Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Boyuna yahut arabaya asılan küçük Kur'an-ı Kerimler kazadan beladan korur mu? Kur'an veya âyet taşımanın faydası nedir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Cevap

Değerli kardeşimiz

Bela ve musibet gibi şeylerden korunmak için dua etmek ve âyet ile hadis gibi şeyleri yazıp taşımak dinen caizdir. Abdullah bin Ömer Peygamberden (asm) şöyle rivayet etmiştir:

"Sizden biriniz uykuda korkarsa şöyle desin:

'Allah'ın gazab ve azabından ve kullarının şerrinden şeytanların vesvesesinden ve yanıma gelmelerinden eksikliği olmayan Allah'ın sözlerine sığınırım.'

O zaman hiçbir şey ona zarar vermez."(Tirmizi Daavat 94)

Abdullah bin Amr onları temyiz çağına gelen çocuklarına öğretir temyiz çağına gelmeyen çocukları için yazıp onların boynuna asardı. 

Ancak bunları istismar edip sanat haline getiren ve saf kadınlarla teşriki mesai edip onlarla haşr ve neşir olmak kesinlikle haramdır.

Okuyup Üflemek Konusu:

Ayet-el kürsi Felak Nas Fatiha gibi sûreleri veya âyetleri okuduğu zaman Peygamberimiz (asm)'in sağına-soluna önüne-arkasına ellerine ve hasta olan herhangi bir kimseye üflediği hadis kitaplarımızda yazılıdır.

Bunun sebebi insanın maddi hastalıklardan korunmak için maddi tedbirler aldığı gibi manevi ve zararlı şeylerden korunmak için de böyle manevi tedbirler alması içindir. Bizi yaratan Allah Peygamberimiz (asm) vasıtasıyla nasıl korunacağımızın yollarından birisini göstermiştir.(Günümüz meselelerine Fetvalar II/258 Yasin Yayınevi)

Bu konuyu izah eden hadislerden birini açıklamasıyla beraber takdim ediyoruz:

Hz.Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:

"Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam) yatağına girdiği zaman ellerine üfleyip Muavvizateyn'i ( felak ve nas sureleri) ve Kulhüvallahu ahad'i okur ellerini yüzüne ve vücuduna sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı emrederdi."[Buharî  Fedâilu'l-Kur'ân 14 Tıbb 39 Da'avât 12; Müslim Selâm 50 (2192); Muvattâ Ayn t5 (2 942); Tirmizî Da'avât 21 (3399); Ebu Dâvud Tıbb 19 (3902).]

AÇIKLAMA:

1. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in Kur'ân-ı Kerim'i hastalığı sırasında şifa için okuduğu mevsuk rivayetlerde gelmiştir. Esasen Kur'ân'ın mü'minler için maddi ve manevî şifa olduğu âyet-i kerimede belirtilmiştir:

"Kur'ân'dan iman edenlere rahmet ve şifâ olan şeyler indiriyoruz O zâlimlerin ise sadece kaybını artırır." (İsra 17/82). Keza:

"Ey insanlar Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde olana bir şifa mü'minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir." (Yunus 10/57).

2. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in kendi vücuduna icra ettiği "nefes"in mahiyeti hakkında bilgi vermek için İbnu Hacer rivayetin farklı vecihlerini kaydeder. Buna göre önce ellerini cemeder sonra ellerine üfler sonra okur ve okuma sırasında eline üflerdi. İbnu Hacer bu üflemenin tükrüksüz veya hafif tükrüklü olabileceğini belirtir. Bu maksadla Felak Nâs ve İhlas sûreleri okunmuştur.

Meshetme işi bereket düşüncesiyle yapılmıştır. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) ellerini önce başına yüzüne sürer ondan sonra elinin yetişebildiği yerlere kadar bütün vücuduna sürerdi. Hz. Aişe der ki:

"Resûlullah kendini götüren hastalığa yakalanınca ben okuyup üzerine üflüyordum. Kendi elleriyle de vücudunu meshediyordum. Çünkü onun elleri bereket yönüyle benim elimden çok üstün idi."

Bir başka rivayette Hz. Aişe meshedip şifa için dua ederken kendine gelen Resûlullah'ın: "Artık hayır (şifa değil) Allah'tan Refîk-i A'la'yı istiyorum." dediği belirtilir.

3. Bazı rivayetler Kur'ân'dan okuyup nefes ederek tedaviyi Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in ailesi efradına da uyguladığını tasrih eder. Sahabe veTâbiin de aynı tedavi usulüne başvurmuştur. Ulema bunun cevazında ittifak etmiştir.

4. Nefes'i "tükrüksüz hafif üfürük" diye tarif eden Nevevî rukyede bunun müstehab olduğunu ulemanın cevazında icma ettiğini belirtir. Hz.Aişe (radıyallahu anhâ)'ye Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam)'in rukyede yer verdiği nefesten sorulmuştu şu cevabı verdi: "Onun nefesi kuru üzüm yiyenin üfürüğü gibi idi kesinlikle tükrük yoktu.'' Kasıtsız olarak nefesle birlikte çıkacak olan rutubetin tükrük sayılmayacağı belirtilmiştir.

(bk. Prof. Dr. İbrahim CANAN Kütüb-i Sitte Muhtasarı VII/50 51 Akçağ Basım Yayın Ankara 1988)

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi