Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
İlgili ayetin meali şöyledir:
“Rahmanın has kulları yeryüzünde tevazu ve vakarla yürüyen cahiller onlara laf attığı zaman 'Selâm.' deyip geçen kullardır.”(Furkan 24/63)
Bu ayette müminlerin her zaman her yerde kulluk elbisesini çıkarmadan yürüyen/ yaşayan -kibirle değil- vakarlı bir tevazu ile hareket eden kullar olduğuna dikkat çekilmiştir.
Soruda hadis olarak zikredilen “Kibirliye karşı kibir sadakadır." manasındaki söz hadis kaynaklarında geçmektedir. (bk. Münâvî Feyzü'l-Kadîr IV s. 366/5299)
Burada geçen kibir kelimesi kendini beğenmek anlamında değil onurlu ve izzet sahibi olmak demektir.
Mümin gerektiği yerde tevazu sahibi gerektiği yerde izzet ve onur sahibidir. “Muhammed Allah’ın Resûlüdür. Beraberinde olanlar kâfirlere karşı çetin ve izzetli birbirleri arasında merhametlidirler.”(Fetih 48/29) mealindeki ayette bu izzet ve onurlu davranışa dikkat çekilmiştir.
Keza “...Müminlere karşı alçak gönüllü kâfirlere karşı onurlu ve şiddetlidirler...”(Mâide 5/54) mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.
Bu ayetlerden anlıyoruz ki mümin kâfire karşı şiddetini izzetini onurunu ve vakarını korusa da mümine karşı düşmanlık görsün görmesin şefkat etmek durumundadır.
Özetle kaynaklardan anladığımız kadarıyla:
a) Bir mümin bir mümine hiçbir surette kaba davranmaz bilakis kötülüğü için ona acır. Kafirlere karşı ise yerine göre izzet onur ve vakarını ortaya koyar izzetli davranır.
b) Kişi şahsına karşı yapılan saygısızlıktan ötürü tevazu gösterip affedebilir. Fakat İslam ümmetine veya mensubu bulunduğu cemaatine karşı yapılan saygısızlığı tevazu ile geçiştirmez.
c)Kibrin asıl manası: Hakkı kabul etmemektir karşı tarafı hakir görmektir. Bunlar yapılmadığı takdirde yalnız vakarlı ve onurlu izzet göstermek kibir değildir. Bu gibi rivayetlerde geçen “kibir” kavramı gerçek anlamdaki kibirden ziyade vakar ve izzeti takınmaktır.
Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki soruda ifade edilen bir çelişki söz konusu değildir.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi