükselir. Nitekim bu duruma ayette; "... sonra onu bambaşka bir yaratık (insan) yaptık..." (Mü'minun 23/14) beyanı ile dikkat çekilir.

Hz. Âdem (as)'in topraktan yaratıldığını bildiren pek çok ayet vardır.

"Allah sizi (Hz. Âdem'i) bir topraktan sonra bir meniden (Hz. Âdem'in neslini) yarattı." (Fatır 35/11).

Şu ayet-i kerimelerde de insanın topraktan yaratıldığı belirtilir: 3/59; 18/37; 22/5; 35/11; 40/67; 30/20.

İlk insanın yaratılışında da günümüzdeki yaratılış gibi çeşitli devreler yer alır.

"O'dur ki her şeyin yaratılışını güzel yaptı ve insanı yaratmaya çamurdan başladı." (Secde 32/7).

Şu ayette de bu çamurun mahiyetinden bahsedilir:

"Andolsun biz insanı kuru bir çamurdan değişmiş cıvık balçıktan yarattık..." (Hicr 15/26).

Bu ayet-i kerimelerden yaratılışın; toprakla başladığını daha sonra bunun çamur hâlini aldığını anlamak mümkün. Bu çamur da süzülerek çamur özü hasıl olmuştur.

"Andolsun ki biz insanı çamurdan süzülmüş bir hülasadan (özden) yarattık."(Mü'minun 23/12).

Daha sonra balçık halini alan bu çamur özünün zamanla değiştiği ifade edilir.

"(İblis: 'Ben bir salsaldan (kurumuş çamurdan) değişken bir balçıktan (Hamein mesnun) yarattığın insana secde edemem.' dedi."(Hicr 15/33).

Bazı müfessirler "insanı bir nutfeden yarattık" hükmünün Hz. Âdem (as) için de geçerli olabileceğini ileri sürerler. Onlara göre bu balçıktan nutfe hasıl edilmiştir. (Elmalılı V/3058).

Bu safhaya kadar olan gelişmeler günümüzdeki ceninin ilk dört aylık (40 günlük) durumuna benzerlik gösterir. Midedeki besinlerden spermanın süzülerek çıkarıldığı gibi çamur da süzülerek çamur özü (sülale) hasıl edilmiştir. Bir müddet bu hâlde kalan çamur özü balçık şeklini (Hamein mesnun) almış ve daha sonra katı hâle (salsal) sokulmuştur. Bu devreden sonra kuruyan bu balçığa insan şekli verildiğini anlıyoruz.

"... sizi yarattık sonra size şekil verdik sonra da meleklere: 'Âdem'e secde edin.' dedik..."(A'raf 7/11).

Nuh suresinde ise gerek ilk insan ve gerekse insan neslinin merhale merhale yaratılışına da işaret edilir:

"Halbuki O sizi çeşitli merhaleler hâlinde yarattı."(Nuh 71/14).

İlk insanın bu safhaya kadar bitki ve hayvanlarda görülen büyüme gelişme ve farklılaşma kanunlarına tabi olduğu söylenebilir. Artık bundan sonra ceninde olduğu gibi yeni bir yaratılış safhası başlayacaktır. Yani ruh bedene gelecektir. Çünkü insanın terkip ve tesviyesi tamamlanmıştır...

"...sonra onu bambaşka bir yaratık (insan) yaptık..."(Mü'minun 23/14).

"Onun (şeklini) düzeltip ona ruhumdan üflediğim zaman kendisi için derhal (bana) secdeye kapanın" (Sa'd 38/72).

Şu ayet-i kerimede de yaratılışın bütün safhalarına işaret edilir:

"Ey insanlar eğer öldükten sonra dirilmek hususunda herhangi bir şüphe içinde iseniz şu muhakkaktır ki biz sizi (aslınızı) topraktan sonra (onun neslini) insan suyundan (spermadan) sonra alaka (yapışan şey)'dan daha sonra da hilkati belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık (ve bunları) size (kudretimizin kemalini) apaçık gösterelim diye (yaptık) sizi dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar rahimlerde tutuyoruz sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz."(Hacc 22/5).

Bu ayet-i kerimenin son bölümündeki hükümler yani yaratılışta tabi olduğumuz kanunlar günümüzde aynen cereyan ediyor. Bu bize ayetin başında zikredilen topraktan yaratılmanın da vuku bulduğunu ifade etmez mi? Bütün bunlarla Cenab-ı Hak dilediğini dilediği şekilde yaratacağını göstermiştir.

İnsan vücudundaki elementlerin büyük bir kısmı toprakta mevcuttur. Özellikle balçık ve yapışkan çamurda karbon (C—4) ve (N—3) molekülleri eksi değerlidir. Bunlar topraktaki oksijen fosfor ve hidrojenle kolaylıkla birleşerek insan vücudunun teşkilinde önemli görev almış olabilir. Ama bütün bunlar bir kudret olmadan nasıl şekilden şekle girecektir?

Günümüz insanı her şeyi kendi akıl ölçüleriyle değerlendirmeye çalışır. Eline bir avuç çamur alır bundan insanın nasıl yaratılabileceğini düşünür. Bir çamura bir de kendisine bakar. Arada hiç benzerlik yok. Ona göre bundan ya tuğla veya çömlek yapılabilir. Çünkü kendi gücü buna yetmektedir.

Aslında tek hücreden insan yaratılması çamurdan insan yaratılmasından daha kolay değildir. Gözle görülemeyecek kadar küçük bir hücreden dokuz ayda şuur ve akıl sahibi bir insan süzülüyor. Zigotun bebek haline gelinceye kadar geçirdiği değişiklikleri adım adım takip etmek mümkün. Ama hadisenin izahını nasıl yapacağız? Hangi kudret kalbi tanzim ediyor; baştan gözü ağızdan dişi çıkarıyor? Hem de Hz. Âdem (as)'den beri bütün insanlarda aynı kanunlar hükmünü icra ediyor. Şunu itiraf etmek durumundayız ki insanın yaratılışı gerçekten bir mucize. İster ilk insan isterse günümüz insanı olsun bu hüküm hepsi için geçerli.

Meselenin anlaşılmasındaki güçlük sanırım yanlış kıyastan ileri geliyor. Biz kâinattaki hadiselerin cereyan tarzını devamlı kendi güç kuvvet ve ilmimizle mukayese ediyoruz. Tabii ki sonuçta işin içinden çıkamıyoruz. Halbuki bu hadiselere Cenab-ı Hakk'ın kuvvet kudret ve ilmi noktasından bakmak gerek. O zaman her şeyin gerek vücuda gelmesi gerekse ortadan kalkması o kadar kolay olur ki şüpheye mahal kalmaz.

İlk insanın yaratılışını açıklamak hususunda evrimciler çıkmaz yoldadırlar. Bunu kendileri de itiraf ediyorlar. O halde "Yapan bilir bilen konuşur." kaidesince yapanın beyanına kulak vermek gerekiyor. O insanı topraktan yarattığını bildiriyor.

"Muhakkak sizi topraktan yarattık..."(Hacc 22/5).

Hem de en güzel şekilde:

"Biz insanı en güzel biçimde yarattık."(Tin 95/4).

On defa evrimcileri dinleyenlerin hiç olmazsa bir defa da Yaratan'ın fermanlarına nazar etmesi gerekmez mi?

(*) "Alaka" kelimesinin manalarından birisi "kan pıhtısı" diğeri de "yapışan" veya "asılıp tutunan şey"dir. "Yapışan şey" ceninin bu safhasına daha uygun düşmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet