Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Mucize sadece nübüvveti ispatlamak için mi verilir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Soru Detayı

- ​Bazıları mucizenin sadece nübüvveti ispatlamak için verildiğini söylüyorlar. Delilleri ise İsra 17/59 ayetindeki "... Biz mucizeleri sadece korkutmak için göndeririz." kısmı.
- Mesela İsra mucizesi kafirlere değil Peygambere gösterildiğinden mucize sayılmaz diyorlar.
- Mucizenin sadece kafirlere ve nübüvveti ispatlamak için verilmediğini Kuran ayetleri ile ispatlar mısınız?

Değerli kardeşimiz

Peygamberler Allah’ın elçileri olduklarını açıklamak ve insan­ları hakka davet etmekle görevlidirler. Onlar peygamber olduklarını açıktan ilan ettikten sonra aklî ve mantıkî deliller kullanarak Allah'ın birliğini ve dinin özünü anlatmaya çalışırlar.

Bu delillerle yetinmeyen inkarcılar onlardan doğruluklarını gösteren mucizeler ge­tirmelerini isterler. Bu talep karşısında peygamberler nübüvvetin  temel delili olan mucizelerini ortaya koyarlar. Bunlara hidayet mucize­leri denilir.

İşte peygamberliğin temel delili olan bu hidayet mucizelerinin özünde tehaddî (meydan okuma) özelliği de vardır. Nitekim hidayet mucizeleri ön­cesi ve sonrasıyla değerlendirildiğinde bunlarda çok açık bir meydan okumanın var olduğu görülür. 

Hz. Salih'in deve mucizesi Hz. Mûsa'nın asası ve parıltılı eli Hz. İsa'nın ölüleri diriltmesi hastaları iyileş­tirmesi ve Hz. Muhammed'in Kur'an mucizesi hem ortaya konma şekli hem de muhteva bakımından tehaddî özelliği taşımaktadır. Örneğin Kur'an'ın insan ve cinler dahil bütün şuurlu varlıklara seslenerek bir benzerinin asla yapılamayacağını ısrarla vurgulamasında olduğu gibi tehaddî / meydan okuma vasfı hidayet mucizelerinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Kuran'da zikredilen diğer nusret ikram ve helak türü mucizeler her ne kadar olağanüstü iseler de tehaddi özelliği taşımamaktadırlar. Bu tür mucizelerin ortaya konulmasındaki gaye farklıdır.

Gaye ve hedefleri bakımından mucizeler hidayet nusret ikram ve helak mucizeleri olmak üze­re dört çeşittir:

1. Hidayet Mucizeleri:

Kur'an'da zikredilen hidayet mucizeleri hissî aklî ve haberi (gaybi haberler) olmak üzere üç şekilde değerlendirmek mümkündür. Buna göre;

- Hz. Salih'in devesi(A'râf  7/73; Hûd 11/64; Şuarâ 26/155; Kamer 54/27)
- Hz. Musa'nın asasının ejderhaya dönüşmesi(A'râf  7/107 117-118; Tâhâ  20/19-21 65-69; Şu'arâ  26/32 45; Neml 27/10; Kasas  28/31)
- Hz. Musa’nın elinin be­yaz bir ışık saçması (A’râf  7/108; Tâhâ   20/22; Şu'arâ  26/33; Neml 27/12; Kasas  28/32)
- Hz. İsa'nın çamurdan yaptığı kuşu canlandır­ması doğuştan körlerle alacalı hastaları iyileştirmesi ölüleri diriltme­si(Âl-i İmrân  3/49; Mâide  5/110)  
- Hz. Peygamber'den zuhur eden ayın ikiye yarılması ağacın yürüyüp gelmesi taşın konuşması ağaç kütüğünün inlemesi devenin şikayeti kızartılmış koyun etinin zehirli olduğunu haber vermesi

hissî hidayet mucizelerine birer  örnektir.

- Hz. İbrahim'in hücceti ve Hz. Mu­hammed'in Kur'ân mucizesi(Bakara   2/23-24; Hûd 11/13-14; İsrâ  17/88; Tûr   52/33-34) ise aklî hidayet mucizelerine örnek teşkil etmektedir.

- Diğer taraftan Hz. İsa'nın evlerde yenilen ve birikti­rilen her şeyi bildiğini söylemesi ve Hz. Muhammed'in Rumların ga­libiyetini bildirmesi de haberihidayet mucizelerindendir.

2. Nusret / Yardım Mucizeleri:

Örneğin;

- İsrailoğullarının ihtiyacı anında Hz. Musa'nın kayadan su çıkarması (Bakara  2/60; A'râf  7/160)
- Acıktıklarında gökten kudret helvası ve bıldırcın indir­mesi (Bakara  2/57; A’râf  7/160; Tâhâ  20/8)
- Sıcaktan bunaldıklarında gölgelenmeleri için bulut getirme­si (Araf  7/160)
- Havarilerin isteği üzerine Hz. İsa'nın gökten yiyecek dolu bir sofra indirmesi (Mâide  5/112-115)
- Hz. Peygamberle ilgili olarak Bedir savaşında melek­lerin Müslümanlara yardım etmesi(Âl-i İmrân  3/123-128)
- Yine Bedir'de beklenmedik bir şekilde yağmurun yağması(Enfâl  8/9-11)
- Düşmanlarının çokluğuna rağmen Hz. Peygamber'e zarar verememiş olmaları

Kur'an'da zikredilen yardım mucizelerinden bazılarıdır.

Diğer taraftan peygamberlerin ve ona inanan­ların kafirlerin zulmünden kurtarılması ve helak mucizeleri gelmeden önce o beldeden uzaklaştırılmış olmaları da bu türdendir. (Bakara  2/50; A'râf  7/72 141; Hûd 11/58 66 81; Yûnus  10/90; Hicr  15/59 65; Tâhâ 20/80; Enbiyâ  21/74; Şu’arâ  26/65; Neml  27/53; Sâffât  37/134-135; Fussilet  41/17-18; İbn Teymiyye Nübüvvât 53 vd.).

Kur'an'da bu tür mucizelere ilâhî destek anlamında "nusret" adı veri­lir. (Bakara  2/214; Âl-i İmrân  3/123; Enfâl  8/10; Tevbe  9/25; Rum 30/47)

Nusret / yardım mucizeleri peygamberlerin diğer mucizelerinden farklı olarak fevkalâde amelî sonuçlar meydana getirirler. Örneğin asanın ejderhaya dönüşmesinde İsrailoğulları için amelî bir fayda yok­tur. Fakat Hz. Musa asasıyla kayadan pınarlar fışkırttığı zaman İsrailo­ğulları bundan su içmiş ve hayatlarını devam ettirmişlerdir. (Şibli Asrı Saadet II 360)

3. İkram Mucizeleri

Bunlar sadece peygamberler ve bazı seçkin kulların imanlarını ar­tırmak ve onları taltif etmek üzere zuhur eden harikulade olaylardır. Bu tür harikulade olayların muhatapları ya peygamberler ya da onla­rın çevresinde bulunan seçkin müminlerdir.

- Hz. İbrahim'in yeniden di­rilişin nasıl olacağını öğrenmek istemesi üzerine Allah'ın parçalara ay­rılmış bir kuşu diriltmesi (Bakara 2/260)
- Hz Yûnus'un balık tarafından yutularak denizde boğulmaktan kurtarılması (Enbiyâ 21/87-88; Sâffât 37/139-146)
- Hz. Yâkub'un çok uzak bir me­safeden oğlu Hz. Yûsuf'un kokusunu alması ve kör olan gözlerine oğ­lu Yûsuf'un gömleğini sürünce görmeye başlaması (Yûsuf 12/94-96)
- Havarilere indirilen sofra mucizesi (Mâide 5/112-115) 

gibi hadiseler Kur'an'da zikredilen ikram muci­zelerine örnek teşkil eder.

4. Helak Mucizeleri

Peygamberler öncelikle aklî delillere dayanarak kendi toplumları­nı imana davet etmiş ve bu süreç içerisinde çeşitli irşâd mucizeleri de göstermişlerdir. Buna rağmen peygamberlere inanmayan onları ıs­rarla inkar edip aşağılayan ve eziyet edip öldürmeye teşebbüs edenler  kendilerini yok edecek helak mucizeleri talep etmişlerdir.

Kafirlerin azap istemeleri ile ilgili birçok ayet vardır.(Örn. için bk. En'âm 6/57-58; A'râf 7/70 77; Hûd 11/8 32; Ankebût 29/29; Yâsîn 36/48).

İman et­meye meyilli olan bütün insanlar inandıktan sonra geriye küfürde ıs­rar edip bu tutumlarını hiçbir şekilde değiştirmeyeceğini açıklayan in­karcılar kalmış ve peygamberler son seçenek olarak onların helak edilmesini temenni etmişlerdir.

Örneğin  

- Hz. Nuh bütün gayretle­rine rağmen kafirlerin ıslah olmayacağına kanaat getirdiğinde "Ey Rabbimi! Yeryüzünde bacası tüten tek bir kafir bırakma..." (Nûh 71/26) diye dua ederken
- Hz. Musa da Firavun ve avanesinden ümidini kestiğinde "...Ey Rabbim! Onların servetlerini yok et ve kalplerini körelt ki acı azabı görmeden iman etmesinler." (Yûnus 10/88) diye Allah'a yakarmış ve inkar­cıların yok edilmesini dilemiştir.

Helak mucizeleri çoğu defa fırtına yıldırım korkunç bir çığlık tu­fan zelzele ve benzeri tabii afetler cinsinden gerçekleştiği gibi (Ankebût 29/40) düş­manlar tarafından katledilmek şeklinde de tezahür etmiştir.

Kur'an helak mucizelerinin zuhurundan önce peygamber ve kendisine inananların o beldeden uzaklaştırıldığını bildirir. Nitekim;

- Hz. Nûh ve ken­disine inananlar gemiye sığınmış(Hûd 11/41-2 48; Enbiyâ 21/76; Şuarâ 26/119; Ankebut 29/15)
- Hz. İbrahim Nemrut'un ülkesinden hicret etmiş(Meryem 19/49; Enbiyâ 21/71; Sâffât 37/99-100.)
- Hz. Mûsâ İsrailoğullarıyla birlikte Mısır'dan kaçmış(Bakara 2/50; A'râf 7/141; Hz. Yûnus (10/90; Tâhâ 20/80; Şuarâ 26/65)  
- Hz. Hud (Hûd 11/58)
- Hz. Salih(Hûd 11/66; Neml 27/53; Fussilet 41/17-18)
- Hz. Şuayb (Hûd 11/94)
- Ve Hz. Lût(Hûd 11/81; Hicr 15/59 65; Enbiyâ 21/74; Saffât 37/134-135)

inkarcıların di­yarını terk etmiş oldukları andan itibaren helak mucizeleri vuku bulmuştur.

Diğer taraftan;

Nuh kavminin tufanı(A'râf 7/59-64; Yûnus 10/71-73; Hûd 11/42-43; İsrâ  17/17; Enbi­yâ 21/76-77; Şuarâ 26/119-122; Ankebut 29/14 40; Saffât 37/75-76; Zâriyât  51/46; Kamer 54/9-14; Nuh  71/25-26)
- Semûd(A'râf 7/78; Hud 11/65-67; Hicr 15/83; Furkân 25/38; Şuarâ 26/158; Neml 27/51; Ankebût 29/38 40; Fussilet 41/17-18; Kâf 50/12 14; Zâriyât 51/43-45; Necm 53/51; Kamer 54/30-31; Şems 91/14)  
- Âd (A'râf 7/72; Hûd 11/59-60; Muminun 23/41; Furkân 25/38; Şuarâ 26/139-140; Ankebût 29/38; Fussilet 41/15-16; AhKâf 46/24-26; Zâriyât 51/41; Kamer 54/18-22; Hâkka 69/6)
- Ve Medyen halkının korkunç bir gürültüyle (A'râf 7/85-93; Hûd 11/94-95; Hicr 15/78-79; Furkân 25/38; Şuarâ 26/189-191; Ankebût 29/36-37; Kâf 50/12)
- Lut kavminin zelzeleyle(A'râf 7/80-84; Hûd 11/81-83; Hicr 15/61-66 72-73; Enbiyâ 21/74; Furkân 25/40; Şuarâ 26/170-175; Neml 27/56-58; Ankebût 29/30-35; Saffât 37/134-136; Zâriyât 51/35-37; Kamer 54/33-3)
- Firavun ve ordusu­nun denizde boğulmak suretiyle yok edilmesi gibi hadiseler Kuran'da zikredilen bazı helak mucizeleridir.

Peygamberlerin bir çok delil ve mucizelerine rağmen inanmamakta ısrar eden inkarcıların he­lak edilmesi Allah'ın süregelen ve de değişmeyen bir kanunudur. Bu mucizeler inatçı kafirlere bir ceza olduğu gibi sonraki nesillere de bir ibret nişanesi taşır.

Son peygamber Hz. Muhammed'in helak mucizesi -önceki pey­gamberlerde görüldüğü gibi toplumsal bir cezalandırma değil- Kureyş'in ileri gelen azılı kafirlerinin Bedir savaşında katledilmesi şeklinde olduğu kabul edilir.

Buna göre Hz. Peygamber kendisine mad­dî ve manevî işkence yapan müşrik liderlerin isimlerini tek tek saya­rak lanetlemiş ve cezalandırılmalarını dilemişti.(Buhârî "Vudu" 69; "Salât". 109)

Onun bu talebi Be­dir savaşında gerçekleşmiş isimlerini zikrettiği müşrik liderler orada katledilmişlerdi.

Hz. Peygamber (asm)'in helak mucizesinin toplumsal olmamasının elbette birçok sebebi vardır. Bunların en önemlileri onun rahmet peygamberi olması kavmi için böyle bir helaki temenni etme­mesi ve kavminden hiçbir zaman ümidini kesmemesi şeklinde özetle­nebilir.

Bediüzzaman Hazretleri de mucizeleri iki kısım olarak değerlendirmiştir.

Bir kısmı: Hz. Muhammed (asm)’in nübüvvetini tasdik eden mucizeler.

İkinci kısım: İkram şeklinde zuhur eden mucizeler.

Sözü kendisine bırakalım:

“Eğer denilse: Neden Gazve-i Hendek'te dört avuç taamla bin adamı doyurmak olan mucize-i taamiye ve mübarek parmaklarından akan su ile bin beşyüz kişiye suyu doyuruncaya kadar içiren mucize-i mâiye neden şu hanin-i ciz' mu'cizesi gibi şaşaa ile çok kesretli tarîklerle nakledilmemiş? Halbuki o ikisi bundan daha ziyade bir cemaatte vuku bulmuş..."

"Elcevab: Zuhur eden mu'cizeler iki kısımdır."

"Bir kısmı nübüvveti tasdik ettirmek için Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm elinde izhar ediliyor. Hanin-i ciz' şu nevidendir ki sırf nübüvvetin tasdiki için bir hüccet olarak zuhura gelmiş ki; müminlerin imanını ziyadeleştirmek ve münafıkları ihlasa ve imana sevketmek ve küffarı imana getirmek için zahir olmuş. Onun için avam ve havas herkes onu gördü onun neşrine fazla ihtimam edildi."

"Fakat şu mucize-i taamiye ve mu'cize-i mâiye ise mu'cizeden ziyade bir keramettir belki kerametten ziyade bir ikramdır belki ikramdan ziyade ihtiyaca binaen bir ziyafet-i Rahmaniyedir. Onun için çendan dava-yı nübüvvete delildir ve mucizedir; fakat asıl maksad: Ordu aç kalmış; bir çekirdekten bin batman hurmayı halkettiği gibi Cenab-ı Hak hazine-i gaybdan bir sa' taamdan bin adama ziyafet veriyor. Hem susuz kalmış mücahid bir orduya kumandan-ı a'zamın parmaklarından âb-ı kevser gibi su akıttırıp içiriyor."

"İşte şu sır içindir ki mucize-i taamiye ve mucize-i mâiyenin her bir misali hanin-i ciz' derecesine çıkmıyor. Fakat o iki mucizenin cinsleri ve nevileri külliyet itibariyle hanin-i ciz' gibi mütevatir ve kesretlidir."

"Hem taamın bereketini ve parmaklarından suyun akmasını herkes göremiyor yalnız eserlerini görüyor. Direğin ağlamasını ise herkes işitiyor. Onun için fazla intişar etti." (bk. Mektubat s. 131)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet