Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕- İki kişi arasında olan bir olay size sorulduğunda her iki tarafı da dinleyip öyle hareket edin anlamında bir hadis var mı?
Değerli kardeşimiz
Evet iki kişi veya iki taraf hakkında hüküm verirken her iki tarafı da dinlemek gerekir.
Konuyla ilgili bir hadis rivayeti şöyledir:
Hz. Ali (r.a.)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (asm) beni Yemen'e hâkim olarak göndermişti. (Kendisine);
"Ey Allah'ın Rasûlu sen beni gönderiyorsun ama ben daha çok küçüğüm ve nasıl hüküm vereceğimi bilmiyorum." dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Allah senin kalbini (doğru hüküm verebilme yoluna) eriştirecek dilini (doğru hüküm vermede) sabit kılacak. Binaenaleyh (mahkeme olmak üzere) huzuruna iki hasım geldiği zaman birincisini dinlediğin gibi diğerini de dinleyinceye kadar hüküm verme. Bu (vereceğin) hükmün aydınlığa kavuşması için daha uygundur."
(Hz. Ali sözlerine devamla: O günden beri hâlâ bu tavsiyesine göre) "hâkimliğe devam ediyorum.” Yahut da-: "Bir daha hüküm vermekte tereddüde düşmedim." dedi. (Ebu Davud Akdiye 6; Tirmizî Ahkâm 5; Ahmed b. Hanbel 1/111 149 150)
Hattabi şöyle demiştir:
"Bu hadis-i şerif; hakimin hasımlardan birini dinleyip öbürünü dinlemeden hüküm vermesinin caiz olmadığına delalet etmektedir."
"Hadis-i şerifte hakimin mahkemede hazır bulunan iki hasımdan birini dinlemekle yetinerek hüküm vermesinin caiz olmadığı ifade edildiğine göre hakimin hasımlardan mahkemede bulunmayanı dinlemeden hüküm vermesinin caiz olmayacağı öncelikle ortaya çıkmış olur. Çünkü orada hazır bulunmayan hasmın hükmü etkileyecek kuvvetli bir delilinin bulunması mümkündür."
"Kadı Şüreyh Ömer b. Abdülaziz Ebû Hanîfe ve İbn Ebî Leylâ hazretleri bu görüştedirler." (Hattabi Mealimü’s-sünen ilgili hadisin şerhi)
Hanefî ulemasından Aynî'nin açıklamasına göre bu konuda İmam Ahmed ile İmam Mâlik ve İmam Şafiî şöyle demişlerdir:
"Hasımlardan birinin şehirde olduğu bilinip de yeri bilinmediği için mahkemeye getirilemezse mahkemeye gelen kişiyi dinlemekle iktifa edip mahkemeye gelmeyen kişinin gıyabında hüküm vermek caizdir. Fakat yeri bilindiği ve kendisi ile irtibat kurulamadığı halde mahkemeye gelmeyen kişi hakkında iki görüş vardır." (bk. el-Binâye VII 60)
Bazıları da "Onun malından maruf veçhile sana ve oğullarına yetecek kadar al."(Müslim Akdiye 7) mealindeki hadisi delil getirerek; gaib sanığın istediği zaman mahkemeye müracaat edip elindeki belgeleri ibraz etme hakkı saklı kalmak üzere hakimin mahkemede hazır bulunanı dinlemekle yetinip hüküm verebileceğini söylemişlerdir.
Ancak mahkemeye gelmeyen hasım hakkında hüküm verilmemesi bunun suçlular tarafından istismar edilmesine ve kişilerin hukukunun ihlal edilmesine sebep olacağından ashabı rey şu beş yerde gaib hakkında hüküm verebileceğini söylemişlerdir:
1. Sanık ölü ise hâkim onu dinleyemeyeceğinden aleyhine hüküm verebilir.
2. Bir adam birisine bir emanet bıraktıktan sonra emaneti alan kimse bulunamasa kendisi mahkemede bulunmadığı halde hâkim bu emanetin sahibine verilmesine hükmedebilir.
3. Bir kadın kocasından nafaka alabilmek için mahkemeye müracaat etse de kocası mahkemeye ifade vermeye gelmezse hakim onu dinlemeden kadına nafaka bağlanması için karar verebilir.
4. Sanık çocuk ise ve mahkemeye gelmemiş ise hâkim onu dinlemeden gıyabında hüküm verebilir.
5. Bir kimse şüf'a hakkının kendi haberi olmadan satıldığını iddia eder de davalı şahıs mahkemeye gelmezse gıyabında aleyhine hüküm verilebilir.
Bu konuda merhum Ömer Nasuhi Bilmen şöyle diyor:
"Hanefî fıkıh âlimlerinden bazılarına göre gaib aleyhine hüküm vermek sahih değildir. Bu mezhebçe meşhur olan budur." (Hukuk-i İslâmiye Kamusu VIII 231)
Her ne kadar metinde Hz. Ali'nin; “Ben nasıl hüküm verileceğini bilmiyorum." dediği ifade ediliyorsa da aslında Hz. Ali; kitap ve sünneti en iyi şekilde biliyordu. Ancak bu sözüyle kitap ve sünnetten hüküm çıkarma hususunda yeteri kadar tecrübe sahibi olmadığını ifade etmek istemişti. (bk. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi Şamil Yayınevi: 13/162-164)
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi