Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Münafık gerçekte iman etmediği hâlde kendini mümin gösteren kimsedir. Bu yönüyle münafıklık bir ‘inanç sahtekarlığıdır.’(1)
Münafık bukalemun gibidir; bulunduğu araziye göre renk değiştirir.(2)
Münafık kendini rüzgâra göre ayarlar. Hangi taraftan kuvvetli rüzgâr eserse o doğrultuda döner. Onun din ve inanç anlayışına menfaat duygusu hakimdir.(3)
Zarar verme noktasında ise münafık pirincin içindeki beyaz taş gibidir.
İnsanları münafıklığa iten başlıca iki sebep vardır:
1. İslam'ın nimetlerinden yararlanmak.
2. Müslümanları içten çökertmeye çalışmak.
Münafıklar İslam toplumu içinde azınlıkta kaldıklarından "Biz de Müslümanız." deyip vaziyeti idareye çalışırlar. Veya Müslüman görünmek suretiyle onların sırlarına vakıf olup bazı yerlere haber ulaştırırlar kaleyi içten fethe gayret ederler.
Kur'an-ı Kerim'de münafıklardan çokça bahisler vardır. Şüphesiz bu boşuna değildir. Çünkü düşman tanınmadığında daha çok zarar verir. Pusuda olduğunda daha tehlikelidir.(4)
Bu zararlı zümreye karşı Cenab-ı Hak şu talimatı verir:
"Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et!.."(Tevbe 9/73; Tahrim 66/9)
Hz. Peygamber (asm.) münafıklara kılıç çekmemiştir. Onlara karşı; delil getirmek ikna ve ilzama çalışmak had cezalarını uygulamak... tarzında cihad yapmıştır.(5)
Kur'an-ı Kerim münafıkların isimlerini belirtmeden onları tarif eder. Nifakın çerçevesini çizer. Bu çerçeveye her devirde değişik insanlar girebilir.
Hz. Peygamber (asm) münafıkları genelde tanımakla beraber onları ismen teşhir edip rezil etmemiştir. Bir kısım fesat vardır ki perde altında kalsa zamanla söner. Sahibi de onu gizlemeye çalışır. Eğer perde kaldırılsa "utanmadığında dilediğini yap" denildiği gibi "ne olursa olsun" der çekinmeden fesadını icra eder.(6)
İmanda ve küfürde olduğu gibi nifakta da mertebeler vardır. Bir kısım münafıklar kendi hallerindedir. Böyleleri ikaz ve irşat edilmeli dillerindeki imanın kalplerine inmesi sağlanmalıdır. Bir kısmı ise müslüman görünmekle birlikte İslâm aleyhine çalışır. Bunlara karşı uyanık olmalı ayrıca başkalarını da uyarmalıdır.
Münafıklarla ilgili ayetler bir bütün olarak ele alındığında münafıkları daha iyi tanımak mümkün olacaktır:
"Şayet dilersek biz onları sana gösterirdik de sen de onları simalarıyla tanırdın. Fakat sen onları sözlerindeki edadan tanırsın..." (Muhammed 47/30)
Yani münafık sözlerinde açık verir. Dikkat eden sözündeki tutarsızlıklardan münafığı tanımakta zorlanmaz. İmanın kemalini elde etmiş kimselere münafığın hali gizli kalamaz. Öyleleri
"Mümin'in ferasetinden sakının. Çünkü o Allah'ın nuruyla bakar."(7)
hadisinin mazharıdırlar.
Bununla beraber şu ayete baktığımızda bir kısım münafıkları tanımanın zorluğu anlaşılacaktır:
"Çevrenizdeki bedevilerden münafıklar var. Medine halkından da nifakta tecrübeli olanlar var. Sen onları bilmezsin. Onları biz biliriz..."(Tevbe 9/101)
Şehir münafıkları münafıklıkta inatçı tamamen kaypaklaşmış kimselerdir. Sırlarını iyi gizlemesini bilirler. Yağ gibi suyun yüzüne çıkmaya alışkındırlar. Öyle ki bir vahiy gelmeyince Resulullah bile onları doğrudan tanıyamaz.(8)
Münafıkları anlatan Kur'an ayetleri Resulullah devrinde nice münafığın samimi müslüman olmasına vesile olmuştur. Mesela şu ayete bakalım:
"Mü'minlerden öyle er kimseler var ki Allah'a verdikleri sözde sadık oldular. Kimi ahdini yerine getirdi (şehit oldu) kimi de bekliyor. Verdikleri sözde döneklik etmediler."
"Çünkü Allah sözlerinde sadık olanları sadakatları dolayısıyla mükafatlandıracak ve münafıkları da dilerse azaplandıracak veya tövbe nasib edecek. Muhakkak ki Allah Gafur'dur Rahim'dir (Affedicidir Merhametlidir)."(Ahzab 33/23-24)
Bu ayetlerde sözlerinde sadık olan mü'minler medhedilmek suretiyle münafıklara ve kalbinde maraz olup döneklik edenlere bir tariz vardır.(9) Ayetin devamında "Allah dilerse onları azablandıracak veya tevbe nasib edecek" denilmesi onlara bir kurtuluş ümidi göstermektedir. Hele ayetin Cenab-ı Hakk'ın Gafur ve Rahim ismiyle bitirilmesi münafıkları büsbütün ümitlendirmekte onları tövbeye sevketmektedir.
Kaynaklar:
1. Sadık Kılıç Kur'an'a Göre Nifak Furkan Yay. İst. 1982 s. 27.
2. İbnu Manzur IV 358-359.
3. Kılıç s. 54.
4. Nursi İşaratu'l-İ'caz s. 82-83.
5. Razi XVI 135; İbnu Kesir IV 119; Beydavi I 412; Yazır IV 2591.
6. Nursi İşaratu'l-İ'caz s. 83-84.
7. Acluni I 41-42.
8. Yazır IV 2611.
9. Beydavi II 243.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi