Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Dini eserleri / kitapları (mesela Kimya-yı Saadet) tercüme edip satmak bu yolla para kazanmak caiz midir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı
Bir dini eseri internetten indirince müellifin (onlar yazarken yalnızca Allah rızası gözetiyor) ve özellikle tercümanın (maalesef ticari olarak da görebilir durumu belki de sorsak helal etmeyecek) hakkına tecavüz edilmiş olur mu?

Değerli kardeşimiz

Bir dini eseri ticaret gayesi ile de olsa tercüme edip onu satmak caizdir. Nitekim şahıs emeğinin hakkını almaktadır.

Telîf her hangi bir yazarın kendi görüşlerini yazmak veya başkalarından iktibaslar etmek ve kendinden de bir şeyler eklemek suretiyle bir eser meydana getirmesidir. Burada eserden kastettiğimiz uzun veya kısa geniş ya da dar hacimli bir metin veya ibaredir.

Tercüme ise herhangi bir eseri bir lisandan başka bir lisana çevirmek aktarmak mânâlarına gelmektedir. Tercüme edilen eserde sadece lafız mütercime mânâ ise müellifine (yazarına) aittir. Telif edilen eserdeyse lafız ve mânâ müellife aittir ancak müellif eserini meydana getirirken başka kimselerin eserlerinden iktibaslar etmek yoluyla yararlanmış da olabilir. Ancak ben diğer sorulara geçmeden önce İslâm'da telif hakkı var mıdır yok mudur; bu konuda İslâm hukukçularının görüşleri nelerdir onu kısaca bir mukaddime şeklinde vermek isterim.

İslâm hukukuna göre alışverişin rükünleri beştir:

1) Bayi yani satıcı
2) Müşteri yani alıcı
3) Müsmen yani satılık mal
4) Semen yani satılan malın bedeli
5) Sîga yani îcâb ve kabul.

Bu beş rüknün veya bunlardan birkaçının ya da birinin eksik olması halinde yapılan bir alışveriş İslâm hukukuna göre sahih değildir. Bu rükünlerden her birinin de kendine has birtakım şartları vardır. Burada bu şartları tek tek açıklamaya kalkışacak olursak söz çok uzar. Bunun için sadece sorunuzu gayet yakından ilgilendiren üçüncü rüknün yani müsmen dediğimiz satılık malın üzerinde birazcık durmak istiyorum.

Satılık mal demek Hanefi fıkhına göre elle tutulan gözle görülen yararlı bir meta demektir. Şayet bir şey elle tutulup gözle görülmüyorsa faydalı da değilse fıkhen buna mal denilmez. Ed Durru'l-Muntekâ İbnu Abidîn ve diğer Hanefi fıkıh kitaplarının tümü bunu böylece ifâde etmektedirler. Şuf'a Hakkı bunlardan birisidir. Meselâ birinin bir arsada sizinle ortaklığı veya komşuluğu vardır sizin kendi hissenizi ya da arsanızı satmaya kalkışmanız halinde o ortağınızın veya komşunuzun müdahale edip sattığınız arsanın bedelini vererek onu satın alma hakkı vardır ki buna Şuf'a Hakkı denir. İslâm'a göre Şuf a hakkı satılamaz. Yani Şuf'a Hakkına sahip olan bir kimse bu hakkını bir başkasına satamaz. Çünkü hukuku mücerrededendir elle tutulup gözle görülmeyen bir haktır. İşte telif hakkı da bu kabil haklardandır. Elle tutulup gözle görülmeyen bir haktır.

Bir kitap satılabilir. Ben başkasının yazdığı bir kitabı veya kendi yazdığım bir kitabı elle yazmak suretiyle kopye etsem istinsah etsem; o kopyeyi o nüshayı başkasına satabilirim. Burada satış söz konusudur. Çünkü orada elle tutulan gözle görülen bir mal vardır. Ama telif hakkı dediğimiz şey yukarıda tarifi geçen hukuku mücerrededendir ve onun satışı olamaz. Çünkü bu mal tarifi içine giren bir şey değildir. Buna göre ben elimde bulunan herhangi bir eserin fotokopisini çektirebilir veya tab ettirebilirim. Çünkü benim elimde bir kitap vardır ve ben o kitabın maliki olduğum için kendi malım olan bu kitabı istediğim usulle çoğaltıp satabilirim. Yalnız zamanın âlimleri malın tarifini genişleterek elle tutulmayan ve gözle görülmeyen şeyi faydalı olduktan sonra malın şümulüne almışlar tercüme ve icad gibi şeylerin haklarının satışını caiz görüyorlar. Şafii kitapları da menfâati mal sayıyorlar.

(bk. Halil GÜNENÇ Günümüz Meselelerine Fetvalar I/365)

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi