Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Şiîler; Gâliye Zeydiye ve İmamiye gibi birkaç sınıfa ayrılsalar da günümüzde Şiî denince umumiyetle İmâmiye anlaşılmaktadır.
Bunlar Peygamberimizin (a.s.m.) dâr-ı bekaya irtihalinden sonra Hz. Ali (r.a.) ve sırasıyla iki oğlu ile torunlarını Allah’ın emri Resulullahın tayini ve vasiyeti ile meşru imam (halife) kabul eder ve böylece on iki İmama inanmayı imânî bir rükün olarak görürler. İşte bu fırka imam olarak sadece on iki İmamı kabul ettiklerinden dolayı “İsnâ Aşeriyye (onikiciler)” imamlara inanmayı îmânın şartlarından birisi olarak kabul ettiklerinden dolayı “İmâmiye” hem itikat hem de ibadet ve muamelâtta İmam Cafer Sâdık’ın görüşlerine dayandıkları için “Caferiyye” adı verilmektedir.
Şiîler imametin yani halifeliğin Ehl-i Sünnetin kabul ettiği gibi Müslümanların istek ve seçimine bırakılabilecek “küçük” işlerden olmadığı görüşündedirler. Onlara göre imamet dinin aslında bulunan bir rükündür ve îman esasları arasında yer alır. Bundan dolayı Şiiler nasıl Allah’a peygamberlere ve âhiret gününe îman ediyorlarsa aynı şekilde imamın mevcudiyetine de inanmak zorundadırlar. Bu inanca göre imamlar aynen peygamberler gibi mâsumdurlar; ne küçük ne büyük hiçbir günah işlemezler zulmetmezler; onları tanımayan kimse küfre girer. Hattâ “Onların emirleri Allah’ın emirleridir; nehiyleri de O’nun nehyidir. Onlara itaat Allah’a itaattir onlara isyan Allah’a isyandır.”
Bugün İmamiyeliği resmî bir mezhep olarak kabul eden İran dinî selâhiyetleri haiz imamlık vazifesini de “Âyetullahi’l-Uzmâ”ya vermiştir. Bunun için bu “imam”a mutlak sûrette itaat gerekmektedir. Ona karşı gelmek Allah’a ve Peygambere karşı gelmek gibidir.
“İran’ın resmî dini İslâm ve İsnâ Aşerî Câferî mezhebidir. Ve bu madde ebediyyen değiştirilmez.” şeklinde yer alan İran Anayasasında “On iki İmama” inanma mühim bir esas olarak kabul edilmektedir.(1)
Şiiler tarafından bu şekilde görülen imamet meselesi Ehl-i Sünnete göre kesinlikle dinin usulü arasında yer almaz. İmam yani halife Müslümanların meşvereti ve seçimi ile işbaşına gelir. Din ve dünya işlerinde belli vasıfları taşıyan herhangi bir şahıs Müslümanların idaresini üstlenebilir. Hiçbir şekilde mâsum ve günahsız olamaz.
Ehl-i Sünnetin On iki İmama bakışına gelince; Peygamberimizin mübarek neslinden gelen on bir imam (Hz. Ali efendimizle birlikte on iki) olur fazilet takva ve mânevî mertebe olarak büyük veli ve kutupturlar.
Bediüzzaman “Ümmetimin âlimleri Beni İsrâil peygamberleri gibidir.” hadisinin sırrına mazhar olan zatları sayarken on iki imamı da zikreder.(2) Başka bir ifâdesinde
“Ehl-i hakikat başta Eimme-i Erbaa [dört mezhep imamı] ve Ehl-i Beytin Eimme-i İsnâ Aşer [On iki İmam] olarak Ehl-i Sünnet...”(3)
diyerek on iki İmamı Ehl-i sünnetin büyükleri olarak takdim eder.
On İki İmam şu zatlardır:
Hz. Ali Hz. Hasan Hz. Hüseyin Ali bin Hüseyin Muhammed Bâkır Câfer-i Sâdık Musâ Kâzım Ali Rıza Muhammed Takî Ali Nakî Hasan Askerî ve Muhammed Mehdî (Allah hepsinden razı olsun.)
Kaynaklar:
1. Çağımızda İtîkâdî İslâm mezhepleri s. 118-139; Muvazzah îlm-i Kelam s.24.
2. Şualar s. 527.
3. Emirdağ Lahikası 1:201.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi