Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕“İki denizi birbirlerine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır birbirlerine geçip karışmıyorlar.” (Rahman Suresi 19-20)
- Rahman suresinde Allah denizin birbirine karışmadığı söylüyor ama bazı Türk haberlerde ve bazı yabancı kaynaklarda -HAŞA- denizlerin birbirinin karışmamasının imkansız olduğu söyleniyor.
- Bazı araştırmacı yabancı Müslümanlar bu duruma itiraz ediyorlar. Bu durumu nasıl açıklarsınız?
Değerli kardeşimiz
Öncelikle ifade edelim ki birbirine açılan fakat suları kesinlikle birbiriyle karışmayan denizlerin bu özelliği okyanus bilimciler tarafından çok yakın bir zaman önce keşfedilmiştir. "Yüzey gerilimi" adı verilen fiziksel bir kuvvet nedeniyle komşu denizlerin sularının karışmadığı ortaya çıkmıştır. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi âdeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller. (bk. Richard A. Davis Principles of Oceanography Addison-Wesley Publishing Company Don Mills Ontario s. 92-93)
Demek ki bu konu esas itibariyle bir fen konusudur. Ayetin mübhem ve mücmel ifadesinin açıklanması ancak fenni keşiflerin ortaya koyduğu verilerle mümkündür. Mesela ayette “iki deniz” denilmiştir. Bu iki denizin hangileri olduğunu belirlemek ancak donanımlı bir araştırma çabasıyla mümkündür.
Yine ayette: “iki denizin salıverildiği ve bir biriyle bitiştiği”nden söz edilmiştir. Bu mutlak bir ifadedir. “iki denizin tamamı mı yoksa bazı kısımları mı olduğu” kayıtları söz konusu olabilir. Ancak bu da ciddi bir araştırmaya bağlıdır.
Keza ayette “iki denizin karışmasını engelleyen bir perdenin olduğu”na dikkat çekilmiştir. Fakat bu engelli perdenin adı “berzah” olarak geçmiştir. Bu ise iki deniz arasındaki engelin bir dolgu veya bir boşluk olma ihtimaline açıktır.
Demek ki ayette söz konusu edilen iki denizin salı verilmesi birbirine bitişmesi birbirine karışmalarını engelleyen bir perdenin olması gibi unsurların hiçbiri bir tek yorumla açıklanabilecek durumda değildir.
- Bu sebepledir ki Bediüzzaman Hazretleri bu ayetleri maddi-manevi farklı denizlerin çeşitleriyle açıklamış hakiki ve mecazi manalarını söz konusu etmiştir:
“Vücup ve imkân dairesindeki rububiyet ve ubudiyet dairesinden tut dünya ve ahiret denizlerine gayp ve şahadet âlemi denizlerine doğu-batı ile kuzey-güney okyanuslarına... Rum ve Fars Denizlerine Akdeniz-Karadeniz ve boğazına -ki “mercan” denilen balık ondan çıkıyor-; tâ Akdeniz ve Kızıldeniz’e ve Süveyş Kanalına tâ tatlı ve tuzlu sular denizlerine tâ toprak tabakası altındaki tatlı ve müteferrik su denizleri ile üstündeki tuzlu ve bitişik su denizlerine tâ Nil ve Dicle ve Fırat gibi “büyük ırmaklar” denilen küçük tatlı denizler ile onların karıştığı büyük denizlere kadar manasındaki cüz'iyatı var. Bunların hepsi kastedilmiş olabilir ve onun hakikî ve mecazî manalarıdır.”(Nursi Mektubat Yirmi Altıncı Mektup s. 304-305)
Not: Böyle bir olayın olduğunu söyleyenler bunu Cebel-i Tarık ve benzeri yerlerde gördüklerini söylüyorlar. Bir yerde bir ipucunun bulunması bile var olduğu iddia edilen hususun doğruluğuna yeterli bir delildir.
Böyle bir olayın olmadığını iddia edenlere düşen ise bütün dünyayı dolaşmaları bütün denizleri gezmeleri tam bir araştırma sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karara varmalarıdır. Bu ise imkânsız gibidir. Demek bu olayın yokluğunu ispat etmek mümkün değildir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kur'an'da bildirilen "denizlerin birbirine karışmaması" konusunun ...
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi