Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ruh sağlığı bozuk olan insan için hangi duaları okuyabiliriz?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı
Ruh sağlığı bozuk olan veya şerli mahluklar musallat olan bir insana hangi duaları okumalıyız?

Değerli kardeşimiz

Kişinin Allah'a sığınması iman ve ibadet konusundaki titizliği ile büyünün tesir etmesinde etkili olan şeytanın insana yaptığı telkinlere kulak asmaması şeytanın insanlar üzerindeki etkisini azaltır ve büyünün tesirinden de korunmuş olur. Çünkü şeytanın yaptığı sadece telkin yoluyla korkutmak şüpheye düşürmek vesvese vermekten ve temelsiz kuruntulardan neticesi olmayan vaatlerden başka bir şey değildir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur:

"(Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir." (Nisa 4/120)

NÂS SURESİ'NİN KARANLIK GÜÇLERE VE BÜYÜYE KARŞI OKUNMASI

"De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine
İnsanların hükümdarına insanların ilahına
O sinsi vesvesecilerin şerrinden.
O ki insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.
Gerek cinlerden gerek insanlardan."
(Nas 114/1-6.)

Gerek görünüp bilinen gerekse görünüp bilinmeyen gizli düşmanlarımıza karşı okunan ve kendisiyle Allah'a sığınılan dua makamında bulunan ve "Muavvizat" (Allah'a sığınmayı gösterenler) denilen Kur'ân-ı Kerim'in son üç suresi yani "İhlas Felâk ve Nas" sureleri her derde deva niteliğindedir ve (deyim yerindeyse) bu üç sure "Kur'ân eczanesinin aspirinleri"dir. Bu sebeple bunlarla Allah'a sığınmalı ve gecenin karanlığından şeytanların cinlerin büyücülerin vesvesecilerin şerrinden bunlarla korunmalıdır.

Malumdur ki büyünün tesir etmesi kişinin içinde bulunduğu psikolojik durumlarla karamsarlık evham ve şüphelerle de yakından ilgilidir. Felâk ve Nas Sûresi'nde ise bu noktalara işaretle normal durumlarda olduğu gibi insanın başına böyle bir hal geldiğinde de yine sadece Allah'a sığınması istenmektedir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de

"Böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. (Bunlar) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar." (En'am 6/112.) buyuruluyor.

Mealini verdiğimiz bu ayete göre; insanın her türlü tehlikeye açık olduğu cinlerden ve insanlardan olan düşmanlarının gerek muhatap olduğu yaldızlı ve sihirli sözlerle gerekse kitaplara dökülen ve asıl niyetlerinin ne olduğu bilinmeyen kurgu dolu yazılarla rahatça kandırılabileceğini görmekteyiz. Bütün bunlara karşı da dinlediği kimseyi Allah adına dinlemesi ve işine O'nun adıyla "Euzü-Besmele" ile başlaması gerekliğini okuduğu kitapları da hak namına okuyup hakikate dair mesajlar almak kaydıyla ve yine "Euzü-Besmele" çekerek okuması gerektiğini anlıyoruz. Çünkü şeytan Allah namına başlanılıp bitirilen işlerde çok rahat parmak oynatamaz. Büyücülerin ve insanı kandırmak amacı güden bir kısım edebiyatçı ve felsefecinin kötü niyetleri de ancak bu yolla akim kalır. Yoksa bunların bu yollarla insanları aldatması okuyucularını veya dinleyicilerini konunun ritmine kaptırıp büyülemeleri mümkündür. Zaten sapıtanların çoğu da böyle saptırılmaktadır. İşte buna binaen bu üç surede önce İhlas Sûresi ile "Tevhid İnancı" telkin edilerek başlanması Felâk ve Nâs Sûresi ile de Allah'a sığınılması istenmektedir.

Nitekim Hamdi Yazır bu sureyi genişçe tefsir etmiş ve bu surenin tefsirini yaparken Kurtubi'nin Ebu Zer'den naklettiği ilginç bir hadis-i şerifi de nakletmiştir. Ki bu hadiste Hz. Peygamber (a.s.m.) "insan şeytanlarına" dikkat çekerek şöyle buyurmuştur:

"Sen insan şeytanından Allah'a sığındın mı?" (Hak Dini Kuran Dili X/191)

Kısacası günlük hayatımızda dua ve ibadetlerimize dikkat eder dualarla Allah'a sığınır ve gerektiği gibi yakın olursak O’nun himayesine girer büyüden ve büyüyü uygulayabilecek büyücülerden habis ruhlardan korunmuş oluruz.

Bu çalışmayı yaptığım sırada daha önceleri de merak ettiğim bir medyumla tanıştım. Arkadaşlarımın da ısrarıyla bana bir bakmasını istemiştim. Suya baktı cinlerini çağırdı ve onlara bende büyü olup olmadığını sordu. Sonra birkaç defa bir suya bir de bana baktı ve "Ne ile korunuyorsun?" diye sordu. Ben de "Nasıl yani?" diye karşılık verince merakla "Her gün ne okuyorsun?" dedi. Bunun üzerine "Ne oldu ki?" deyince bana "Size pek çok kere büyü yapılmış ama tutturamamışlar. Eğer bunları özel bir dua ile korunmayan normal bir insana yapmış olsalardı şimdiye çoktan işi biterdi!" dedi. Ben de her gün mutlaka "Cevşen'ül-Kebir" okuduğumu ve namazlardan sonra da sünnete uygun dua ve tesbihatlarımı yaptığımı söyledim.

Bu durumda tedavi olmak için habis ruhlarla ilişki kurup yanlış işler de yaptığını bildiğimiz büyücüler yerine doktorlara ve tıbba müracaat etmek gerekir. Dua ile yapılacak tedavilerde de Resulullah'ın (a.s.m.) tavsiye ettiği dualara ayrıca Kur'ân'dan örneklerini verdiğimiz dualara başvurmak gerekir. Efendimizin (a.s.m.) kendisinin de yaptığı Hz. Âişe'den (r.a.) rivayet edilen şu tavsiyeye uymak da en doğru davranış olur;

"Hz. Peygamber (a.s.m.) yatağına girdiği zaman ellerine üfleyip Muavvizeteyn'i ( Felak ve Nas sureleri) ve Kul Hüvallahu Ehad'i okur ellerini yüzüne ve vücuduna sürer bunu da üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı emrederdi." (Buhari Fedail-ul Kur’an 14 Tıbb 39)

Hz. Peygamber (a.s.m.) hastaları tedavi etmek için büyücülere göndermemiştir. Ya tıbba havale edip hekimlere göndermiş ya da Kur'ân ve sünnet eczahanesine göndermiştir. Böylece evrensel şifalardan faydalanmasını istemiştir. Hem zaten Yüce Allah Kur'ân'ın müminler için bir "rahmet ve bir şifa olduğunu bildirmiş" (İsra 17/82) manevi dertlerimiz için başvuru kaynağı olarak da Kur'ân'ı göstermiştir.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi