Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Amirlerimizi tenkit kul hakkı mı?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- İş yerindeki amirlerimizi tenkid etmek gıybete ve kul hakkına girer mi?
- Hakaret içermeyen fakat kınayan sözler söylemek de kul hakkına girer mi? 

Değerli kardeşimiz

Gıybet İslam dininde haramdır; kesinlikle yasaklanmıştır. Konuyu şu hadis ışığında değerlendirelim:

“Gıybet kardeşinin hoşuna gitmeyeceği bir şeyi onun olmadığı bir yerde söylemektir.”

Demek ki yapılan bir işi yapan kimsenin olmadığı yerde söylemek gıybettir. Yapmadığı şeyi söylemek ise hem gıybettir hem de iftiradır; iki katlı günahtır. Fakat gıybet bazı durumlarda caizdir. Şöyle ki;

1. Size yanlış yapan idarecilerinizin hatasını bertaraf edip izale edecek makamda olanlara söylemek görünüşte gıybettir. Fakat hakikatte gıybet değildir. Çünkü bir insanın size ve başkalarına olan bir yanlışı düzeltebilecek bir makamdaki insanlara söylüyorsunuz. Aynı adamın hal ve vaziyetlerini düzeltebilecek makamda olmayan birilerine söylediğiniz zaman gıybet olur. Çünkü bunda herhangi bir fayda yoktur. Yapılan bir yanlışın düzeltilmesi değil tamamen adamın şahsını kötülemek söz konusudur.

2. İdarede ve yönetim de olanların kötülenmesi bu konuya bir hadis-i şerifle bakabiliriz:

“Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle gücünüz yetmezse dilinizle ona da gücünüz yetmezse kalben buğz ediniz.” (Müslim İman 78; Tirmizi Fiten 11)

Herkes her durumda bu hadisi kendine göre yorumlayamaz. Mesela yolda bir kötülük görsek onu elimizle düzeltmeye kalksak ve dayak atsak o adam da davacı olsa bu durumda bize de ceza tatbik edilir. Öyleyse hadis-i şerifin manasını nasıl anlamalıyız?

El ile düzeltmek vazifeli insanların yani devletin ve emniyetin görevi; dil ile düzeltmek alimlerin vazifesi; kalben buğz etmek ise diğerlerinindir.

Konuya bu açıdan bakarsak yöneticilerin hatalarını ve eksiklerini bu işleri bilen insanların söylemesi yazıp çizmesi daha isabetli olur. Yani o işin ehli olanlar sorumludur. Yoksa daha önemli işleri bırakıp bizi ilgilendirmeyen konularda yoğunlaşmak hem bize hem de başkalarına zarar verir.

3.Fasık-ı mütecahir dediğimiz günahları aşikar ve açıktan işleyenlerin gıybeti caizdir. Ta her insan bu gibi insanları iyi tanıyıp kötülüklerinden korunsun aldanmasın.

4. Birisi var ki sizinle iş ortaklığı yapmak istiyor veya kızınızı istiyor. Böyle bir insanı ister istemez sağlam mı değil mi kız verilir mi verilmez mi diye araştıracak ve ona göre kararınızı vereceksiniz. İşte bu gibi insanları sorduğunuz kişiler size bu insanlar hakkında bildikleri her türlü iyi veya kötü sıfatlarını sıralamaları gerekir. Kötü sıfatlarını sıralamaları gıybet değil meşveretin hakkını iadedir.

Size Bediüzzaman’ın “gıybet ayeti”nin tefsiri ile gıybetin caiz olduğu yerleri belirten yazısını gönderiyoruz. Özellikle gıybetin caiz olduğu yerleri dikkatle okursak cevabını kendimiz de bulabiliriz. Binler selamlar.

"Malûmdur: Âyetin başındaki hemze sormak (âyâ) manasındadır. O sormak manası su gibi âyetin bütün kelimelerine girer. Her kelimede bir hükm-ü zımnî var."

"İşte birincisi hemze ile der: Âyâ sual ve cevab mahalli olan aklınız yok mu ki bu derece çirkin bir şey'i anlamıyor?"

"İkincisi lafzıyla der: Âyâ sevmek ve nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki en menfur bir işi sever?"

"Üçüncüsü kelimesiyle der: Cemaatten hayatını alan hayat-ı içtimaiye ve medeniyetiniz ne olmuş ki böyle hayatınızı zehirleyen bir ameli kabul eder?"

"Dördüncüsü kelâmıyla der: İnsaniyetiniz ne olmuş ki böyle canavarcasına arkadaşınızı diş ile parçalamayı yapıyorsunuz?"

"Beşincisi kelimesiyle der: Hiç rikkat-i cinsiyeniz hiç sıla-i rahminiz yok mu ki böyle çok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun şahs-ı manevîsini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki kendi âzanızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz?"

"Altıncısı kelamıyla der: Vicdanınız nerede? Fıtratınız bozulmuş mu ki en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı etini yemek gibi en müstekreh bir işi yapıyorsunuz?"

"Demek şu âyetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı delaletiyle: Zemm ve gıybet aklen ve kalben ve insaniyeten ve vicdanen ve fıtraten ve milliyeten mezmumdur. İşte bak nasıl şu âyet îcazkârane altı mertebe zemmi zemmetmekle i'cazkârane altı derece o cürümden zecreder."

"Gıybet ehl-i adavet ve hased ve inadın en çok istimal ettikleri alçak bir silâhtır. İzzet-i nefis sahibi bu pis silâha tenezzül edip istimal etmez. Nasıl meşhur bir zât demiş:"

"Yani: "Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünki gıybet; zaîf ve zelil ve aşağıların silâhıdır."

"Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese zaten gıybettir. Eğer yalan dese; hem gıybet hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır."

"Gıybetin caiz olduğu yerler: Gıybet mahsus birkaç maddede caiz olabilir:

"Birisi: Şekva suretinde bir vazifedar adama der tâ yardım edip o münkeri o kabahati ondan izale etsin ve hakkını ondan alsın."

"Birisi de: Bir adam onunla teşrik-i mesaî etmek ister. Senin ile meşveret eder. Sen de sırf maslahat için garazsız olarak meşveretin hakkını eda etmek için desen: "Onun ile teşrik-i mesaî etme. Çünki zarar göreceksin."

"Birisi de: Maksadı tahkir ve teşhir değil; belki maksadı tarif ve tanıttırmak için dese: "O topal ve serseri adam filan yere gitti."

"Birisi de: O gıybet edilen adam fâsık-ı mütecahirdir. Yani fenalıktan sıkılmıyor belki işlediği seyyiatla iftihar ediyor; zulmü ile telezzüz ediyor sıkılmayarak aşikâre bir surette işliyor."

"İşte bu mahsus maddelerde garazsız ve sırf hak ve maslahat için gıybet caiz olabilir. Yoksa gıybet nasıl ateş odunu yer bitirir; gıybet dahi a'mal-i sâlihayı yer bitirir." (bk. Bediüzzaman Mektubat Yirmi İkinci Mektup Hatime)

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi