Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕- Kadın evlenirken mehir olarak kocasından hacca gitmeyi isteyebilir mi?
- Boşanma durumunda kocasının onu hacca götüremeyeceğine göre bunun yerine kendisine takılan bilezikleri mehir olarak alabilir mi?
Değerli kardeşimiz
Kadın eşinden mehir olarak hacca götürmesini talep edebilir. Erkek de bunu kabul ettiği halde daha sonra götürmek zorunda değildir. Bu durumda erkek eşine mehr-i misil vermekle mükellef olur.
Kadına takılan altınlar kocası tarafından da olsa hediye olduğu için mehir yerine geçmez. Erkeğin malından mehir ödemesi gerekir. Boşanma olsa da mehir vermesi lazımdır.
Mehr-i Misil:
Kadının emsaline göre takdir edilen mehir. Kadın şu durumlarda mehr-i misle hak kazanır:
a) Nikâh akdinde mehrin zikredilmemiş olması halinde mehr-i misil gerekir. Mehrin zikredilmemesi akdin fesatını gerektirmez. Çünkü nikâh evlenecek olan çiftlerin icab-kabûlüyle tamam olur. Mehir ise nikâhın rüknü değildir ve bundan dolayı nikâh akdinin inikat ve sıhhati mehrin zikredilmesine bağlı değildir. Mehir zikredilmediği halde koca vefat ederse karısı mehr-i mislini terikeden alır; karı vefat ederse vârisleri kocadan mehri misli alırlar.
b) Mehrin tayin edilmiş olmakla birlikte mehir hakkında bilgisizliğin fazla olması (el-Cehâletü'l-fahişe) veya gayr-ı mütekavvim bir mal olarak tayin edilmesi halinde mehrî misil gerekir. Mehrin ev araba hayvan elbise vb. şekilde mutlak olarak zikredilmesi halinde fâhiş cehaletten sözedilir ve bu durumda mehr-i misil gerekir. Çünkü bu cins isimler farklı vasıflarda ve değerlerde olabileceğinden anlaşmazlık ve çekişmeye götürür.
Mesela mutlak olarak ev denildiğinde evin müstakil büyük veya küçük olması manzarası vb. gibi problemleri beraberinde getirebilir. Bunun yanında şeriatın domuz içki gibi mütekavvim mal kabul etmediği şeylerin mehir olarak tayini halinde bunlar geçersizdir ve mehr-i misil tahakkuk eder.
c) Taraflar arasında mehri ortadan kaldırma konusunda bir anlaşma varsa yine mehr-i misil gerekir. Mehir şâriin nikâh akdinde uyulmasını emrettiği hükümdür. Bundan dolayı tarafların mehri kaldırma yetkisi yoktur. Eğer akde bitişik bir şartla onu kaldırmaya teşebbüs ederlerse bu şart fâsiddir. Bu durumda akit sahih ve şart geçersiz olur. Bunun en önemli misâlini şigar evliliği oluşturmaktadır.
Şigar evliliği iki kadının mehir zikredilmeksizin birbirine karşılık olmak üzere iki erkekle evlendirilmesidir. Burada nikâh akdi geçerli fakat şart geçersizdir ve mehir zikredilmediğinden mehr-i misil gerekir. Şigar evliliğiAhmed b. Hanbel İmam Mâlik ve İmam Şafiî'ye göre fasittir.(1)
d) Mehrin zikredilip zikredilmediği konusunda karı-koca arasında ihtilâf ortaya çıkarsa mehr-i misil gerekir. Ancak hangisi delil getirirse kabul olunur. Delil getiremezlerse mehir zikredilmedi (münkir) diyenden yemin istenir. Yeminden kaçınırsa(nükul) mehrin zikredildiğini söyleyenin davası sabit olur. Yemin ederse mehr-i misil gerekir.(2).
Mehr-i Mislin takdiri: Mehr-i misli tayin için evlenecek olan kadının babası kabîlesinden; yaş güzellik mal şehir takva akıl dine bağlılık bekâret iffet ilim edeb güzel ahlâk çocuk sahibi olma gibi çeşitli vasıflarda benzeri olan kadınların mehirleri dikkate alınır. Bu benzerlik iki tarafın yani mehri tayin olunacak kadın ile denk ve benzeri kadınların akit sırasında sahip oldukları vasıflar itibariyle araştırılır. Bu vasıfların akitten sonra artması veya eksilmesi emsalliğin meydana gelmesine zarar vermez. Eğer babası tarafında benzeri bulunmazsa babasının kabîlesine denk olan kabîleden emsali kadınların mehri takdir edilir. Kadının bu durumlarda benzeri bulunmadığı takdirde mehr-i misil iki adil erkek veya bir erkek iki kadının şahadetiyle sabit olur. Eğer adil şahid bulunamazsa söz yeminle beraber kocaya aittir. Koca mehr-i misli tayinden kaçınırsa mehrin miktarını tayin için hâkime başvurabilir. Bu hükümler ihtilâf ortaya çıkması halindedir. Eğer mihir konusunda ittifak hasıl olursa kabul olunur.(3).
Kaynaklar:
1) bk. Kâsânî Bedâyîus-Sanayi Kahire 1327-28/1910 II 282-283; Molla Hüsrev Dürerü'l-Hukkâm Şerhu Gureril-Ahkâm İstanbul 1979 I 342; el-Fetâva'l-Hindiyye Bulak 1315 I 309-311; M. Ebû Zehre el-Ahvâluş-şahsiyye Kahire 1368/1948 s. 182-183; Bilmen Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu İstanbul 1985 II 6 119-120 140-142.
2) bk. Molla Hüsrev a.g.e. I 347.
3) bk. el-Kâsânî a.g.e. II 287; M. Ebû Zehra a.g.e. s. 183-184; Bilmen a.g.e. II 119.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi