Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ben bir Alevi genciyim Sünni bir kızla evlenebilir miyim?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- Sünni bir kadın Alevi bir erkekle evlenebilir mi?
- Alevi bir kız Sünni bir erkekle) evlenebilir mi?
- Bir de Sünniler gerçekten bize düşman mı içden yoksa baştakiler mi bizle oynuyor?

Değerli kardeşimiz

Müslüman bir hanım ancak Müslüman bir kimse ile evlenebileceğinden önce Müslümanı tanıtmamız lazımdır. Müslüman İslâm dininin bütün kesin hükümlerini kabul edip hiçbirisini reddetmeyen kimsedir. Yani namaz oruç zekât hac abdest gusül ve benzeri emirleriyle; zina içki faiz ve benzeri nehiyleri kabul edip onlara inanan kimsedir. Ama zikredilen şeylerin tümünü veya bir kısmını kabul etmeyen kimse Müslüman sayılmadığı gibi onunla evlenmek de caiz değildir. Evlenme vaki olduğu takdirde evlilik hayatı gayrimeşrudur. Bunun adı ister Sünni olsun ister Şii olsun fark etmez.

Demek ki evlenmenin ölçüsü İslâm'dır.Maalesef bugün yurt içinde veya dışında birçok Müslüman hanım durumu sormadan ve İslâm'ın hükmünü öğrenmeden Müslüman olmayan kimse ile evlenir ve kendini kıyamete kadar Allah'ın lanetine müstahak eder. (Halil GÜNENÇ Günümüz Meselelerine Fetvalar 2/119)

Önce bir hususa işarette bulunmak istiyoruz:

Biz Alevî-Sünnî ihtilafını körükleyip ayrılık gayrılık meydana getirmeye taraftar değiliz. Birlik ve beraberlikten yanayız. İhtilâfları körüklemekten farklı anlayışları alevlendirip birliğimizi bozmaktan hiç kimseye fayda gelmez ancak hepimize zarar gelir. Bunu böyle biliyor böyle de inanıyoruz.

Aslında bir Müslüman’ın veya bir tarikatın Hz. Ali (ra) muhabbetini meslek ve meşrebine esas almasının dinen hiçbir sakıncası yoktur. Diğer sahabelerin hakkına tecavüz etmemek Kuran ve Sünnetin ışığında namazını kılmak orucunu tutmak ve diğer sorumluluklarını yerine getirmek kaydı ile Hz. Ali (ra) ve Ehl-i Beyt muhabbetini rehber edinmenin hiçbir mahzuru olamaz. Gerçek şu ki Kitap ve Sünneti bilen ve gereği gibi yaşayan hakikî bir Alevî ancak Allah Teâlâ'yı mabûd olarak tanır. Kendisini İslâmîyet’in bir ferdi olarak bilir Peygamberimizi (asm) en son peygamber Kuran-ı Kerîm'i de son semavî kitap kabul eder.

Bu sun’î ayrılığın ortadan kalkmasının tek yolu Kuran'ın ve Sünnetin ışığı altına girmek ve yegane ölçü kabul etmektir. Nitekim Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerim'de “Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız ve ayrılmayınız.” buyurmakla bütün Müslümanların Kuran ve Sünnet etrafında toplanmasını emretmektedir.

Bu anlayış içinde sualin cevabını vermeye çalışalım.

Önce Alevîliğin ne olduğunu belirlememiz gerekir ki hüküm vermekte isabet edelim. Gerçekten de Alevîlik nedir?Evet cevabını aradığımız soru budur. Alevîliğin ne olduğunu belirleyebilsek mesele biter "Evlenmek uygundur yahut da değildir." diye cevap verebiliriz. Ne var ki ülkemizdeki Alevîlik anlayışı tek ve net değildir. Bazı Alevî temsilcilerinin Alevîlik anlayışlarını dinledik...

Şayet Alevîlik böyleyse dinen evlenmek de isabetli akraba olmakta da fayda vardır. Tanışırız anlaşırız. Bu dedeler diyorlar ki:

- Alevilik Kur'ân'ın dışında olamaz. Sünnetin zıddına anlaşılamaz. Peygamber Efendimiz (asm)'in yaşayışına ters şekilde yorumlanamaz. Alevîlik'te namaz oruç hac zekat gibi dinî emirlerin hepsi de vardır ve mevcuttur. Aksini iddia edenler Alevîliği kendi maksatlarına alet etmek isteyenlerdir. Onların oyununa gelinmemeli Aleviliği İslâm'ın dışında göstermek isteyenlere itibar edilmemelidir...

Alevîlik böyleyse bir diyeceğimiz olmaz. Din kardeşi anlayışı içinde bakarız kendilerine hatta bir kısım kusur ve noksanlarını da görmezlikten geliriz. Çünkü hepimizde vardır kusur ve amel eksikleri...

Ancak böyle değil de alevîlik bazılarının iddia ettikleri gibi ise... Yani:

- Namaz oruç zekat yoksa; ibadetlerini sadece bir kalp gönül meselesi telakki ediyor beş vakit namazı inkârda bulunuyorlarsa: Resulüllah (asm)'ın raşid halifelerine hürmetsizliği esas alıyor bazı tarihî olayları günümüze taşıyarak düşmanlığı canlı tutmayı düşünüyorlarsa; bilhassa farz olan guslü kabul etmiyor cünüblükten sonra yıkanmayı uygun bulmuyorlarsa...

Bunları kabul etmeyenle edenin bir arada huzurlu bir yuva kurmaları sevgi içinde mutlu ve bahtiyar olmaları aklen mümkün olmadığı gibi dinimize göre de uygun olmaz. Aynı kültürü paylaşanların bile huzur içinde geçinmelerinde zorluk çıktığı günümüzde ayrı kültürde olanların huzur içinde mutlu bir aile hayatı sürdüreceklerini sanmak ne derece gerçekçi olur düşünülsün. Bunun için diyoruz ki:

“Alevîliği taraflar nasıl anlıyorlar önce bunu tesbite ihtiyaç vardır!”

Kuran'ı kutsal kitabımız olarak esas alıyorlarsa Kuran'ın manasının sünnette açıklandığını kabul ediyorlarsa Resulüllah (asm)'ın ve Ehl-i beytin ve Sahabilerin yaşayışını örnek biliyorlarsa aramızda temelde ayrılık yok demektir. Diğer farklılıkları hoşgörmek mümkün olabilir.

Farzları kabul eden kimse mümindir; kabul etmeyen ise inkarcı konumundadır. Bunu tesbit ise görüşüp konuşmakla mümkün olur. Görüşüp konuşmadan kestirip atmak peşin hükümlülük olur.

Alevilik babadan oğula geçen bir soy bir kan bağı değildir. İnsan bugün Alevi yarın dönüp Sünni veya tersi olabilir. Bu gencin ailesi Alevi olmakla beraber gencin kendisi İslam'a Sünniler gibi dinimizin inanç esaslarını ve temel kurallarını bizler gibi kabul ediyorsa o makbul bir Müslümandır.

Bir mühim noktaya daha işaret etmek gerekir:

Alevîliği İslâm'ın içinde yorumlayan (din kardeşimiz) dışında anlayan da (vatandaşımız)dır. Biz vatandaşımızla da karşılıklı saygı içinde yaşamak isteriz. Bu bizim Müslümanlığımızın da gereğidir.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi