Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Ölen kimsenin servetinin tümü haramsa mirasçıları bu haramı almayıp biliniyorsa tahmini olarak sahiplerine taksim ederler. Bilinmiyorsa umumun menfaatına hizmet eden faydalı yerlere hibe etmeleri takvâ gereği olur.
Şayet malın tümü değil de sadece bir kısmı haramsa bu haram kısım da yine biliniyorsa o bilinen şeyler de ayrılıp hayır yerine verilir. Yahut hak sahibine iâde edilir. Ama haram olan miktar bilinmiyor helâlın içine karıştığı sanılıyorsa bu defa mirasçıların bunu ayırması birine vermesi gerekmez. Varsa günahı kazanana âittir deyip miras haklarını alabilirler. Vebali harama el atan ölüye ait olur. Hesabını âhirette vermeye mecbur kalır.
Eğer mirasçıya düşen malın haramdan geldiği söyleniyor fakat nereden ve ne şekilde olduğu kesin delilleriyle bilinmiyorsa bu durumda mirasçı onu yiyebilir. Fakat takvaya en uygun olanı o malı sahibi niyetine sadaka olarak vermektir.(Reddü'l-Muhtar IV/130)
Bilindiği gibi İslâm kul hakkını kolay kolay affetmiyor hak sahibine hakkını iâde etmeyi esas kabul ediyor. Bu bakımdan başkalarının hakkıyla ölen kimseye mirasçılarının en aziz yardım ve hizmeti üzerindeki kul hakkından kurtarmak yâni zimmetine geçmiş bulunan kul haklarını sahiplerine iâdeyi temin etmektir. Şayet mirasçılar böyle bir kadirşinaslıkta bulunurlarsa ölen yakınlarına en büyük yardımı yapmış en makbul hizmeti etmiş olurlar.
Bir ölü için üzerine geçirmiş olduğu kul haklarından dolayı mâruz kaldığı azabdan kurtarmak kadar büyük bir yardım ve hizmet düşünülemez...
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi