Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Bu ve buna benzer meselelerde bir ölçü olması bakımından şu hususu belirtmekte fayda vardır:
“Mesâil-i şeriattan bir kısmına taabbüdî denilir. Aklın muhâkemesine tâbi değildir. Emrolunduğu için yapılır. İlleti emirdir.”1
Yâni dinî meselelerden bir kısmına “taabbüdî” denir. Bunlar doğrudan doğruya ibâdetin kendisi ile alâkalı meselelerdir. İbâdetlerin vakti şekli tarzı ve esası bu hususa misâl olarak sayılabilir. Meselâ sabah namazının farzı iki rekât akşam namazının farzı üç rekât Ramazan orucu bir ay zekât bir kısım mallardan kırkta bir verilir hac Zilhicce ayında yıpılır gibi... Bu misâllerde sözü edilen ibâdetlerin bir kısmının durumu Cenab-ı Hak tarafından bir kısmı da Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) tarafından tayin edilip belirtilmiştir. Biz de nasıl bildirilmişse öyle kabul eder ifâ ederiz.
Bunların belirtilen şekillerinden farklı bir tarzını düşünmeye lüzum olmadığı gibi mühim bir faydası da yoktur. Bunların her ne kadar birtakım hikmet ve maslahatları olsa da o cihetler bu ibâdetlerin şekil ve esaslarını değiştirmez. Bediüzzaman Hazretlerinin ifâde ettiği gibi illetin o şekilde tayin edilmesindeki gerçek sebebi “emir”dir. Yani sâdece emredildiği için yapılması nasıl uygun görülmüş tespit edilmişse öyle tatbik edilmesidir.
Namaz vakitlerini farz veya nafile namazları kılmanın mekruh olduğu vakitleri de bu “taabbüdî” meseleler arasında zikretmek mümkündür. Önce bu husustaki Peygamber Efendimizin (asm.) mübarek sözlerine ve davranış şekline bakalım:
Ebû Said el-Hudrî’den (r.a.) rivâyetle Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“İkindi namazından sonra güneş kavuşuncaya kadar sabah namazından sonra da güneş doğuncaya kadar namaz yoktur.”2
İmam Beyhakî Hz. Ali’den (r.a.) şu rivâyeti kaydeder:
“Resulullah (asm) sabah ile ikindi namazları müstesna olmak üzere her farz namazdan sonra ikişer rekât nâfile namaz kılardı.”3
Bu hadis-i şerifler sabah ve ikindi namazlarının farzından sonra nâfile namaz kılınamayacağını bildirmektedir. Yani bu vakitlerde farz namazların yahut kazaya kalmış namazların dışında nâfile namaz kılınmaz. Bu mesele “taabbüdî” olarak kabul edilir.
Bu meselenin hikmet tarafına gelince; İbni Âbidin’in izahına göre bu vakitlerde nâfile kılmanın yasaklanmasındaki hikmet vakitte bir noksanlık bulunduğundan değil de hükmen vaktin tamamının farzla dolmasından dolayıdır. Nâfile bunun için caiz olmamaktadır.4 Namaz kılanın zamanı müsâitse nâfile ile meşgul olmak yerine vaktin farzındaki kıraati uzatmalı yahut varsa kaza namazı kılmalıdır.
Başta da ifâde ettiğimiz gibi bu tür meselelerde hikmet ve maslahattan çok illetine bakmalı gerçek sebep olan “emredildiği için yapılması” cihetine ağırlık verilmelidir. Yine bu hususta Efendimiz (asm)'in
“Benim ne şekilde namaz kıldığımı gördüyseniz siz de öyle kılın.”5
hadisini hatırda tutmalıdır.
Dipnotlar:
1. Bediüzzaman Said Nursî. Mektûbat. (İstanbul: Sözler Yayınevi 1981) s.371.
2. Müslim Müsafirîn: 288.
3. Ahmed Davudoğlu. Sahih-i Müslim Tercemesi (İstanbul: Sönmez Neşriyat A.Ş. Yayınları 1983) IV/421.
4. İbni Âbidin I/251; et-Tahtâvî s.151.
5. Buharî Ezân:18.
(bk. Mehmed PAKSU İbadet Hayatımız)
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi