Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İnsanları incitmeye hakkımız var mı? Kötülüklere karşı nasıl davranmalıyız?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- Yumuşak huylu ve kimseyi kıramayan biri olduğum için insanlar beni pasif görüyor. Yüzüme karşı içlerinden geçenleri söyleyiveriyorlar. Oysa ben araya kırgınlık girmesin ..

Değerli kardeşimiz

İslam dini her türlü kötülük ve incitmeye karşıdır. Çünkü İslam insanı insan etmeye gayret ediyor. Hakiki insaniyet mertebesine ulaştırır. Bu nedenle İslam insanı her türlü kemalat ve güzelliğe ulaştıracak emirleri verdiği gibi her türlü rezillikten ve çirkinlikten uzaklaştıracak fiilleri de yasaklamıştır.

Bu külli kaidelerden hareketle diyebiliriz ki karşıdaki insanları rencide ve rahatsız eden her türlü fiil günahtır ve haramdır. Çünkü Müslümanları rencide etmek haramdır ve insanı günahkar eder. Hatta kafir bile masum ve hatasız olsa onu rahatsız etmek İslam dininde yasaktır. Çünkü Peygamberimiz
(a.s.m) şöyle buyurmuştur:

“Kim bir zımmiye eziyet etse şüphesiz ben onun hasmıyım / düşmanıyım."(el-Hindî Kenzu’l-Ummal IV / 618; el-Camiu’s-Sağîr I / 1210).

Hangi durumda olursa olsun incitmek caiz değildir.

Bizlere yapılan hakaretleri de bize kötülüğü emreden nefsimize verip sabretmeliyiz. Çünkü nefsin kusurlarını söylemek onu ıslah eder ve günahlara keffaret olur. İhlası elde etmeye vesile olacağı gibi insanların teveccühünü kazanmaya yönelik duyguların da izalesine sebep olur.

Sabır ruhun bir melekesidir güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat sabretmekle mümkündür. Allah'ın emirlerini yerine getirmek aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşrû olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musîbetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.

Bütün faziletlerin anası hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır.

"Şüphesiz Allah Teâlâ sabredenlerle beraberdir." (Bakara 2/153 155).

Sabrın sonu selamettir başarıdır. Sabır acıdır. Fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (a.s.m);

"Sabreden başarıya ulaşır." (Müsned 1/307);

"Sabır başarının anahtarıdır." (Acluni Keşfü’l-Hafa 2/21);

"Sabır bir ışıktır." (Müslim Taharet 1);

"Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir." (Gazalî İhya: 4/61);

"Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende birçok hayır vardır." (Müsned 1/307)

buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.s);

"Sabır acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür."(Buhârî Cenâiz 32)

sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır. Sabretmek mahkûmiyete meskenete ve zillete razı olmak haksız tecavüzlere insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez. Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caîz değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsanan kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil acizlik ve tembelliktir. Rasulullah (s.a.s) şöyle dua etmiştir:

"Ya Rabbi! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım."(Buhari Cihad 25)

Bazı sıkıntılar vardır ki kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilâhiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir. Nitekim Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de sabr-ı cemili (güzel sabır) emretmektedir. (Yusuf 12/18). Rasulullah (a.s.m)

"Sabr-ı cemil şikayet edilmeyen sabırdır."

buyurmuştur. Aslında elden bir şey geldiği zamanlarda sabırsızlık gelmediği zamanlarda sabırsızlık göstermenin bir faydası yoktur ve lüzumsuz bir harekettir.

Kur'ân-ı Kerim'in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gâyesi beklenmedik olaylar içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teâlâ sabredenlere mükâfatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.

Mü'minler çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar; çeşitli işkencelere uğrar onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu durumda sabır mü'minin güç kaynağı imanının koruyucusudur. Hz. Musâ (as)'a inananlara Firavun eziyet etmek isteyince onlar:

"Ey Rabbimiz üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür." (Araf 7/126)

diye duâ etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz (asm) ve ilk Müslümanların yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur.

İbadetlerin nefsimize ağır gelen yönleri de sabırla hafifler. Böylece huzur içinde günde beş vakit namaz kılar sıcak yaz günlerinde hiç bir sıkıntı duymadan oruç tutarız. Diğer ibadetler ve ahlâkî davranışlarda böyledir. Aşağıdaki âyetler bunu göstermektedir:

"Her kim sabreder ve suç bağışlarsa bu hareket arzu edilen en iyi işlerdendir." (Şurâ 42/43);

"İçinizden mücahitleri ve sabredenleri belirtelim diye sizleri mutlaka imtihan ederiz. Haberlerinizi de denetleriz." (Muhammed 47/31).

Çoğu zaman insan nefsine uyar; Allah Teâlâ'nın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak ona zor gelir nefse hoş gelen fena arzularını tatmin etmek ister iyilik ve faziletlerden kaçınır. Meselâ; cebindeki parasını eğlence ve zevkleri için harcamak bir yoksula vermekten daha hoş gelir. Bir çocuk için oyun oynamak ders çalışmaktan daha ilgi çekici görünür. Gezip tozmak çalışıp kazanmaya tercih edilir.

İşte bu durumda insanın kendisine zor gelse bile iyi olanı faydalı olanı seçmesi sabır ve tahammülle onu yerine getirmeye çalışması çok güzel bir davranıştır.

Ayrıca insanlar hayat boyunca bolluk veya yokluk içinde kalabilir sağlıklı iken hastalanır sel deprem yangın gibi felâketlerle karşılaşabilir; bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış insanı Allah Teâlâ'ya isyana ve nankörlüğe sürükler. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyurmuştur:

"Doğrusu kim Allah'tan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse; muhakkak ki Allah iyilik edenlerin mükafatı boşa çıkarmaz." (Yusuf 12/90).

Peygamberler sabrın en büyük örnekleridir. Çünkü onlar bütün güçlükleri sabırla karşılamışlardır. Dileğimiz Allah (c.c.)'ın bizi "belâlarına çok sabreden ve nimetlerine çok şükreden" kullarından eylemesi olmalıdır. (İbrahim 14/5).

Sabrın sonu selâmettir. Sabır iman ve ibadetin ilim ve hikmetin kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah Teâlâ haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur. (Asr 103/1-3).

Peygamber Efendimiz (asm);

"Sabır ve tahammül gösteren kimseyi Cenab-ı Hak sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet hiç bir kimseye verilmemiştir."(Tirmizi Birr 76).

"Hoşlanmadığın şeye sabretmende büyük fayda vardır."(Ahmed b. Hanbel Müsned I/307) buyurmuştur.

Ayrıca Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:

"Muhakkak sizi biraz korku biraz açlık ve mallardan canlardan ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz; sabredenleri müjdele." (Bakara 2/ 155).

Bu ve benzeri âyetlerden Allah Teâlâ'nın insanları çeşitli sıkıntılara uğratarak imtihan ettiğini ve bu imtihanı sabredenlerin kazandığım öğreniyoruz.

Sabırla bütün zorluklar halledilmekte her türlü engel aşılmaktadır. Onun için atalarımız: "Sabırla koruk helva olur." demişlerdir.

Hz. Peygamber (asm) şöyle buyuruyor:

"Mü'minin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mü'mine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına belâ gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır." (Riyâzüs-Sâlihin 1/54).

Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allah'ın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış kendilerine eziyet edilmiş yurtlarından çıkarılmış. Hükümdarlar tarafından zindana atılmış ama onlar daima sabretmişlerdi. Kur'an-ı Kerim'de peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayet-i kerime vardır. Rasulullah (asm)'ın hayatı ise baştan sona en güzel sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her Müslümana düşen görev kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek Allahtan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet