Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
İnsanoğlu ana rahmindeyken bedenine ruh ilka ediliyor. O ruh misafir kalacağı bu beden hakkında hiç bir bilgiye sahip değil. Ondan öte kendisinin ruh olduğundan görme işitme gibi nice hislerle akıl hafıza hayal gibi manevî sermayelerle donatıldığından da habersiz. Dünyaya geldiğinde de dünyayı tanımıyor. Çocukluk devrini geçiyor büyüyor genç oluyor. Aklını çalıştıran kendini ve içinde yaşadığı âlemi değerlendiren iç âleminde birtakım sorular üreten ve bunlara cevap arayan müstesna bir varlık haline geliyor. Bu haliyle bile bebekliğini ve hele ana rahimde geçirdiği safhaları hatırlayamıyor. Sonra kalkıyor “Ben misak-ı ezelîyi niçin hatırlamıyorum?” diye soruyor.
Rabbimiz bu dünyada bizi çok şeylerle sınırlamış ve bunların tamamından fayda görüyoruz. Meselâ görmemizi sınırlamış bu yüzden her şeyi göremiyoruz. Eşyaya baktığımızda atomların o baş döndüren hareketlerini görebilseydik dengemizi kaybederdik belki de dünyada yaşamamız mümkün olmazdı. Bastığımız topraktaki bütün bakterileri görebilseydik rahatça yürüyemezdik.
İşitme duygumuzda öyle. Kırda otururken bütün böceklerin ayak seslerini işitseydik dinlenemezdik. Çok yüksek sesleri duyabilsiydik rahatsız olur belki de işitme duygumuzu kaybederdik. Biz sadece belli frekanslar arasını işitiyoruz ve bizim için en faydalı olanı da böylesi.
Bu sınırlamaları yapan Rabbimiz hafızamıza da sınırlar koymuş. Bebekliğimizi o safhada başımıza gelenleri ve daha öncesini yani rahimde geçen devreleri hiç hatırlamıyoruz.
İşte rahim safhasında muhatap olduğumuz ama sonradan hatırlayamadığımız hâdiselerden biri de “misak meselesi”. Misakı hatırlayabilseydik bu dünyada herkes Allah’a iman ederdi ve imtihan olmamızın da bir mânâsı kalmazdı.
İlave bilgi için tıklayınız:
Kalubela ve misak hakkında bilgi verir misiniz?..
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi