Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İslam'ın esirler ve köleler konusuna bakışı nasıldır?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Cevap

Değerli kardeşimiz

Tarih boyunca savaşın olduğu yerde genelde esir de olmuştur. Kur'an-ı Kerim Bedir savaşından bahsederken esirler konusuna da temas eder:

Bedir savaşında Müslümanlar karşı taraftan yetmiş esir alırlar. Hz. Peygamber bu esirlere nasıl muamele edileceği konusunda meşveret eder.

- Esirlerin fidye karşılığı serbest bırakılması
- Hepsinin öldürülmesi

şeklinde iki görüş ortaya çıkar. Resulullah da fidyeye taraftardır. Esirlerin ekonomik durumlarıyla orantılı olarak fidye alınır ve serbest bırakılırlar.(1) Bedir esirleriyle ilgili şu ayetler nazil olur:

" Yeryüzünde ağır basıp küfrün belini iyice kırıncaya kadar hiçbir peygambere esirler sahibi olmak yakışmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz. Halbuki Allah (sizin için) ahireti diliyor Allah Aziz'dir Hakimdir."

"Şayet Allah'tan bir yazı geçmiş olmasaydı aldığınızdan dolayı mutlaka size büyük bir azab dokunurdu." (Enfal 8/67-68)

"Yeryüzünde ağır basmak" ifadesi tam bir galibiyet halini belirtir. Bir peygamber için karşı tarafı çökertmeden ve küfrün belini kırmadan esirlerle uğraşmasının uygun olmadığı anlatılmıştır. Çünkü daha sistemini tam kuramadan hakimiyeti tam sağlayamadan esirlerle meşgul olmak büyük bir vakit kaybı olacaktır.(2)

"Allah'tan bir yazı" ifadesi hakkında şu gibi açıklamalara yer verilmiştir:

- Cenab-ı Hakk'ın "içtihat sonucu yapılan amelden dolayı kimseyi azablandırmayacağı" şeklindeki teminatı
- Cenab-ı Hakk'ın Levh-i Mahfuz'da belirlemiş olduğu "ehl-i Bedr'e azap etmeyeceği" garantisi .. (3)

İşte bu gibi sebeplerden dolayı Resulullah'ın uygulaması yürürlükten kaldırılmamış ve şöyle denilmiştir:

"Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve hoş olarak yiyin ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah Gafur'dur Rahim'dir."(Enfal 8/69)

Daha sonra Hz. Peygamber'e hitap edilerek şu talimat verilir:

"Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah sizin kalblerinizde bir hayır (imana bir liyakat) görürse sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Allah Gafur'dur Rahim'dir."

"Eğer sana hainlik etmek isterlerse bilsinler ki bundan önce Allah'a hıyanet ettiler de Allah onların cezalandırılması için sana imkan verdi (hıyanet ederlerse yine verir). Allah Alim'dir Hakim'dir." (Enfal 8/70-71)

Hz. Abbas Resulullah'ın amcalarından olup Bedir esirlerindendi. Fidye karşılığı serbest bırakılır. O da İslam'ı din olarak seçer. Yıllar sonra Bahreyn'den hayli yüklü bir miktar ganimet gelir. Hz. Abbas kendine düşen hisseyi alınca üstteki ayeti hatırlatıp der:

"Bu benden alınandan daha fazla bir mal. Cenab-ı Hakk'ın ikinci va'dini (yani 'sizi bağışlar' müjdesini) de ümit etmekteyim." (4)

Esirlerle ilgili bir başka bahis Muhammed sûresinde geçer:

"Kafirlerle savaşta karşılaştığınızda boyunlarını vurun. Onlara tam galip geldiğinizde bağı sağlam bağlayın (esir alın). Sonra da ya onları karşılıksız salıverin ya da fidyeyle bırakın. Harb ağırlıklarını bırakıncaya kadar (savaş bitip durum netleşinceye kadar) yapılacak olan budur." (Muhammed 47/4)

Esirlerle ilgili burada bildirilen hükümlerle Enfal Sûresindeki ayetler arasında bir zıtlık söz konusu değildir. Önce İshan (karşı tarafı tam mağlup ve perişan etmek) sonra esir almak şeklinde bir tertib söz konusudur. (5) Esirler ise

1. Ya karşılıksız (meccanen)
2. Ya da fidye karşılığında serbest bırakılacaklardır.

Ayette karşılıksız serbest bırakılmasının önce zikredilmesi bu şekilde salıverilmelerinin daha evla olduğuna işaret sayılabilir.(6) Fakat idareci olanlar bulundukları duruma en uygun tercihi yaparlar.

Ayette "savaş ağırlıklarını bırakıncaya kadar" kaydı ise savaş bitmeden esirleri bırakmanın mahzuruna dikkat çeker. Ortalık yatışmadan durum netleşmeden onları salıvermek düşmana yardım olur. Salınan esirler tekrar düşman saflarına geçecek müslümanlara karşı savaşacaklardır.(7)

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için şu esaslara dikkat çekmekte yarar görüyoruz:

1. İslamiyet esirleri köle yapmayı emretmez. Bu konuda Kur'an'da ve hadiste bir emir asla söz konusu değildir. Asıl olan hürriyettir.(8)

2. Uygulamada zaman zaman Müslümanların esirleri köleleştirmesi günün savaş şartlarından kaynaklanan bir durumdur(9). Karşı taraf Müslüman esirleri köleleştirirken onlardan alınan esirleri serbest bırakmak iyi bir siyaset olmasa gerektir.

3. İslamiyet köleliği birden kaldırmak yerine kademeli olarak kaldırmayı esas kabul etmiştir. Zira insanlık aleminde yerleşmiş köklü bir adeti birden kaldırmak mümkün değildir. Hata ile öldürme ve yemin kefaretlerinde köle azat edilmesi esası vardır(10). Köle azat etmek Allah'a yaklaştırıcı bir ibadet olarak takdim edilmiştir(11). Zekatın verilme yerlerinden biri de kölelerdir. (Tevbe 9/60)

Hz. Peygamber (a.s.m) kölelerle ilgili şöyle der:

"Onlara 'kölem cariyem' demeyiniz; 'Oğlum kızım' deyiniz."(12)

"Onlara yediğinizden yedirin giydiğinizden giydirin..." (13).

Görüldüğü gibi İslamiyet kölelik sistemini kademeli olarak kaldırmayı esas almış mevcut uygulamayı da en insani bir şekilde yapmıştır.

Kaynaklar:

1. Nesefi II 111.
2. bk. Ateş V 2444.
3. Nesefi II 111.
4. Nesefi II 112.
5. Kutub VI 3282.
6. Ateş V 2444.
7. Ay.
8. Zuhayli Alakat s. 81; Servet Armağan İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler Diyanet Yay.
9. Kutub VI 3285; Özel TDV. İslam Ansiklobedisi Esir md. XI 385 Hatip s. 152-153.
10. bk. Nisa 92; Maide 89; Mücadele 3.
11. Mesela bkz. Bakara 177; Beled 13.
12. Buhari Itk 50-51; Müslim Elfaz 13-15.
13. Buhari Itk 15; Müslim Eyman 38.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi