Değerli kardeşimiz
Cinlerin insanlarla olan ilişkileri ve haddi zatında iç içe yaşamalarından ve istenildiği takdirde temas kurulabilmesi açısından yola çıkarak bir kısım hastalıklara da sebep olabilecekleri kabul edilmektedir.
Cinler maddeye nüfuz edebilecek mahiyette varlıklardır. “Cin şudur” diyemiyorsak da cinlerin latif görülmeyen tesir ve nüfuz kabiliyetine sahip varlıklar olduğu açıktır. En basit misaliyle röntgen şuaları insan bedeninde rahatlıkla yol alabiliyor ve belli ışın çeşitleri maddeyi eritip yapısını değiştirebiliyorsa bu ışınlardan daha latif olan cinler insan bedenine neden nüfuz edemesin ki!.. Evet cinler insanın fizyolojik yapısına tesir edip çeşitli zararlara yol açabilirler.
Cinlerin tasallutu kendi bünyeleriyle ilgilidir. Yaratılış olarak dumansız ateş tabir ettiğimiz şuurlu bir enerji kütlesi olan cinler kendi bünyelerinden bir çeşit ışın olan manyetik akımlar ve enerjiler çıkarırlar. İnsan bir molekül yığını olmasına rağmen o da birçok ışın üretir ve yayar. Hatta her insanın vücudu belli bir frekansta enerji dalgaları yayar bu dalga boylarıyla insanlar arasında dostluklar kurulur düşmanlıklar oluşabilir. Yalnız cinler de insanlar gibi farklı yapılara değişik ırklara mensupturlar. Su ateş hava toprak karakterli çeşitli cin toplulukları vardır bu karakterleri yaşadıkları ortamdan ve yerlerden kaynaklanır.
İnsan vücudu kişiden kişiye değişen hassasiyette yaradılmıştır. Tıb ilminde tesbit edilen akupunktur noktalarında olduğu gibi insanın manyetik akım ışın ve şua alan çeşitli vücut bölgeleri vardır. Bazı insanlarda bu yerler doğuştan kapalıdır. Ne kadar manyetik akım ve enerji göndersen de almaz. Kimi insanlarda da bazı bölgeler hassas olabilir gerek bir büyü sonucu gerek tabiatta serbest dolaşan enerji akımlarından gerek manyetik bulutlardan gerekse doğrudan bir cinnî tesir sonucu rahatsızlık meydana gelir. Ortaya çıkan bu açıklık ve menfezden manyetik akım vücuda yerleşir. Evvelâ insanın sinirlerine beyin sistemine tesir eder. Bu sefer vücudun ürettiği enerji ve elektrik akımı düzensiz hâle gelir en gelişmiş röntgen makinelerinin çekemediği tesbit edemediği manyetik yaralar ve ağrılar ortaya çıkabilir. Manyetik akım zamanla hücre düzenine tesir edebilir biyolojik bazı rahatsızlıklara da yol açtığı gibi kişi artık psikolojik bir hasta durumundadır. Vücutta meydana gelen beyindeki sinir tahribatı belki bazı tıbbî ilâçlarla tedavi edilebilir. Ama hangi sebepten olursa olsun insan vücuduna yerleşen manyetik akım ışın veya şua o bölgeden alınmalı izale edilmelidir. Burada devreye yaratılıştan metafizik âlemle irtibatlı medyumluk özelliği olan insanlar ve büyük âlimler ile Hz. Peygamberden (s.a.v.) rivayet edilen dualar devreye girer. Yalnız sinirlere beyne tesir eden şeyin manyetik bir akım veya maddî bir sebep olduğunu tesbit etmemiz gerekir.
Doğuştan gelen bir kabiliyet olarak elinde gözlerinde manyetik enerji yoğunluğu olan kişiler insanların hangi bölgelerinin hassas olduğunu menfezlerin nerede bulunduğunu hangi yerden akım aldığını ânında tesbit edebilir. Cinler tesir ettikleri kişileri böyle insanlardan uzaklaştırmaya çalışırlar. Çünki kendi manyetik akımlarını ancak dualar ile manyetik okumalar ve müdahaleler giderebilir.
Cinlerin ve bütün mevcudatın üstünde halife olarak gönderilen insan mahiyet ve yaradılış özelliğinin yanı sıra zeka akıl hafıza muhakeme ve ibadet bakımından cinlere nazaran üstündür. Semavi bir dinden ders almayan bazı cinler şeytandan aldıkları ders ile karakter itibariyle insanların bu üstünlüğünü kabul etmezler; onları kıskanırlar.
Bununla ilgili olarak Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de
“Şüphesiz biz insanı ahsen-i takvimde yarattık.” (Tin 95/4)
buyurmakla insanın sadece cinlerden değil bütün varlıklardan daha üstün olduğunu bildiriyor.
Cinler insanların üstünlüğünü tanımadıkları gibi onları güç durumda bırakır ve kendilerine muhtaç olmaları için ellerinden geleni yaparlar. Cinlerin mahiyetini ve yapılarını bilmeyenler cinlerden medet umarlar. Cinci ve üfürükçüler bu safdilleri ve bilgisizliği iyi değerlendirirler.
Cinlerin mahiyetini yapılarını ve bünyelerini bilmeyen kişiler bazen onları gözlerinde çok büyütürler. Yani cinleri her şeyi bilen her şeye gücü yeten üstün kabiliyetli insanların fevkinde görürler veya gösterirler. Bu tamamen bir hezeyandır.
Cinler ve şeytanlar insana zarar verebilirler. Ancak istediği her insana zarar veremez. İbadetten uzak yaşayan günahlarla çok meşgul olan insanlara şeytan ve cinler zarar verir.
Cinler ve şeytanlar insanların günahlarıyla açtıkları menfezlerden girer.. girer ve insanı çepeçevre kuşatırlar. Bu menfezler kapanmalıdır ki onlar içeri giremesinler ve insan da onların şerrinden korunmuş olsun.
Ehl-i keşfin müşahedesiyle cin ve şeytanların mü'minlere musallat olmaları daha ziyade onların bazı manevi yönlerden açık ve zayıf olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu da; cünüplük hayız nifas halleri abdestsizlik su-i edep içinde gafilâne davranışlar sergileme gibi durumlardır ki ruh bozuklukları ve fizyolojik olmayan cinnetler ekseriyetle böyle boşlukların ardından insana ârız olurlar. Eğer bunlarda cin ve şeytanın parmağı varsa -ki vardır- onlar mü'minin içine mutlaka onun bir günahından yol bulup girmişlerdir.
Evet eğer sen bir kale gibi isen bu kalenin kapıları açık olursa ezeli düşmanın elbette o kapılardan girecek ve senin vücud kaleni teslim almaya çalışacaktır. Eğer böyle bir akibete düşmek ma'ruz kalmak istemiyorsan mutlaka günahlardan kaçınmalı dikkatli bir hayat yaşamalı ve kalenin içten fethedileceğini de asla unutmamalısın...
Habis cinler ve şeytanlar her çeşit günahı alet olarak kullanırlar. İçki kumar ve fuhuş onların sıkça kullandıkları aletlerdir. Bu günahları irtikab edenler şeytan tuzağına düşmüş sayılırlar.
Cinlerin metafizik alemden şehadet yani görünen fiziki aleme geçişinde çeşitli sebepler vardır. Ya bizim alemimizde manyetik bir hadise vuku bulur ya iki alem arasında bir menfez koridor meydana gelir ya da medyum özelliğine sahip bir kişi bilerek veya bilmeyerek bünyesi gereği buna vesile olur. Yoksa hiçbir cin kendi aleminin hudutları dışına kendi iradesiyle çıkamaz.
Aynı dünyada olmamıza rağmen boyut farklılığı bir hakikattir.Cinler canları istediği zaman metafizik alemden fizik aleme geçemezler.
Cinler kendi alemlerinden şehadet alemine geçtiği zaman rasgele kişilere musallat olamıyor herkese tesir edemiyor. Ancak doğuştan medyumluk özelliği olan insanlarla muhatap olabilir veya bünyesinde bir menfez bir açık bir rahatsızlık bulunan kişilere musallat olurlar. Bu kişiler de genellikle içine kapanık korkak çekingen psikolojik olarak dengesiz şizofreni ve beyin yönünden bir rahatsızlığı olan kişilerdir.
Cinler kendi alemlerinden şehadet alemine devamlı kalmak üzere geçemez. Muhakkak belli bir zaman sonra geri dönmek zorundadır. Nasıl ki komaya giren bir insanın belli bir zaman sonra uyandırılması gerekiyorsa suya giren bir insan belli bir müddet sonra sudan çıkmak zorundaysa cin de bir vakit sonra kendi alemine dönmek zorundadır. Tek imkanı vardır o da ya medyumluk özelliğe sahip manyetik enerjili bir insan bulmak ve onunla muhatap olup enerjisinden istifade etmek ya onun içine girip bir müddet vaziyeti idare etmek ya zayıf ve hasta bünyelerden enerji hırsızlığı yapmak ya da herhangi bir sinek böcek vs. hayvanın içine girip zaman kazanmaktır.
İlave bilgi için tıklayınız:
Cinlerin şerrinden Allah’a sığınma nasıl olmalıdır?..
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi