Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Amentü duası nerde ne zaman ve ilk nasıl okunmuştur?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- Amenünün ilk kaynağı nedir; bize nasıl ulaşmıştır?

Değerli kardeşimiz

Amentü İslâm dininin iman esaslarını ana hatlarıyla ifade eden terimdir. Arapça'da âmene fiilinin birinci tekil şahsı olan ve “inandım” mânasına gelen âmentü Kur'an'da üç yerde söz sahibinin imanını açıklarken kullandığı bir ifade olarak geçer.(bk. Yûnus Suresi 190; Yâsîn Suresi 36-25; Şûrâ Suresi 42/15.) Şûra sûresinde doğrudan doğruya Hz. Peygamber (asm)'e “âmentü” demesi emredilir. Buna daya­narak âmentünün Kur'an'da yer alan bir terim olduğunu söylemek mümkündür.

“Âmentü billahi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l kaderi hayrihî ve şerrihî mine'llâhi teâlâ; ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakk eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh”

“Allah'a meleklerine kitaplarına pey­gamberlerine âhiret gününe kadere hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman ettim. Ölümden sonra diriliş gerçektir. Allah'tan başka ilâh olmadığına Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğu­na şahadet ederim.”

şeklinde sıralanan ve mü'menün bih olarak da adlandırı­lan itikadı esasların hepsi âmentü teri­miyle ifade edilir.

Âmentü'de sıralanan ve Ehl-i sünnet inancına bağlı herkesin kabul etmesi ge­reken bu iman esasları Kur'an'da çeşitli ifadelerle yer almıştır. Bir yerde mümi­nin vasıfları olarak Allah'a âhiret günü­ne meleklere kitaba (Kur'an'a) ve pey­gamberlere iman şeklinde sıralanırken (bk. Bakara Suresi 2/177.) başka bir yerde müminlere “Allah'a peygamberine (Hz. Muhammed'e) peygamberine indirdiği ki­taba (Kur'an'a) ve önceden indirdiği ki­taba iman etmeleri emredilir. (bk. Nisâ Suresi 4/136)

Buna karşılık Allah'ı me­leklerini kitaplarını peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr edenin koyu bir sapıklık içinde olduğu belirtilir. (bk. Nisâ Suresi 4/136.)

Bu âyetlerde değişik şekillerde sıralanan iman esasları Allah'a meleklere kitap­lara peygamberlere ve âhirete iman ol­mak üzere beş ilkede toplanmış ve ge­leneksel âmentü metninde bulunan ka­der yani hayır ve şerrin Allah'tan oldu­ğu inancı bunlar arasında zikredilmemiştir.

Âmentüdeki iman esaslarının sa­yısı ve muhtevası hadislerde de farklı­dır. Buhârinin rivayet ettiği Cibril hadisinde “İman nedir?” sorusuna “Allah'a meleklerine Allah'ın görüleceğine pey­gamberlerine ve öldükten sonra diril­meye inanmandır.” (Buhârî İmân 37.) cevabı verilerek sayılan beş değişik esas arasında da kader zikredilmediği hal­de İbn Hanbel (Müsned I 21.)  Müslim (İmân 1); Tirmizî (İmân 4); İbn Mâce (Mukaddime 9); Ebû Dâvûd (Sünnet 17) ve Nesâînin (İmân 4)  rivayetlerinde hayrı ve şerri ile birlikte kadere iman esası diğerlerine ilâve olarak zikredilir.

Tirmizî'nin diğer bir rivayetine göre Hz. Peygamber (asm) “âmentü” lafzıyla başlayan bir hadisinde (Fiten 63.) “Ben Al­lah'a meleklerine kitaplarına ve âhiret gönüne inandım.” demiştir. Bu hadiste de iman esaslarının yine beş noktada top­landığı ve Kur'an'da olduğu gibi burada da İman esaslarını formülleştiren âmentü metninden bir kısmının eksik olduğu görülür.

İman esaslarını âmentü formü­lünde olduğu gibi topluca konu edinen bazı âyet ve hadislerde kadere imanın yer almayışı onun ilim irâde kudret ve tekvin sıfatları içinde mütalaa edilebi­len özelliğine bağlı olsa gerektir. Yoksa Mu'tezile'nin ve günümüzdeki bazı araş­tırmacıların iddia ettiği gibi İslâm'da kader inancı­nın bulunmayışından dolayı değildir. Ni­tekim özellikle kader inancı üzerinde duran başka âyet ve hadisler de vardır.  Aslında İslâm literatüründe iman esasları “Allah'a peygambere ve âhiret gününe iman” şeklinde önce üç (el-usûlü's-selâse). sonra kelime-i şehâdette belirtildiği üzere Allah'a ve Hz. Muhammed'in peygamberliğine iman şek­linde iki son olarak da Allah'a iman şek­linde (aslü'l-usûl) tek bir esasta özetlen­miştir. Bu son yaklaşıma göre Peygamber'e iman Allah'a imana ulaşmanın yo­lu âhiret de Allah'ın fiillerinden biri olduğundan Allah'a iman edilince ötekiler kendiliğinden benimsenmiş olur.

İş­te Hz. Peygamber (asm) imanı “Allah'tan baş­ka ilâh olmadığını tasdik etmektir.” diye tarif ederken (bk. Müslim İmân 33 Tirmizî İmân   5.) ve “Allah'tan başka ilâh yoktur diyen cennete girer.” müjde­sini verirken (bk. Tirmizî İmân 17.) bu gerçeği ifade etmiştir.

Dini bilgilerin öğretilmesinde ilk sırayı alan ve ilk devirlerden beri ögretilegelen Ehl-i sünnetin geleneksel itikad metni olan âmentünün başta Cibril hadisi ol­mak üzere Hz. Peygamber (asm)'in “İman ne­dir?” sorusuna verdiği değişik cevap­lardan (bk. Müsned I 19; Tirmizî Ka­der 17; Ebû Dâvûd Sünnet 34; İbn Mâce Mukaddime 9.) derlendiği anla­şılmaktadır. Zira Tirmizî'nin bir rivaye­tinde (Fiten 63.) yer almayan kısımlar Müslim'de (İmân 46 53); İbn Mâce'de (Mukaddime 10) ve Tirmizinin başka bir rivayetinde (Kader 10.) aynı lafız­larla zikredilmektedir.

İbn Hacer ve Aynî'nin Cibril hadisine yaptıkları şerhler de bu görüşü teyit etmektedir (bk. Fethu'l-bârî I  197; 'Ümdetul-kârî 1 326 335)

Âmentü klişesine akaid kitapları içinde ilk defa İmâm-ı Âzam'ın el-Fıkhü'l-ekber"ine rastlanır. (s. 1) Daha sonra Hakîm es-Semerkandî es-Sevâdü'l-A'zam'da (s. 5) ve özellikle Ebü'l-Leys es-Semerkandî Beyânü 'akideti'l-usûl adlı eserinde iman esaslarını âmentü biçiminde özetlemiştir.

Müteahhir devirde Ubeydullah b. Muhammed es-Semerkandinin âmentüyü şerhederek (bk. el-Akîdetüz-zekiyye vr. 2a vd.) başlattı­ğı “âmentü şerhi” telif türü kendisin­den sonra da devam etmiştir.

Âmentü öğretiminin Mâtürîdîler arasında son derece yaygın olmasında konuyla ilgili ilk eserleri Semerkandlı âlimlerin yazmış olmalarının etkisi büyüktür. (bk. Diyanet İslam Ansiklopedisi Amentü md.)

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi