Değerli kardeşimiz
İhramı Anlamak:
“İhram” aslında yapılması caiz olan bazı söz fiil ve davranışların hac ve umre yapacak kişiler için belli bir süre Allah ve Rasûlü’nün getirdiği yasaklar çerçevesinde “haram kılınması” demektir.
Söz konusu yasaklar hac veya umre için niyet edip ihrama girmekle başlar. İhrama giren erkekler başlarını açarak ve normal giysilerini çıkararak “izâr ve ridâ” denilen dikişsiz iki parça havluya / beze bürünürler. Hanımların ihramıiçin ise günlük giysileri dışında ayrı bir kıyafet yoktur. Onların ihramı yüzlerini açık bulundurma zorunluluğu ile simgelenir. Nitekim bir rivayette şöyle buyrulmuştur:
“Hanımın ihramlı oluşu yüzünde erkeğin ihramlı oluşu ise başındadır.”(Dârekutnî Sünen II/294)
İhrama bürünme şu anlamlara gelmektedir:
Hacca gelenler sosyal ve ekonomik statülerini gösteren dünyevî elbiselerini makam ve mevkilerini ortaya koyan üniformalarını zevklerini kültürlerini ve karakterlerini yansıtan her türlü (süs zinet makyaj vb.) göstergeleri bırakıp Allah önünde herkesin eşit olduğunu sembolize eden iki basit giysiye bürünmüş olurlar. Yani ihram ilk önce Allah nezdinde mal mülk madde ve metaın bir hiç sayıldığı bütün Müslümanların bu kutsal iklimde eşit ve kardeş olduğunu ifade eder. Birini diğerinden ayrıcalıklı üstün gösteren hiçbir emare yoktur. Artık dünyevî elbiseler çıkartılmış sadece kimlikler kişilikler ortaya konulmuştur.
Diğer bir ifade ile kişilikleri çoğu zaman örten şahsiyetleri gizleyen süslü elbiseler atılmış “takva elbisesi” esas alınmıştır. Burada örtülen iki parça da sadece eşitliği sağlamak ve avret yerlerini örtmeye yöneliktir. Mîkat ile başlayan bu kutsal yolculukta asıl giyilmesi gereken elbise ise takva elbisesi yani sorumluluk bilincidir. Zira Yüce Allah’ın buyurduğu gibi
“Takva elbisesi daha hayırlıdır.”(A’raf 7/26)
Başı açık yalın ayak aç ve muhtaç yokluk ve yoksulluk görüntüsü içinde sonsuz güç ve kudret sahibinin karşısında kendi güç kudret makam mevki ve varlığının bir anlam ifade etmeyeceğini ortaya koymuş bir vaziyette girer Harem bölgesine. Bu aynı zamanda insanın millet sınıf sosyal statü gibi insanları birbirinden farklılaştırmaya yol açan çeşitli sosyal unsurların henüz teşekkül etmediği ilk yaratılıştaki insanı Hz. Âdem (as)’i sembolize eder.
İhram Allah’la buluşmaya niyet edilmesi tövbe edilerek gelinmesi kulun kendisi için yeni bir sayfa açması ihram ile birlikte yasakların başlaması kişinin elinden geldiği kadar bütün günahlardan uzaklaşması gibi değişim nedeniyle geçici bir süre için âdeta beyaz kanatlı meleklere dahil olması şeklinde de anlaşılmaktadır. Öyle ki artık hacı beşerî özellikler değil melekî melekeler peşinde olacaktır. Tıpkı melekler gibi Allah’a asla isyan etmeyecek ne emrolunmuşsa onu yapacaktır. En azından hac süresince nefis ve şehvet gibi beşerî zafiyetlerinden uzak kalacak elde ettiği yeni melekeleriyle âdeta melekleşecektir.
Giydikleri beyaz örtüler içindeki hacılar âdeta barış bayraklarını açmış barışın sembolü olan beyaz güvercinlere dönmüşlerdir. Harem bölgeye dokunulmazlık alanına savaşsız bölgeye barış alanına girmişlerdir.
Önce Rabbi’yle barışık olduğunu sonra kendisiyle barıştığını ve nihayet bütün kardeşleriyle barışmaya geldiğini ilan etmektedir. Bir yandan barışın sembolü olan ihram diğer yandan bu barışı sağlamaya yönelik olarak hacının şeytana şehvetine ve nefsine karşı giriştiği görünmez savaşta âdeta bir zırh niteliği taşır. Normal bir zırh kişiyi karşıdan gelen darbelere karşı korurken iş bu ihram zırhı sahibini öncelikle nefsine şehvetine ve şeytana karşı koruyacaktır. Tıpkı Hz. Peygamber (asm)’in
“Oruç sahibi için bir kalkandır.” (Müslim Siyam 162)
benzetmesinde olduğu gibi ihram da kişiyi dahilî ve haricî bütün darbelere karşı koruyacak kadar güçlü bir zırh güçlü bir kalkandır.
Haccın başka bir boyutuda ölümü dirilişi ve mahşeri hatırlatmasıdır. Beyaz kefenlere bürünen Müslümanlar âdeta ölüm ve ötesi hayatın bir provasını gerçekleştirirler hacda. Statüleri ne olursa olsun bütün Müslümanlar aynı kıyafetler içinde kardeşliklerini ve Allah’ın huzurunda eşit olduklarını gösterirler bedenleriyle. İhramla ölümü tadarlar Arafat’ta diriliş ve mahşeri yaşarlar ve bu ruh ile Allah’ın huzuruna çıkarlar. Kısaca hem “ölmeden önce ölme” bilincini hem de manevî dirilişi kazanmaya çalışırlar. Böylece onlar önemli bir irade egzersizi yapmak suretiyle ilahî iradeye boyun eğmeye hazır olduklarını kendilerine telkin ederler.
İhram ölen her Müslümanın giyeceği kefeni sembolize eder. Hacca giden Müslüman ihrama girerken büründüğü giysi ile kabre girerken bürüneceği kefenin benzerliğinin şuurunda olarak artık bir bakıma dünya dışı bir düzene ayak uydurduğunu hisseder ve bunun etkilerini duyar. Hacı dünyada iken ölüm elbisesine ihrama bürünür âhirete mahşer gününe gider gibi kefen giyer. Şimdiye kadar kıymet ölçüsü olarak bildiği her şey; servet makam milliyet cinsiyet beşerî üstünlükler olarak ne varsa hepsi ihramın rengi içinde erir ve sadece Rabbine kul olduğunu gösterir. Renksiz dikişsiz rozetsiz bayraksız bu elbise Müslümanları dünyevî bütün güç ve imkânlardan soyutlar.
Hac mevsiminde bembeyaz ihramlarıyla hacılar sanki beyaz kefenleriyle kabirlerinden dirilişi ve mahşerde toplanışı hatırlatır bize. İşte bilinçli bir hacı bu diriliş senaryosunu yaşamak suretiyle bundan sonraki hayatında gerçek dirilişe daha iyi hazırlanma sözünü verir kendi kendisine ve ruhunda kalbî bir dirilişi gerçekleştirir.
İhramla kefenler giyilmiş âdeta cesetler mîkatta kalmış ve harem bölgeye ruhlar devam etmiştir. Bütün “ben” ve “benlik” duyguları elbiselerle birlikte mikatta çıkartılmış “biz” olarak ilahi cazibe merkezi olan Kâbe’de birleşmiş ve yekvücut olmuştur. Şu halde ihram sadece zahirî bir kıyafet değişikliği değil insanın yaşama ve davranış biçiminin köklü bir değişikliğe uğraması demektir. Nitekim ihramlı kişi bu kıyafeti taşıdığı süre içinde başka zamanlarda kendisine meşru olan bir dizi davranıştan uzak durmak zorundadır. Bu program dışı hayat kişinin kendini geçici kaygı alışkanlık ve bağımlılıklarından kurtulmasına ve kendisiyle hesaplaşmasına imkan tanıyan önemli bir fırsattır.
Hac esnasında günlük giysilerinden soyunup bembeyaz lekesiz ihram örtülerine bürünen Müslümanlar her türlü gösteriş ve alâyişten uzaklaşmayı zinet ve servetle böbürlenmemeyi insanlar arasındaki eşitliği ölümü ve ötesini hatırlamayı fiilen yaşayıp öğrenmeleri yanında kötü arzu ve alışkanlıklarından da sıyrılıp tertemiz yeni bir hayata başlama iradesini de sergilerler.
İhramlı için konulan yasaklar hiçbir canlıya zarar vermeme bütün yaratıklara şefkat ve merhamet zorluklara sabır kısaca kişiye düzenli ve disiplinli yaşama melekesi kazandırır. Böylece bu eğitimden geçen Müslümanlar önce zararsız olmayı ardından da çevresine yararlı olma alışkanlığını kazanırlar.
İhrama giren kişinin elbiselerini bile çıkarıp iki parça beyaz örtüye bürünmesi âdeta dünya adına taşıdığı her şeyi atıp Cenab-ı Hakk’a yürümesini simgelemektedir. Yalın ve yalnız bir şekilde tek başına sadece Rabbine kul olduğunu artık daha rahat görebilir. Böyle bir durumda onu değerli kılacak tek şeyin Rabbine kulluk olduğunun bilincine varabilir.
Hacda arzu edilen ruhî yenilenmeyi sağlayabilmek için ihrama girerken yalnızca elbiseleri değil kişi içindeki her türlü manevî kir ve pası ruhuna yük teşkil eden bütün ağırlıkları da söküp atmalıdır. Tüm dünyalık kaygıları bir tarafa bırakıp ruhunu arındırmaya tam anlamıyla yoğunlaşmalıdır. Elbiselerini çıkarıp beyaz iki parça beze bürünürken o güne kadar ruhuna sıkıntı veren gönlünü rahatsız eden kalbine ağırlık veren ne varsa hepsinden soyunmalı ve haccın kutsal iklimine öyle girmelidir.
Yasakları Anlamak:
“Hacda kötü söz çirkin davranış günaha sapma ve kavga yoktur.”(Bakara 2/197)
Hacı sırf ibadet kastıyla helal ve mübah olan bazı şeyleri ihram ile kendisine yasak etmektedir. Namaza başlarken alınan iftitah tekbiri nasıl kişiye namaz içinde bazı davranışları yapmasını yasaklıyorsa oruca başlayan kişi nasıl imsak ile yemeyi içmeyi kendisine yasaklıyorsa ihram ile birlikte hacı da önceden mübah olan bazı şeyleri kendisine yasaklamaktadır. Kur’an bu konuda üç türlü yasaktan söz etmektedir:
1. “Rafes” kapsamı içine girecek cinsel arzularla ilgili konuşma dahil her türlü şehevî yasaklar
2. “Fısk ve fusûk” kapsamı içine girecek her türlü günah kötülük ve masiyetler
3. “Cidâl” kapsamına girecek başkalarıyla kavga kapışma tartışma sövüşme dövüşme vb. bütün olumsuz davranışlar.
Dikkat edilirse bu üç çeşit yasaktan ilki kişiyi şehvetine ikincisi nefsine üçüncüsü de başkalarına karşı korumayı amaçlamaktadır. Bunun anlamı kişi hac esnasında ne şehvetiyle ne nefsiyle ne de kardeşleriyle en küçük bir problem yaşamamalı barış içinde olmalıdır.
İnsanların genellikle birçok günaha girmelerine sebep olan bu üç cephedir. Bunlardan darbe almamalıdır. Hac süresince kazandığı bu deneyimle hac sonrasında da kendini bunlara karşı korumalıdır. İşte Hz. Peygamber (asm) bu yasaklara riayet ederek hac yapabilen kimsenin annesinden doğduğu günkü haline döneceğini müjdelemektedir. (Buhari Hac 4)
Kur’ân-ı Kerim’de belirlenen bu temel yasaklardan başka hadislerde de bazı ihram yasakları yer almıştır. İhram süresince erkeklerin -ayaklarına geçirdikleri terlik ve büründükleri iki parça havlu hariç- başka hiçbir giysi giyememeleri; ihrama girildikten sonra güzel koku kullanılmaması av hayvanlarının avlanmaması Harem bölgesinin doğal bitki örtüsüne zarar verilmemesi bunlardandır. Harem bölgede her ne sebeple olursa olsun kan dökmek kayıp bürosuna verme dışında buluntu bir eşyayı alıp sahiplenmek de bu yasaklardandır. İhram yasakları sadece Müslümanları veya insanları değil canlı ve cansız hemen her şeyi kapsamaktadır.
Bütün hayvanlar bütün bitkiler ve hatta Allah’ın mü’minlere bahşettiği bütün tabiat ve çevre dokunulmaz bir sit alanıdır artık. Hiçbir kimseye hiçbir şeye zarar vermeyeceksiniz bu bölgenin otunu çiçeğini bile kopartamayacaksınız kuşunu dahi korkutmayacaksınız. Bırakın o mübarek yerlere tükürmeyi insanları rahatsız edecek herhangi bir çöpü dahi sağa-sola atamayacaksınız. Zira böyle bir çöpü başka yerlerde bile yoldan kaldırıp atmak “sadaka” yani Allah’a sadakat olarak kabul edilmiştir. Bunun aksini hem de Harem bölgede yapmak orayı temizlemek yerine kirletmek ise sadakatsizliktir.
Hac esnasında hiçbir şeye zarar vermemek esas olduğundan insanın çevresiyle ilişkisinde son derece dikkatli davranması gerektiği ortaya çıkar. Özellikle bitki ve hayvan türünden canlılara karşı gösterilmesi gereken hassasiyet kişiye başka zamanlarda kazanamayacağı ölçüde bir duyarlılık sağar. Artık hacı yeşil bir yaprağa herhangi bir canlıya bile zarar veremez.
Bunun yanında öfkelenmemek kimseyi incitmemek ve güler yüzlü olmak gibi ahlâkî davranışlar da haccı gereği gibi yerine getirenlerin elde edecekleri manevî kazançlar arasında yer alır.
Kısaca ihram süresince toplumsal barışı ve bütünlüğü bozucu bencilliği uyandırıcı geride bırakılan geçici haz ve menfaatleri hatırlatıcı mahiyetteki her türlü eşya ve fiiller yasaklanmıştır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet