Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕- Örneklerle açıklarsanız sevinirim...
Değerli kardeşimiz
Cevap 1:
Konuyu birkaç nokta halinde açıklamaya çalışacağız:
- İmtihana tabi tutulan insanların -âdil bir yarışmada kendi özgür iradeleriyle yarışmayı önde götürmeleri ve imtihanı kazanabilmeleri için- temayüllerine sınır konulmamıştır. Çekiciliği bakımından merkezde oturtulan iki farklı çekim alanı ve iki farklı mekanizma yerleştirilmiştir. Bu iki mekanizma ruh ve nefistir.
Ruhanî zevklerin çekim alanı ile nefsanî zevklerin çekim alanı elbette bir değildir. Fakat kişi bu alanlardan hangisine kendini kaptırırsa oradan lezzet alır. Bu sebeple haramların insanın fıtratını toptan bozan bir şey olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü kötülüğü isteyen mekanizma da fıtratımızda vardır.
“Ona (insanın nefsine öz benliğine) kötülük ve iyiliği idrak kabiliyetini ilham edene yemin olsun ki nefsini (kötülüklerden) temizleyen gerçekten kurtuluşa ermiştir. Onu kirletip (kötülüklere) gömen de hüsrana uğramıştır.” (Şems 91/8-10)
mealindeki ayetlerde insanın yapısında var olan hem iyi hem kötü özelliklerine işaret edilmiştir.
“İnsan hayrı/iyiliği istediği gibi (bazen) şerri/kötülüğü de ister. İnsan çok acelecidir!”(İsra 17/11)
mealindeki ayette insanın yapısal kötü bir özelliği olan aceleciliğine işaret edilmiştir.
- Bununla beraber insanın vicdanındaki temel unsurlar Allah’ın emir ve yasakları çerçevesinde işlemediği zaman fıtratın bozulmasına neden olabilmektedir.
Örneğin içki-uyuşturucu kullanmak aklı ve sağlığı bozmaktadır. Zina nesli bozmaktadır. Cinayetler canlıların hayatını bozmaktadır. Hırsızlık malların mülkiyetini bozmaktadır.
- “Vicdanın anasır-ı erbaası ve ruhun dört havassı olan irade zihin his latife-i Rabbaniye her birinin bir gayat-ül gayatı var: İradenin ibadetullahtır. Zihnin marifetullahtır. Hissin muhabbetullahtır. Latifenin müşahedetullahtır. Takva denilen ibadet-i kâmile dördünü tazammun eder. Şeriat şunları hem tenmiye hem tehzib hem bu gayat-ül gayata sevkeder.” (bk. Hutbe-i Şamiye s. 136)
Bu unsurları yerli yerince kullanmamak fıtrata aykırıdır; bu fıtratı bozmak anlamına gelir.
- Ruhanî zevkler insanın vicdanını rahatlatan gönlünü tatmin eden ve insanın kemaline olgunluğuna katkı sağlayan ulvi bir mekanizma olduğu tecrübeyle sabittir. Buna mukabil nefsanî -gayrimeşru- arzuların verdiği lezzet insanın sadece hayvanî ve bitkisel yanlarını tatmin edebildiği ruhanî bir yükseklik kazandırmadığı ulvî bir zevk vermediği de tecrübeyle sabittir.
“İyilik nefsin/ruhun tatmin olduğu kalbin onunla huzur bulduğu şeydir. Günah/kötülük ise içini tırmalayan ve tereddüt/rahatsızlık veren şeydir.”(Mecmau’z-Zevaid 10/294)
manasındaki hadis-i şerifte yer alan bu gerçekler -fıtratın ıslak imzasıyla- onaylanmıştır.
Cevap 2:
Kur’an-ı Kerim’de insanın yeryüzünde halife olmak üzere en güzel bir biçimde ölçülü ve dengeli bir şekilde yaratıldığı çeşitli nimetler imkanlar ve güzelliklerle donatıldığı bildirilmiştir. (Bakara 2/30; Nahl 16/8 12; Hac 22/65; Lokman 31/20; Mülk 67/23; Beled 90/4 8-10; Tin 95/4)
İnsanı en güzel şekilde yaratan Yüce Allah onun makul ve mutedil ölçüler içerisinde süslenmesine güzel görünmesine ve güzelliklerini korumasına da izin vermiştir. (A’raf 7/32)
Dikkat çekmek daha güzel görünmek amacıyla yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslam dininde fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır. (Nisa 4/119; Rum 30/30)
Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz (asm) süslenmek maksadıyla vücuda dövme yapmayı dişleri incelterek seyrekleştirmeyi kaş aldırmayı yaratılışı değiştirmek fıtratı bozmak kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanları ve yaptıranları kınamıştır. (Buhari Libas 83-87; Müslim Libas 33)
Buna karşılık vücudun herhangi bir organında diğer insanlar tarafından aşırı derecede yadırganan insanın psikolojik olarak etkilenmesine sebep olan bir anormallik veya fazlalık bulunursa bunun ameliyatla düzeltilmesini fıtratı bozmak değil bir tedavi normalleştirme işlemi olarak görmek daha doğrudur.
Tedavi amaçlı olarak yapılan estetik müdahalelere dinimizde izin verilmiştir. Nitekim Arfece adlı sahabi bir savaşta burnu kopunca gümüşten bir burun protezi yaptırmış bunun koku yapması üzerine altından bir burun protezi yaptırılmasına Hz. Peygamber (asm) izin vermiştir. (Ebu Davud Hatem 7; Tirmizi Libas 31)
Buna göre hastalık sebebiyle veya kaza sonucu burun kulak göz gibi organlarını kaybedenler veya vücudunda doğuştan ya da sonradan meydana gelen şekil bozuklukları bulunanların estetik ameliyat yaptırmaları bir tür tedavi olup "fıtratı bozmak" kapsamında değerlendirilemez.
Sonuç olarak:
- Düzgün ve salim olan fıtratı bozmak kastıyla yapılmaması;
- Ameliyatın yapılmasında bir yarar sağlama veya mevcut bir zararı giderme ihtimalinin yüksek olması;
- Tedavi amaçlı yapılmış olması;
- Ameliyatın bir hile veya aldatma amacıyla ya da karşı cinse benzeme kastıyla yapılmamış olması;
şartlarıyla yapılan tedaviler ve müdahaleler fıtratı bozmak ve değiştirmek değildir.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi