Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kuran ile hükmedenler adaletle mi hükmetmiş olurlar?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- Buna göre Kuran'la ve onun esaslarıyla hükmedilmediği taktirde adaletin tam manasıyla gerçekleşmediği hükmüne varılabilir mi?

Değerli kardeşimiz

- Hiç kuşkusuz Allah’ın adaletinden daha âdil bir adalet olamaz Allah’ın koyduğu hükümlerinden daha adaletli bir hüküm olamaz. Allah’ın hükümlerinin temel kaynağı Kur’an olduğuna göre Kur’an'la barışan hükümler âdil Kur’an’la çatışan hükümler ise zâlimdir.

- Allah'a ve onun indirdiklerine icmalen de olsa inanan bunu kalbi ile tasdik dili ile ikrar eden mü'mindir. Bu hal üzere devam ettikçe mümin olmaya da devam eder ve ehlisünnet inancına göre gûnahlar insanı kâfir yapmaz. Her günahta küfre açılan bir kapının olması ise ayrı bir konudur. Birinci olarak bu meselenin iyi kavranılması gerekir.

- Hâkimlerin ve savcıların adaleti tamamen ya da kısmen uygulamak zulmü alabildiğince azaltmak haksızlığa uğrayanları savunmak korumak kollamak... gayesiyle harket etmesi gerekir. Böyle bir anlayış bir görev ve bir ibadet olur.

Hâkimler ve savcılar yukarıda belirtilen şartlara uygun hareket ederse verdikleri hükümlerde sorumlu olmazlar. Çünkü:

Bu insanlara "hâkim" denmesi mecazendir. Bunlar gerçek anlamda hâkim değillerdir. Gerçek anlamdaki hakîmler tarafından belirlenmiş bir hükmü uygulama durumundadırlar. Söz konusu hüküm eğer "mutlak adalet"e aykırı ise ve hâkimin takdir hakkı da yoksa onu kerhen uygulayacak ve gerçek adaleti uygulama fırsatı bulduğu yerlerde de zûlmü yani gerçek adalete aykırı olarak verilmiş hükümleri olabildiğince azaltmış olacaktır. Bu da zulmü hafifletme ve hüküm ifadesiyle "ehven-i şerri ihtiyar etme"dir.

Hâkimler ve savcılar bu görevlerini yaparken zulmü adım adım izole etmeyi mutlak adaleti yerleştirmeyi mağduriyetleri önlemeyi hedeflemelidir. Bu niyetle bu görevin yapılmasının ibadet olacağına inanıyoruz.

Savcı ve noterlerin durumu hâkimlerden daha tehlikeli değildir. Yeter ki niyet iyi tutulsun ve zulme bulaşmamak için azami gayret gösterilsin. Avukatlığı da aynı ölçülere göre değerlendirmek gerekir.

- Ayrıca şunu unutmamak gerekir ki bu günkü dünya evrensel hukuk normları doğrudan Allah’ın hükmünü referans olarak ön görmüyorsa da Kur’an’ı referans kabul etmekten gelen şereften mahrum ise de bunların yüzde yetmiş sekseninden fazla bir kısmı gerçekte ilahî adaletle barışıktır. Sağlık işleri eğitim-öğretim işleri devlet başkanlığı istişareye dayalı millet meclisi belediyecilik fakir fukaraya yardım fonu gibi insanların -fert ve toplumun- sosyal ekonomik sağlık mülkî askerî  v.b. ihtiyaçlarını gidermeye yönelik ortaya konan hükümler İslam’ın teşvik ettiği hükümlerdir.

- Hukukçular niyet ve içtihatlarında Allah’ın emir ve yasaklarını da göz önünde bulundurdukları nispette kazançlı çıkarlar. İfade edildiği gibi beşerî hukuktaki kanunların önemli bir kısmı adalet potansiyeline sahiptir ve Kur’an ile barışıktır.

- Niyet ve bakış açısı öyle bir iksirdir ki -aynı eylem planında- sahiplerinden birini adaletin zirvesine çıkarırken diğerini zulmün çukuruna yuvarlandırır.

“Damla denize delalet eder.”

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi