Değerli kardeşimiz
Peygamberimiz (asm) evleneceğini söyleyenlere kızı görüp görmediklerini sormuş ve görmelerini tavsiye ederek: "Bu anlaşıp mutlu olmanız için daha uygundur." buyurmuştur. (Nesâî Nikâh 17; Tirmizî Nikâh 5)
Bu konudaki diğer hadisleri de göz önüne alan fıkıh bilginleri bakmanın caiz olduğunda ittifak etmişlerdir.
Ancak bakmanın şekli ve sınırı üzerinde görüş ayrılığı vardır.
Sınırı çok geniş tutanlar yanında cumhur: "yalnızca eline ve yüzüne bakabilir." demişlerdir.
Evzaî ve Ahmed b. Hanbel orta bir yol tutarak baş kollar dize kadar ayakların da görülebileceğini ifade etmişlerdir.
Cumhura göre kızın veya velisinin haberi olmadan gizlice bakmak da caizdir.(İbn Hacer Fethu'l-Bârî XI. 86; eş-Şevkânî Neyl VI. 117-118)
Evlenmeden evli gibi yaşamak yahut birbirini tanımak amacıyla ancak evliler arasında olabilecek davranış ve yakınlık içinde bulunmak anlamında "flört" caiz değildir.
Taraflar birbirini gördükten sonra kadın iddet içinde değil ise ve başka birisinin talebi de yoksa evlilik teklifi serbesttir. (bk. H. Karaman Mukâyeseli İslâm Hukuku s. 239 vd)
Vakti gelmiş dengi bulunmuş bir kızı bekletmek evlenmesini engellemek caiz değildir.
"Üç şey geciktirilmez: Vakti giren namaz hazırlanmış cenaze ve dengi bulunmuş kız ve kadın." (Tirmizî Salât 13; Ahmed Müsned 1/105)
"Dininden ve ahlâkından memnun kalacağınız birisi size başvurunca onu evlendirin (istediği kızı verin) eğer bunu yapmazsanız yeryüzünde fitne ve büyük fesad (kötülükler) olur."(Tirmizî Nikâh 3; İbn Mâce Nikâh 46)
Kızı zorla istemediği kimseye vermek de caiz görülmemiş fikrinin alınması istenmiştir. (Buhârî Nikâh 41; İkrâh 3)
İstemediği halde babası tarafından zorla evlendirilen bir kızın nikahı Hz. Peygamber (asm) tarafından iptal edilmiştir. (Ebû-Dâvûd Nikâh 24 25; İbn Mâce Nikâh 12)
Not:Konuyla ilgili hadisler fıkhi görüşler hakkında detaylı bilgi için aşağıdaki açıklamaları da okumanızı tavsiye ederiz:
a) Genel olarak kadına bakmak:
Ergin bir erkeğin mahremi olmayan yabancı kadının şeran örtülmesi farz olan avret yerlerine bakması caiz değildir. Bu bakışın şehvetli veya şehvetsiz olması yahut fitneye neden olacak nitelikte bulunup bulunmaması sonucu değiştirmez.
Kadının avret yeri el ve yüz dışındaki bütün bedenidir. Ebu Hanîfe buna topuktan aşağı ayakları da ekler.
Bunun delili; erkeklere ve kadınlara gözlerini haramdan sakınmalarını bildiren ayetlerle (Nur 24/30 31) kadınların örtünme esaslarını belirleyen ayetler (Nur 24/31 60; Ahzab 33/33 53 59) ve Hz. Peygamber (asm)'in sünnetidir. Burada bir iki hadise yer vereceğiz.
Allah'ın elçisi Hz. Ali (r.a)'ye şöyle buyurmuştur: "Ey Ali! Bakış bakışı izlemesin. İlk bakış sana ait (mubah) sonraki ise sana ait değildir." (Ebu Davud Nikah 43; Tirmizî Edeb 28)
Başka bir hadiste şöyle buyurulur:
"Bir Müslüman erkeğin gözü (mahremi veya nikahlısı olmayan) bir kadının güzelliklerine takılır da sonra (Allah'tan korkarak) gözünü ondan sakınırsa Allah Teala ona ibadet ecri verir. Ve o kimse kalbinde ibadetin tadını bulur." (Ahmed b. Hanbel V 24.)
Diğer yandan İslam yabancı kadına bakmayı yasakladığı gibi onunla yalnız baş başa kalmayı da yasaklamıştır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Sizden kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa yanında mahremi olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Çünkü bunu yaparsa üçüncüleri şeytan olur." (Buharî Nikah 111 112; Müslim Hacc 424)
b) Evlenme düşüncesiyle kadına bakmak:
İslam'da erkeğin yabancı kadına bakma yasağının bir takım istisnaları vardır. İhtiyaç ve zaruret durumları bulununca veya evlenme düşüncesi olunca bakma yasağı kalkar. İhtiyaç ve zaruret konusunda "Zaruretler sakıncalı olan şeyleri mubah kılar." prensibi uygulanır. Diğer yandan zaruretler kendi miktarlarınca takdir olunur.
İhtiyacın meşru kıldığı bakmaya şunları örnek verebiliriz: Evlenme niyetiyle bakma; alışveriş kira borç alıp verme şahitlik eğitim ve öğretim.
Zaruret nedeniyle meşru sayılan bakmaya ise hastalık boğulma veya yangın gibi felaketlerle karşılaşan erkek veya kadının durumunu örnek verebiliriz. Böyle bir durumda hasta kadın uzman kadın doktor bulunmayınca erkek doktora muayene ve tedavi olabilir.
Diğer yandan hangi sebeple olursa olsun yabancı bir erkeğin büro muayenehane ev vb. yerlerde yanında bulunmak durumunda olan kadın yanında imkan varsa bir mahremini veya üçüncü bir kişiyi bulundurmalıdır. Çünkü yalnız baş başa kalmalarda fitneden güvende olunmaz.
Bu görme iki türlü olabilir.
Birincisi:Erkek adına bir yakınının kızı görmesi. Burada aracı kadın dönüşte dünür gönderilmesi düşünülen kızın niteliklerini damat adayına anlatır. Bu caizdir. Delil Enes b. Malik'in naklettiği şu hadistir: "Hz. Peygamber Ümmü Süleym (r. anha)'yı bir kadına görücü olarak göndermiş ve onun bacaklarına bakmasını ayrıca ağız kokusunun olup olmadığını anlamaya çalışmasını bildirmiştir." (Ahmed b. Hanbel III 231; eş-Şevkanî Neylü'l-Evtar VI 110).
Bu hadis için bazı eleştiriler yapılmıştır. İbn Hanbel hadise “münker” derken yaygın olan “Mürsel” oluşudur.)
Kadın da kendisine talip olacak erkeğe bakması için birisini gönderebileceği gibi bizzat erkeği kendisinin görme hakkı da vardır.
İkincisi:Erkeğin bir aracı koymaksızın evlenmek istediği kızı bizzat görmesi. Onun yüz ve beden güzelliğini anlaması için yüz eller ve boya bakması yeterlidir. Yüz güzelliğe eller de bedenin zarafetine delalet eder.
Cabir b. Abdillah (r.a)'ın naklettiği bir hadiste şöyle buyurular: "Sizden biriniz bir kadınla evlenmek istediği zaman onun evlenmesini teşvik edecek niteliklerine bakabilirse baksın." Cabir şöyle diyor: "Bir cariye ile evlenmek istiyordum. Gizlice onu gözetledim ve evlenmemi teşvik eden bazı özelliklerini gördüm. Sonra da onunla evlendim." (Ebu Davud Nikah 18; Tirmizî Nikah 5; A. b. Hanbel III 334 360 II 286 299 V 324).
Hadisin ravileri sika (güvenilir) olup Hakim hadisin sahih olduğunu ortaya koymuştur.
Mugîre b. Şu'be (r.a) bir kadınla evlenmek istiyordu. Hz. Peygamber (asm) ona; "Git ve onu gör. Çünkü görmek birbirine ısınmanız için daha iyidir." buyurdu. (Müslim Nikah 74 75; Tirmizî Nikah 5; İbn Mace Nikah 9; Darimî Nikah 5; A.b. Hanbel IV 245 246)
Ebu Humeyd (r.a.)'in naklettiği bir hadiste evlenme niyetiyle kadına bakılabileceği ve kadının durumu bilmemesinin de sonucu değiştirmeyeceği belirtilmiştir. (bk. Ebu Davud Nikah 18; eş-Şevkanî a.g.e. VI 110)
Diğer yandan Hz. Ömer devlet başkanlığı sırasında Hz. Ali'den kızı Ümmü Gülsüm'ü istemişti. Hz. Ali kızının küçük olduğunu hatırlatarak; "Onu sana göndereyim eğer razı olursan eşin olsun." dedi. Hz. Ali kızını Ömer (r.a)'e gönderdi. Hz. Ömer kızı (Ümmü Gülsüm'ü) gördü ve onunla konuştu. (bk. Ebu Davud Nikah 18; eş-Şevkani a.g.e. VI 110)
Bu durum ashab-ı kiram'ın evlilik konusunda birbirine ne kadar samimi davrandıklarını göstermektedir. Diğer yandan Ümmü Gülsüm'ün babası Hz. Ali'nin sözüyle Hz. Ömer'in nikahlısı sayıldığı bu yüzden de Hz. Ömer'in ona bu şekilde bakmasının caiz olduğu söylenmiştir.
c) Bakmanın ölçüsü ve sınırı:
Çoğunluk müçtehitlere göre erkek evlenmek istediği kadının yalnız yüz ve ellerine bakabilir. Çünkü yüz ve ellerin görülmesi kadının güzelliğini ve bedeninin arzu edilene uygun olup olmadığını anlamak için yeterlidir.
Ebu Hanîfeayakları da görülebilecek yerler kapsamında saymıştır.
Hanbelîlere göre evlenilmek istenen kadının günlük işleri yaparken açık kalabilen yerlerine bakmak caizdir. Bunlar altı tane uzuv olup şunlardır: Yüz boyun baş el ayak ve bacaktan (topuk diz kapağı arası) ibarettir. Çünkü bir kadının fizik yönünün bilinmesi için belirtilen bu yerlerin görülmesine ihtiyaç vardır. Delil; yukarıda zikrettiğimiz Cabir ve Mugîre'nin naklettiği hadislerdeki "ona bak veya ona baksın" ifadelerinin genel anlamı ile Hz. Ömer'in ve Cabir'in bu konudaki uygulamalarıdır..
Şafiîlere göre bakmanın kızın ve ailesinin haberi olmaksızın yapılması gerekir. Aksi durumda kız tercih edilmezse ailesi incinmiş olur. Delil; kızın izni olsun veya olmasın bakmanın caiz olduğunu bildiren hadislerin açık anlamıdır.
Malikîlere göre ise erkeğin bakışından kızın ve ailesinin haberli olması gerekir. Çünkü kızın kendisine bakıldığından haberli olmaması mekruhtur. (ez-Zühayli İslam Fıkhı VII 24).
Sonuç olarak bir erkek evlenmek istediği kıza istemeden önce İslami ölçüler içinde bakabilir. Aynı şekilde kız da erkeğe bakabilir. Yanlarında üçüncü bir kişi bulunmak veya herkese açık bir yerde olmak şartıyla evlilik tasarlayan müstakbel eşlerin karşılıklı konuşmaları da mümkün ve caizdir. Ancak kimsenin olmadığı yerlerde baş başa kalmayı haya ve iffet bakımından riskli gören İslam bu konuda bazı önlemler almıştır.
Nişan bir akit değil bir evlilik sözü vermekten (va'd) ibarettir. Bu yüzden evlilikle ilgili yükümlülük ve sorumluluklar nişanla ortaya çıkmaz. Nişanlı erkekle kadın birbirine yabancı sayılır ve yanlarında mahrem birisi bulunmadıkça nişanlı kızla kimsenin olmadığı bir yerde baş başa kalmak caiz olmaz.
Delil hadistir. Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:
"Bir kimse kendisine helal olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Aksi durumda üçüncüleri şeytan olur. Ancak yanlarında bir mahremlerinin bulunması durumu müstesnadır." (Buhari Nikah 111 112; Müslim Hacc 424; Tırmizî Rada; 16 Fiten 7; Ahmae b. Hanbel l 222)
Evlilikten önce birlikte gezip dolaşmak ve yanında anne baba kardeş amca veya hala gibi bir mahrem olmaksızın erkekle baş başa kalmak caiz değildir.
Diğer yandan bu gibi birlikteliklerden bir yarar da sağlanmaz. Çünkü nişanlılar bu dönemde gerçek yüzlerini ortaya koymazlar. Kendilerini olduklarından başka türlü göstermeye çalışabilirler.. (bk. Hamdi Döndüren Delilleriyle Aile İlmihali)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet