Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ben namazdan tad alamıyorum ve hızlı kılıyorum. Bunun nedeni nedir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Cevap

Değerli kardeşimiz

Ta'dil-i erkân namazda rükû rükûdan sonra ayakta durma secde ve iki secde arasındaki oturmanın hakkını vererek tam bir sukûnet içinde ve yerli yerinde mutmain olarak yapmak.

Ta'dîl düzeltmek kuvvetlendirmek demektir (İbn Manzûr Lisânü'lArab XI 432). Erkân ise "rükn"ün çoğuludur. Kelime anlamlarıyla ta'dîl-i erkân rükünlerin yerli yerinde yapılmasını ifade etmektedir.

Allah Teâlâ Kur'an'da Hz. Peygamber (s.a.s) de hadislerinde namazların gerektiği gibi kılınmasını özellikle belirtmiştir. Kur'an namaz kılmayı ifade için "namaz kılmak" anlamına gelen "sallâ" fiili yerine "ekame" fiilini tercih etmiştir ki bu kelime "hakkını vererek yapmak" anlamına gelmektedir. Hz. Paygamber (s.a.s) de pek çok hadisinde bu konuyu işlemiştir.

Ebû Hureyre (r.a)'ın rivâyetine göre bir gün Hz. Peygamber (s.a.s) mescide girdi. O arada bir adam daha mescide girdi ve namaz kıldı. Sonra Hz. Peygambere (s.a.s) gelerek selâm verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Dön ve namazını kıl; çünkü sen namaz kılmadın." buyurdu (1).

Bir başka hadisinde Hz. Peygamber (s.a.s): "Rükû ve secdeleri tamamlayın." buyurmuştur(2). Diğer bir rivâyette de "Rükû ve secdelerinizi güzel yapın." (Ahmed b. Hanbel Müsned II 234 319 505) buyurulmuştur.

Teberanî'nin el-Kebr'indeki bir hadise göre Hz. Peygamber (s.a.s) namaz kılarken rükûyu tam yapmayan secdeye de yatıp kalkan bir adamı görünce:

"Şu adam bu hali üzere ölse Muhammed milleti dışında ölmüş olurdu."

buyurdu. Huzeyfe (r.a) rükû ve secdelerini tam yapmayan bir adamı gördü ve adam namazı bitirince namazının olmadığını eğer ölmüş olsa sünnet üzere ölmeyeceğini; bir başka rivâyette de Hz. Muhammed (s.a.s)'in yaratıldığı fıtratın dışında bir fıtrat üzere ölmüş olacağını hatırlattı (3).

Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s) ahirette kişinin ilk sorguya çekileceği ibadetin namaz olduğunu haber vermektedir. Eğer namazı düzgün ise felah bulmuş kurtulmuştur. Eğer namaz konusunda başarısız olmuş ise hüsrana uğramıştır.(4).

Delâleti zannî olsa da bu hadîslerin bütünü ele alındığında neredeyse delâleti kat'î gibi görünmektedir. Bu nasslardan yola çıkan İmam Mâlik İmam Şâfiî Ahmed b. Hanbel İmam Ebû Yûsuf gibi fukahanın çoğunluğu ta'dîl-i erkanın farz olduğu görüşündedirler. İmam Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed'e göre ise ta'dl-i erkân vâciptir. Muhakkîk fukaha da bu görüşü tercih etmiştir. Bir gruba göre de ta'dîl-i erkan vacibe yakın sünnet-i müekkededir.(5).

Ancak İbnü'l-Hümâm'ın naklettiğine göre İmam Muhammed ve Ebû Hanîfe'nin bu konudaki görüşlerinin Ebû Yusuf'un görüşüne benzediğini bildiren bir rivâyeti vardır. Nitekim İmam Muhammed'e rükû ve sücûdda i'tidâlin terki sorulduğunda "Namazın câiz olmadığından korkarım." diye cevap vermiştir (Ali el-Kârî a.g.e. vr. 128a). Tercih edilen ve muteber olan görüş İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre ta'dîl-i erkânın vacip olduğu olduğudur (Tahtâvî Haşiye alâ Merâkı'l-felâh İstanbul 1985 s. 201).

Ta'dl-i erkân'ın farz olduğunu söyleyen fukahaya göre bunun terki halinde namaz bâtıl olur ve ta'dîl-i erkâna riayet ederek yeniden kılmak gerekir (Ali el-Kârî a.g.e. vr. 127b 128a). Vacip olduğunu söyleyenlere göre ise sehv secdesi gerekmektedir.

Ta'dl-i erkân'a riayetin ölçüsü rüknler arasında "sübhânallah" diyecek kadar durmaktan ibarettir (6). Buna göre meselâ rükûdan doğrulduktan sonra dimdik ayakta durup en az sübhânallah diyecek kadar beklemek ve daha sonra secdeye gitmek secdeler arasında da en az sübhânallah diyecek kadar oturmak gerekmektedir.

Hanefilerden bazıları rükû ve secdelerde i'tidâle riayet etmeyenin namazını iade etmesi gerektiği görüşündedir. Diğer bazısı da ta'dîl-i erkânın sehven terki halinde sehiv secdesi kasden terki halinde ise namazın iadesi gerektiği görüşündedir. (Ali el-Kârî a.g.e. vr. 128a 130a-b).

Ta'dîl-i erkâna riayet etmeksizin kılınan namaz sıfatındaki noksanlık sebebiyle kâsır (eksik) edâdır. Kasır eda ile ödenmiş yükümlülükteki eksiklik misli varsa misliyle telâfi edilir. Eğer yoksa noksan olanın hükmü sâkıt olur ve noksanlıktan dolayı günah terettüp eder. Ta'dil-i erkânın misli olmadığından misli ile telâfisi mümkün değildir (Şâşı el-Usûl Beyrut 1402/1982 s. 150).

Namazda özellikle rükûdan sonra ayakta durma ve secdeden sonra oturma konusunda dikkatli olmak gerekmektedir. Çünkü bunlar hafif olarak hemen geçiştiriverilen yerlerdir. Buralarda hiçbir şey okunmasa dahi bir tesbîha miktarı susarak durulmalıdır. Bu kadar durulmaz ise namazı bozulmamakla beraber kişi günahkâr olur. (Tahtâvî a.g.e. s. 201).

Kaynaklar:

(1) Buhârî Eymn 15; Tirmizî Salat 110 İsti'zân 4; Nesâî İstiftâh 7 Tatbîk 15 Sehv 67; İbn Mâce İkâme 72.

(2) bk. Buharî Eymân 3; Müslim Salât III; Nesâî Tatbîk 16 60.

(3) bk. Buhârî Ezan 119; Nesâî Sehv 66; Ahmed b. Hanbel Müsned V 384.

(4) bk. Tirmizî Salât 188; Ebû Dâvud Salât 145; Nesâî Salât 9 Tahrîm 2; İbn Mâce İkâme 202; Darimı Salât 91 ..

(5) bk. Ali el-Kâr Risâle fi'l-hâs alâ ta'dîli'l-erkân fi's-sâlât Süleymaniye ktp Es'ad Efendi nr. 1690 vr. 127b; Tahtâvî Hâşiye alâ Merâkı'l-felâh İstanbul 1985 s. 202.

(6) bk. Ali el-Kârî a.g.e. vr. 128a; Tahtâvî Hâşiye alâ Merâkı'l felâh İstanbul 1985 s. 201.

İlave bilgiler için tıklayınız:

Yaptığım ibadetlerden zevk alamıyorum. Ne yapmalıyım?..

İbadetlerde huşuyu sağlayabilmek için ne yapmak gerekir? Huşu olmuyorsa ibadet kabul olmaz mı?..

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi