Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Hz. Aişe validemize zinakar diyenler kendileri mi zina mahsulüdür?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- İmam Azam Ebu Hanife’nin eserlerini okudum ve bazı şeyler aklıma takıldı:
1. İmam Ebu Hanifeye el-Fıkhul Ebsat’ta fıkh-ı ekber nedir diye soruluyor o da biraz açıklama yaptıktan sonra açıklamasını Hz. Osman ve Hz. Ali’nin durumunu Allaha havale etmendir diyor. Bu ne demektir?
2. Ayrıca aynı kitapta günah işleyenlerin kafir olduğu iddiasının reddi bölümünde 2. paragrafta bazı peygamberlerin günah işlediği yazıyor bu nasıl açıklanabilir?
3. Vasiyetinin sonunda Hz. Aişe validemize zinakar diyenlere kendileri zina mahsulüdür diyor. Böyle bir üslup kullanmasını nasıl açıklayabiliriz bu bir günah değil midir?

Değerli kardeşimiz

Soru 1:
İmam Ebu Hanifeye el-Fıkhul Ebsat’ta fıkh-ı ekber nedir diye soruluyor o da biraz açıklama yaptıktan sonra açıklamasını Hz. Osman ve Hz. Ali’nin durumunu Allaha havale etmendir diyor. Bu ne demektir?

Cevap 1:

Hz. Osman’ın hilafetinin son dönemlerinde toplum içerisinde baş gösteren huzursuzluk neticesinde siyasi ve toplumsal kargaşalar ortaya çıkmış ve bazı kesimler adil bir yönetim olmadığı gerekçesi ile Hz. Osman’ı öldürmüşlerdir. Hz. Osman’ı öldürmek isteyen bu isyancıların çoğu sonraki süreçte kendilerinden olmayanları kafir diyen Harici düşüncenin içerisinde yer alan bedevi Araplardır.

Bu grup benzer bir tutum göstererek hakem olayında Hz. Ali’nin de hata içerinde olduğunu Kur'an’ın hükmünü ihlal ettiğini iddia etmişlerdir. “...Hüküm ancak Allah’ındır...” (Enam 6/57; Yusuf 12/67) ayetini slogan haline getirerek onu da kendi saflarına çekmek istediler. Hz. Ali onların bu tavrının hatalı olduğunu anlatmak için Abdullah b. Abbas’ı göndermiş onun telkinleriyle 2.000 kadar Harici fırkadan ayrılmıştır.

Hariciler Hz. Ali başta olmak üzere kendi düşüncesinde olmayanların büyük günah işlediğini ve küfür içerisinde olduğu ve ahirette de kafir olarak diriltilerek ebedi cehennemde kalacağı fikrini yaygınlaştırmışlardır.

Bir başka grup olan Şia / Rafıziler ise hilafet hakkının sadece Hz. Ali’ye ait olduğunu öne sürüp bunu kabul etmeyenlere kafir demişler ve bu gerekçeyle tekfir söylemini yaygınlaştırmak istemişlerdir.

İşte bu noktada İmam Ebu Hanife fikri olarak bu iki grupla mücadele etmiştir.

Ebu Hanife Hazretleri Hz. Osman ve Hz. Ali döneminde Müslümanlar arasında meydana gelen olaylarda kimin haklı olduğu konusunda girişilecek bir tartışmanın anlamsız olacağını ve onların durumunu Allah’a bırakmak anlamında irca etmek gerektiğini savunmuştur.

Bu yönüyle Ebu Hanife amel ile ilgili kusur ve yanlışların kişiyi iman dışına çıkarmayacağı gerçeğini Harici ve Şia gruplarına karşı ayet ve hadisleri delil getirerek hararetle savunmuş ve bu anlayışın süreç içerisinde Ehl-i Sünnetin temel anlayışlarından birini teşkil etmesini sağlamıştır.

Soru 2.
Günah işleyenlerin kafir olduğu iddiasının reddi bölümünde 2. paragrafta bazı peygamberlerin günah işlediği yazıyor bu nasıl açıklanabilir?

Cevap 2:

Ebu Hanife’nin el-Fıkhu’l-ebsat adlı eserinde Kuran-ı Kerim’den bazı ayetler zikrederek peygamberlerin günah işlediği ancak bu günahlar sebebi ile küfre girmediklerini açıklanmıştır. Eserde geçen ifadeler şöyledir:

“Eğer bir kimse günah işleyen kimse kafirdir derse onun sözünü boşa çıkaracak cevap nedir?” diye sordum. Ona şu şekilde cevap verilir:

“Yunus’u da an. Hani o öfkelenerek çıkıp gitmişti. Kendisini tazyik etmeyeceğimizi sanmıştı. Karanlıklar içerisinde niyaz ederek 'Senden başka ilah yoktur seni tenzih ederim ben zalimlerden oldum.' dedi.” (Enbiya 21/87)

Bu ayete göre o zalim mümindir kafir ve münafık değildir.

“Hz. Yusuf’un kardeşleri: 'Ey babamız bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile biz muhakkak suçluyduk.' dediler.” (Yusuf 12/97)

Bu ayetler onların günahkâr olduklarını kafir olmadıklarını gösterir.

Allah Teala Hz. Muhammed’e “senin geçmiş ve gelecek günahlarının Allah’ın affetmesi için…” buyurmuş günah yerine küfrünü dememiştir. “Hz. Musa Kıpti’yi öldürmesi nedeniyle günah işlemişti fakat kafir olmamıştı.”

Bu örnekler Hariciler ile benzer telakkilere sahip gruplara verilen cevap olup  günah işleyenlerin kafir olduğuna dair Kur'an’da bir ifade geçmediği gibi tam aksine Kur'an onları kafir yerine mümin sıfatı ile nitelememiştir.

Kaldı ki kafir olan bir kişinin peygamber olması da söz konusu olamaz.

Peygamberlerin günah işleyip işlemediği konusu mezhepler arasında tartışmalıdır. İmam Matüridiye göre ismet sıfatı imtihanı ortadan kaldırmaz. Peygamberin günahtan korunmuş olması onu taate zorlamadığı gibi günah işlemekten de aciz bırakmaz. Eşarilere göre ise peygamberlikle birlikte ismet sıfatına sahip oldukları için bu özellik onları günah işlemekten men edip sadece hayra yönelmelerini sağlar.

Soru 3:
Vasiyetinin sonunda Hz. Aişe validemize zinakar diyenlere kendileri zina mahsulüdür diyor. Böyle bir üslup kullanmasını nasıl açıklayabiliriz bu bir günah değil midir?

Cevap 3:

Vasiyye’nin metninde de ifade edildiği üzere Hz. Aişe validemizle ilgili iftira aşırı Şia grubu olan Rafızilerin iddiasıdır.

Babertî bu sözü söyleyenlerin zina mahsulü olmakla kalmayacağı ayrıca Kur'an’ın açık beyanına (bk. Nur 24/11-22) muhalefet etmelerinden dolayı kafir olacağını beyan eder.

Hz. Peygamber Efendimizin (asm)  temiz eşine bu yaftayı vuranların aynı şekilde anılması konusunda İmam Azam Ebu Hanife’nin bu ifadesinde haklı olduğunu göstermektedir.

Kaynaklar:

1. Muhammed Ebu Zehra Ebu Hanife Diyanet İşleri Başkanlığı trc. Osman Keskioğlu Diyanet İşleri Başkanlığı Ankara 1962.
2. İmam-ı A'zam'ın Beş Eseri. İmam-ı A'zam Numan b. Sabit el-Bağdadi Ebu Hanife 150/767 çev. Mustafa Öz. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı (İFAV) İstanbul 1992.
3. Ebû Abdullah Ekmeleddin Muhammed b. Muhammed Baberti Şerhu Vasiyyeti’l-İmam Ebu Hanife thk. Muhammed Subhi Aydi Hamza Bekri   Amman: Darü’l-Feth 2009/1430.
4. Matüridiye akaidi/el-Bidaye fi usuli'd-din Ebû Muhammed Nuruddin Ahmed b. Mahmûd b. Ebî Bekr Sabuni 580/1184 trc. Bekir Topaloğlu Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı 1982.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi