Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Namaz kılmamak büyük günahlardandır. Buna rağmen namaz kılmayan kişi kafir olmaz; sadece günahkar olur. Allah dilerse onu affeder dilerse cezalandırır.
Namaz kılmak imandan sonra gelen en büyük hakikattir. Bundan dolayıdır ki Kur’an-ı Kerim'de yüze yakın yerde namazdan bahsedilmektedir. Hiçbir ibadete bu kadar ehemmiyet verilmemiştir. Çünkü namaz mü’minin Rabbiyle olan en yakın münasebetidir. Namaz kılmayan insan bu münasebeti zayıflatmış kendisini nefis ve şeytan gibi düşmanların arasına atmış olur ki asıl büyük tehlike budur.
Namazla ilgi bütün âyetler hep insanları namaza teşvik ederler. Bu konuda bazı âyet meâlleri:
"O mü’minler ki gayba iman ederler namazlarını kılarlar." (Bakara 2/3)
"Namaz ancak Allah‘tan hakkıyla korkanlara ağır gelmez."(Bakara 2/45)
"Mü‘minler namazlarını muhafaza ederler."(Müminun 23/9)
"Namaz insanı kötülüklerden ve kötü sözlerden alıkoyar."(Ankebut 29/45)
"Benim mü’min kullarıma söyle namazlarını kılsınlar." (İbrahim 14/31)
Hadis-i şeriflerde de aynı hususları görmemiz mümkündür. Namazla ilgili hadisleri gözden geçirdiğimizde hep namaz kılmanın fazilet ve sevabından bahsedildiğini göreceğiz. Fakat
”İnsan ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.“ (Müslim Îmân 134; Ebû Dâvûd Sünnet 15)
“Münafıklarla bizim aramızdaki ahid namazdır.” (Tirmizî Îmân 9; Nesâî Salât 8)
meâlindeki hadisleri İslâm âlimleri “namazın farziyetini inkâr eden namaz kılmamayı helâl sayan” şeklinde izah etmişlerdir. Yoksa namazı Allah’ın emri kabul eden ama kılmakta tenbellik gösteren insan için şirk ve nifak söz konusu olamaz.
İbni Abidin ise Reddü’l-Muhtar isimli eserinde namaz bahsinin baş taraflarında “Namazın farziyetini inkâr eden kafir olur. Umursamayarak yani tembelliğinden dolayı kasten terk eden kimse ise günahkâr olur.” demektedir.
Adem aleyhisselâmdan beri her dinde bir vakit namaz vardı. Hepsinin kıldığı bir araya toplanarak Muhammed aleyhisselâma inananlara farz edildi. Namaz kılmak îmânın şartı değildir. Fakat namazın farz olduğuna inanmak îmânın şartıdır.
"Namaz dînin direğidir." Namazını devâmlı doğru ve tam olarak kılan kimse dînini kurmuş İslâm binâsını ayakta durdurmuş olur. Namazı kılmayan dînini ve İslâm binâsını yıkmış olur. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki; "Dînimizin başı namazdır." Başsız insan olmadığı gibi namazsız da din olmaz.
Peygamber (s.a.s.) cemâati terkedenleri şöyle yermektedir:
"Vallahi içimden öyle arzu ediyorum ki namaza durulmasını emredeyim de ikâme edilsin sonra bir adama emredeyim halka namaz kıldırsın. Bu emirden sonra beraberinde odun demetleri olan bir kaç adamı cemâate gelmeyen gurüha götürüp de üzerlerine evlerini cayır cayır yakayım." (el-Muvattâ' Cemâa 3; İbn Mâce Mesâcid 17).
Namazı Terketmenin Hükmü
Namazın akıllı büluğ çağına girmiş hayız ve nifastan temizlenmiş her Müslümana farz olduğu konusunda görüş birliği vardır. Namaz ve oruç gibi bedenî ibadetlerde vekâlet ve niyabet geçerli değildir. Namazın farz olduğunu inkâr eden dinden çıkar. Çünkü namaz kesin ayet hadis ve icma delilleriyle sabittir. Tembellik veya umursamazlık sebebiyle namazı terkeden âsî ve fasık olur.
Namazı kılmamak dünya ve âhirette azaba sebep olur. Âhiretteki azapla ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Onlar suçlulara sorarlar: 'Sizi Sakar cehennemine sürükleyen nedir?' Suçlular şöyle cevap verirler: 'Biz namaz kılanlardan değildik.'" (Müddessir 74/40-43).
"Onlardan sonra öyle bir nesil geldi ki namazı terkettiler heva ve heveslerine uydular. Onlar bu taşkınlıklarının cezasını yakında göreceklerdir. Fakat tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır." (Meryem 19/59 60).
"Vay o namaz kılanların haline ki onlar kıldıkları namazdan habersizdirler."(Mâûn 107/4-5).
Hz. Peygamber (s.a.s)'de şöyle buyurmuştur:
"Bilerek namazı terkeden kimseden Allah ve Resulunün zimmeti kalkar." (Ahmed b. Hanbel IV/238 VI/461).
"Kim ikindi namazını terkederse ameli boşa gitmiş olur." (Buhârî Mevâkît 13 34; Nesâî Salât 15).
"Kim önemsemeyerek üç cuma namazını terkederse Allah Teâlâ onun kalbine mühür vurur."(Nesâî Cumâ 2; Tirmizî Cuma 7; İbn Mâce İkâme 93).
Tembellik yüzünden namazını terkeden kimse namazı inkâr etmediği sürece dinden çıkmaz ancak günahkâr fasık olur. Kendisi bu konuda uyarılarak tövbeye kötü örnek olmaması için toplumdan tecrid edilir ve te'dib amacıyla dövülebilir. Ramazan orucunu terkeden kimse de bunun gibidir (İbn Abidîn Reddül-Muhtâr Mısır t.y. I 326; eş-Şürünbülâlî Merâkıl-Felâh Mısır 1315 s. 60; ez-Zühaylî el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletuh Dimaşk 1985 I 503).
Hanefiler dışındaki mezhep imamlarına göre ise namazını özürsüz olarak terkeden kimse mürtedde olduğu gibi İslâm toplumuna karşı gelmiş sayılır ve tövbe etmezse en ağır şekilde cezalandırılır. (İbn Rüşd Bidâyetül-Müctehid Mısır t.y. I 87; eş-Şirâzî el-Muhezzeb el-Nalebî tab'ı I 51; İbn Kudâme el-Muğnî 3. baskı Kahire t.y. II 442-447; ez-Zühaylî a.g.e. I.503 504; Krş. et-Tevbe 9/5; Buhârî Diyât 6; Müslim Kasâme 25 26).
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi