Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

"Eğer adaletli olamayacağınızdan endişe ederseniz bir tane alın veya cariyelerle yetinin." (Nisa 4/3) ayetini nasıl anlamalıyız?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- Bu ayetten adâlet hassasiyetinin câriyeler için gösterilmediği sonucunu çıkarabilir miyiz?

Değerli kardeşimiz

Ayetin meali şöyledir:

“Eğer (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız (onları değil) size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer üçer dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu adaletten ayrılmamanız için daha uygundur."(Nisa 4/3)

Öncelikle ifade edelim ki bu âyette yer alan "nikâhlayın" emri gereklilik anlamı değil ruhsat ve cevaz anlamı taşımaktadır. Bu itibarla İslâm dininde çok evlilik kural değil gerektiğinde başvurulacak istisnaî bir durumdur.

Ayrıca bu ayetten cariyeler hakkında adaletsiz olunacağı sonucu çıkarılamaz. Her konu kendi içinde değerlendirilmelidir ve bunun cariye için son derece olumlu sonuçları vardır. Bu açıdan sorunuzu ilgili ayetin açıklamasıyla beraber cevaplamanın daha uygun olacağını düşünüyoruz.

Yetimler çoğu defa velileri tarafından evlendirilmekte damat adayı ve evlilikle ilgili olarak ileri sürülen şartlar konusunda da velilerin isteği belirleyici olmaktadır. Yetim bir başkasıyla evlendirilirken onun menfaatinin koruyucusu velidir. Eğer yetim bir kızı bizzat veli almak nikâhlamak isterse bu takdirde onun koruyucusu yoktur şartları belirlemek de -aynı zamanda evlenme akdinin diğer tarafı olan- veliye kalmaktadır.

Bu durumda hakkın kötüye kullanılması yetimlerin hukukunun zayi olması ihtimali artacağından velilere adaletten sapma riski karşısında himayeleri altında bulunan ve kendileriyle evlenmeleri câiz olacak kadar da uzak akrabaları olan yetim kızlarla evlenmek yerine başka kadınlarla evlenmeleri tavsiye edilmekte; “ikişer üçer dörder” demek suretiyle de dünyada evlenilecek kadınların tükenmediğine velâyeti altındaki yetim kızlar dışında birçok kadının bulunabileceğine işaret buyurulmaktadır.

Hz. Âişe’nin “yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız...” meâlindeki âyetin geliş sebebi olarak zikrettiği yaygın âdet ve sorular yukarıdaki açıklamanın tarihî bir vâkıa olduğunu göstermektedir. Buna göre veliler ya mallarına göz koydukları için -istemedikleri sevmedikleri halde- himayeleri altındaki yetimlerle evleniyorlardı yahut da isteyerek evleniyor fakat mehirlerini ve çeyizlerini emsaline göre eksik belirliyorlardı (Buhârî Tefsîr 4/1).

Âyetin dolaylı olarak temas ettiği birden fazla kadınla evlenme (teaddüd-i zevcât poligami) imkânı ve âdeti İslâm’ın geldiği çağdan çok öncelere kadar uzanmaktadır. O çağlarda Mısır Hindistan Çin ve İran’da eski Yunan ve Roma toplumlarında Yahudilerde ve Araplarda ya nikâhlamak ya da evde veya evin dışında bir yerde dost tutmak suretiyle erkekler birden fazla kadınla evlilik yapıyor veya evliliğe benzer ilişkiler yaşıyorlardı.

Bu devirlerde birden fazla kadınla evlenmenin çeşitli sebepleri vardı. İslâm’ın geldiği bölgede özellikle köylerde ve dağ başlarında yaşayan bedevîlerin çok kadınla evlenmelerinin baş sebebi hem düşmana karşı korunmanın hem de çevresi üzerinde hâkimiyet sağlamanın güçlü ve muharip nüfusa ihtiyaç göstermesidir.

Diğer sebepler arasında kırsal hayatın güçlüğü ve birçok emekçiyi gerekli kılması kabileler arasında sürüp giden savaşların yağma baskın ve talan hareketlerinin çok sayıda erkek ölümüne sebep olması bunun sonucu olarak da kadın-erkek arasındaki sayı dengesinin erkek aleyhine bozulması gösterilebilir.

Şu halde erkeğin birden fazla kadınla evlenme imkân ve uygulamasını İslâm getirmemiş mevcut uygulamayı belli şartlara ve hukuk kurallarına bağlamak suretiyle iyileştirerek devam ettirmiştir. Devam ettirirken de iki durumu birbirinden ayırmış gibidir:

a) Henüz evlenmemiş olanlara -bu âyette- bir kadınla yetinmeleri tavsiye edilmiş birden fazla kadınla evli olanlar için adalete riayet edememe tehlikesinin bulunduğu bundan uzak kalmanın en uygun yolunun ise bir kadınla evlenmek olduğu dile getirilmiştir.

b) 129. âyette ise birden fazla kadınla fiilen evli olanlara hitap edilmiş birden fazla kadın arasında adalete tam riayetin mümkün olmadığı bir kere daha hatırlatıldıktan sonra hiç olmazsa adaletsizlikte farklı ilgi ve muamelede ölçünün kaçırılmaması istenmiştir.

Beşerî sistemler köklü değişikliklere uğratılarak amaca uygun hale getirilirler. İslâm’da bir bütün halinde köklü değişim söz konusu değildir onda değişmez kurallar vardır. Ancak bir kural bir hüküm uygulandığında tabii olmayan olumsuz bir sonuç doğuyorsa uygulamayı durdurma imkânı da mevcuttur. Bu cümleden olarak tarihî ve sosyal şartlara bağlı bir cevazdan (izin serbest bırakma) ibaret olan çok kadınla evlilik genellikle kötüye kullanıldığı ve olumsuz sonuçlar doğurduğu takdirde Müslümanların veya yetkili temsilcilerinin kararıyla engellenebilir.

Bu tasarruf Allah’ın hükmünü değiştirme anlamına gelmez. Bu tıpkı şartlarını yerine getirememekten korkan ferdin tek kadınla evli kalmayı yeğlemesi gibidir; şartları oluşursa ruhsat da geri döner. (Bu konuda yapılan tartışmaların iyi bir özeti için bk. İbn Âşûr IV 226-229; Tabâtabâî I 195-209).

“Sahip olduğunuz (cariye) ile yetinin. tavsiyesi de yetimlerin ve kadınların haklarına riayet gerekçesine dayanmaktadır; ancak bunda câriyelerin de menfaati vardır. Allah Teâlâ önce aile bağı içinde hür kadınlara ve yetimlere yapılan haksızlıkları ortadan kaldırmayı murat etmiş bunu sağlayacak hukukî düzenlemelere ışık tutmuştur. Aynı zamanda ve bir çırpıda kölelik ve câriyeliği kaldırmak hikmete uygun bulunmadığından bunu da zaman içinde kaldırmanın çok yönlü tedbirlerini vahyetmiştir. Kefâretler ibadet sayılarak teşvik edilen ihtiyarî âzat etmeler kölelere tanınan çeşitli haklar onların özgürlüklerini kazanmaları konusunda kendilerine maddî yardım yapılması yönündeki teşvikler köleliğin kaynaklarını kurutmaya yönelik yasaklar bu tedbirler arasındadır.

Yetimlerin ve hür kadınların haklarına riayet edememekten korktuğu için sahip olduğu câriye ile evli gibi yaşayacak olan müminin avantajı câriyenin hür kadınlara nisbetle daha az hakka sahip bulunmasıdır. Bu tavsiyenin câriye lehine olan yanı ise bir aile kadını olmak ve çocuk doğurması halinde alınır satılır bir câriye olmaktan kurtulmaktır. Çünkü İslâm’ın getirdiği bir ıslahat olarak sahibinden çocuğu olan câriye “çocuk annesi” (ümmü’l-veled) adını almakta artık evden ve elden çıkarılması câiz olmamakta kocası ölünce de tamamen hürriyete kavuşmaktadır. (bk. Kur’an Yolu Heyet ilgili ayetin tefsiri)

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi