Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Müneccim kahindir; kahin sihirbazdır sihirbaz da kafirdir hadisi nasıl anlaşılmalı?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- Astrologların bir takım matematiksel olarak hesaplanmış yıldız konum ve derecesine bakarak tahminde bulunması günah mı?
- Şu hadisler sahih midir? Hangisi doğrudur? Veya ikisinin de sahih olmama durumu var mı?
- Resulullah (sa) buyurdular ki:
 "Kim Allah'ın zikrettiğinin gayrısı için yıldızlar ilminden bir bab iktibas ederse sihirden bir şube iktibas etmiş olur. Müneccim kahindir; kahin sihirbazdır sihirbaz da kafirdir." [Rezin tahric etmiştir.] Ravi: İbnu Abbas Kaynak: Rezin.
- Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir:
"Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse sihirden bir şube iktibas etmiş demektir. (Yıldız ilmi) arttıkça (sihir ilmi de) artar." Ravi: İbnu Abbas Kaynak: Ebu Davud Tıbb 22 (3905)
- Bu arada astroloji ilminde şu şekilde istatistiki yorum yapılıyor; (Yani sezgisel değil falcılık tarzı yorumlar değil).
 Astrologlar bir takım matematiksel olarak hesaplanmış yıldız konum ve derecesine bakıyor. Örneğin Merkür Venüs kavuşumu var. Daha önceki Merkür-Venüs kavuşumlarında herhangi bir olay olmuşsa bundan sonraki Merkür-Venüs kavuşumlarında da aynı olay olabilir diyerek yorum yapıyorlar. Bundan önceki 10 kavuşumda aynısı olmuş bundan sonraki kavuşumda da olması muhtemel şeklinde. Yıldız konum ve derecelerini bulmak için de astronomiden yani NASA’nın uğraştığı bilimden yararlanılıyor.

Değerli kardeşimiz

Ebu Davud’da geçen hadis daha birçok kaynakta zikredilmiş “hasen sahih” olarak kabul edilmiştir.

Bu hadisin ifadesinde yer alan eleştiri yıldızların farklı hareketlerinden birbirine yaklaşmaları veya uzaklaşmalarından hareketle geleceğe ait “fırtınaların zamanını yağmurun kar yağmasının vaktini sıcaklık ve soğukluğun zamanını ekonomik alanda piyasanın gelecek durumu gibi” bazı gaybi olaylarla ilgili bilgiler çıkarmaya yöneliktir. (bk. Avnu’l-Mabud 10/285)

Yoksa Güneş'in Ay'ın tutulması ve açılması gibi matematik hesaplara dayanan hususlarla ilgili değildir. 

“Karaların ve denizlerin karanlıklarında yolunuzu bulmanız adına yıldızları sizin için (birer alamet rehber olarak) yaratan odur...”(Enam 6/97)

“...Onlar yıldızların rehberliğinde yolunu bulurlar.” (Nahl 16/16)

mealindeki ayetlerde yıldızların kılavuzluğundan istifade etmeye teşvik söz konusudur. (bk. Avnu’l-Mabud a.y.)

Rahman suresinde de “Güneş ve Ay'ın belli bir hesaba göre konumlandırıldığı” ifade edilmiştir. (bk. Rahman 55/5)

Bu da gösteriyor ki hadiste ilmî karinelerden çok boş tahminlere dayanan ve özellikle yıldızlara hakiki tesir atfeden yorumlar yerilmiştir. Yoksa belli sebeplere bağlı olarak yapılan hesapların sonucundan bahsetmek bu yasağa dahil değildir.

Doktorun nabızlara bakarak hastanın durumunu tespit ve teşhis etmesi caiz olduğu gibi Allah’ın belli kanunları çerçevesinde edinilen tecrübeye dayalı olarak yıldızların nabzını tutmak ve ona göre -haddi aşmadan- bazı sonuçlara varmakta ve tahminlerde bulunmakta bir beis yoktur. (bk. Feyzu’l-Kadir   1/203)

Sebepler dairesinde bazı karineleri gördükten sonra -örneğin- yağmurun yağma zamanını bilmek veya kuvvetle tahmin etmek gaybı bilmek anlamına gelmez ve bilinmesi caizdir.

Bu konuda Bediüzzaman Hazretlerinin şu mütalaaları konumuza da ışık tutmaktadır:

“Rasadhanelerdeki âletle bir yağmurun mukaddematını (sebepler dairesindeki alametlerini şartlarını) hissedip vaktini tayin etmek gaibi bilmek değil belki gaibden çıkıp âlem-i şehadete takarrübü vaktinde bazı mukaddematına ıttıla suretinde bilmektir. Nasıl en hafî umûr-u gaybiye vukua geldikte veyahud vukua yakın olduktan sonra hiss-i kabl-el vuku'un bir nev'iyle bilinir. O gaybı bilmek değil; belki o mevcudu veya mukarreb-ül vücudu bilmektir. Hatta ben kendi a'sabımda bir hassasiyet cihetiyle yirmidört saat evvel gelecek yağmuru bazan hissediyorum. Demek yağmurun mukaddematı mebadileri var. O mebadiler rutubet nevinden kendini gösteriyor arkasından yağmurun geldiğini bildiriyor. Bu hâl aynen kaide gibi ilm-i beşerin gaibden çıkıp daha şehadete girmeyen umûra vusule bir vesile olur. Fakat daha âlem-i şehadete ayak basmayan ve meşiet-i hâssa ile rahmet-i hâssadan çıkmayan yağmurun vakt-i nüzulünü bilmek ilm-i Allâm-ül Guyub'a mahsustur.” (bk. Lem'alar s. 111)

Rezin’de “Müneccim kahindir; kahin sihirbazdır sihirbaz da kâfirdir” şeklindeki hadis rivayetine rastlayamadık.

Bazı kaynaklarda bu rivayette yer alan “kâfir” ifadesi bir tağliz (şiddetli uyarı) manasında olduğu ifade edilmiştir. (bk. Miratu’l-Mefatih 2/248)

Hülasa olarak diyebiliriz ki;

Herhangi bir konuda Allah’tan başkasına “tesir-i hakiki” verilirse veya İslam’a göre icma ile küfür olduğu kabul edilen bir husus seslendirilse o küfürdür. Şayet böyle bir şey söz konusu değilse “küfür / kâfir” kelimesi orada şiddetli uyarı ve aşırı nankörlük manasına gelir.

Örneğin içinde küfür barındıran bir sihir küfür fasıklık barındıran bir sihir ise fasıklıktır.

Bu nedenle yıldızları sebepler örgüsü içerisindeki yerini düşünüp tecrübeye dayalı bir sebep-sonuç ilişkisine dikkat çekilir ve gaybı bilme iddiası yoksa küfür olmaz.

Fakat hakiki tesiri yıldızlara verip de "onların bu hareketleri şu olayı tetiklemiş" denirse bu ciddi bir risk taşımaktadır.

Demek ki Allah’ın yarattığını kabul ederek sebepler açısından bazı tahminlerde bulunmanın hiçbir sakıncası yoktur.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi