Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Müslümanlar arasındaki farklı anlayışların sebeplerini aşağıdaki gibi bir kaç maddede özetlemek mümkündür:
1. İhtilaf beşerin tabiatında vardır. Dolayısıyla insanın olduğu yerde ihtilaf kaçınılmazdır. İnsanın mahiyetinde yer alan şehvet gazap ve akıl kuvvetleri ihtilafın temelini teşkil eder.(1) Mesela akıl herkeste aynı seviyede olmadığından ister istemez akıllar arasında farklı görüşler çıkacak yüksek idrak seviyesini yakalayamayanlar birtakım gerçekleri inkâra yöneleceklerdir.
2. Hz. Ademden beri insanlar fırka fırkadır. Her bir fırkanın farklı bir yolu vardır. Her grup kendi mesleğini beğenip onu başkalarının gittiği yola tercih eder.(2)
3. "Biz sizin her birinize bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet yapardı... "(3) ayeti insanlık aleminde bulunan ihtilaftaki ilahi tasarrufa dikkat çeker. Yani Allah dilese insanları melekler gibi ihtilafa kabiliyetsiz yaratırdı. Fakat O insanlık aleminde renklilik hareketlilik ve müsabaka istemiş ve insanları ihtilafa müsait bir fıtratta yaratmıştır.
"Cenab-ı Hak insan nevini binler nevileri sünbül verecek ve hayvanların diğer binler nevileri kadar tabakalar gösterecek bir fıtratta yaratmıştır."(4) Bu insanın hislerine arzularına duygularına sınır konulmamış serbest bırakılıp hadsiz makamlarda gezecek kabiliyet verdilmiştir.
İnsanlara ihtilafa sebebiyet veren kabiliyetler verilmeseydi Hamdi Yazır'ın dediği gibi "bütün insanlar diğer hayvan türlerinde olduğu gibi muttarit yeknesak monoton bir hayat içinde geçer giderdi."(5)
4. İhtilaf düşünceyi donukluktan kurtarır ve onu dinamik bir yapıya kavuşturur.
"İhtilafı reddetmek insan fıtratını kabul etmemek ve düşünceyi donuklaştırmak demektir."(6) İhtilaf realitesini göz ardı ederek "Bütün halk bir mezhepte bir meşrepte olsun." demek imkânsızı taleptir... beyhude zahmet çekmektir.(7)
5. İslam aleminde görülen bazı fırkalar nass'ları (Kur’an ve hadis metinlerini) kendi arzularına göre yorumlayarak ortaya çıkmışlardır. Bunlar İbn-i Teymiye'nin dediği gibi önce bir görüşe inanmışlar sonra buna Kur'an'dan delil bulmaya çalışmışlardır.(8) Ayrıca mezheplerine muhalif ayetleri de te'vil cihetine gitmişlerdir. (9) Halbuki Kur'an'da var olanı göstermekle kendi fikrini Kur'andanmış gibi göstermek çok farklı şeylerdir.
6. Ehl-i bid'a ehl-i kıbledir; dolayısıyla tekfir olunmaz.(10) Şatıbi'nin dediği gibi "Bunlar her ne kadar dalalet ehli olsalar da dinden çıkmış değillerdir. Hz. Peygamberin 73 fırkadan bahseden hadisinde 'ümmetim' demesi buna delalet eder. Çünkü bunlar bid'alarıyla dinden çıkmış olsalardı Hz. Peygamber bunlara 'ümmetim' demezdi."(11)
Bununla beraber Hz. Ali'yi ilah gören veya Cebrailin vahyi yanlışlıkla Peygambere getirdiğini iddia edenlerin ve benzerlerinin küfrü açıktır.(12)
Kaynaklar:
1. Kutub Seyyid Fi Zılali'l-Kur'an Daru'ş-Şuruk 1980 I 215.
2. Katib Çelebi Katib Mizanu'l- Hak fi İhtiyari'l - Ehak Marifet Yay. İst. 1990 s. 198.
3. Maide 48.
4. Nursi Lem'alar Sözler Yay. İst. 1990 s. 164.
5. Yazır III 1700.
6. Özler s. 142.
7. Katip Çelebi s. 198.
8. İbnu Teymiye II 225. Ayrıca bkz. Salih Subhi Mebahis fi Ulumi'l-Kur'an Daru'l-İlm Beyrut 1368 h. s. 294.
9. İbnu Teymiye II 223.
10. Taftezani Şerhu'l- Akaid s. 191; Şatıbi İ'tisam s. 405.
11. Şatıbi IV 139.
12. İbnu Abidin Reddü'l- Muhtar ale'd- Dürri'l - Muhtar Daaru İhyai't- Türasi'l- Arabi ts. III 309-310; Şatıbi İ'tisam s. 405.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi