Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Değerli kardeşimiz
Cezbe aklı baştan alan bir hâl olduğundan meczuplar ömür boyu kendilerinden tamamen veya kısmen geçmiş bir durumda yaşarlar. Günlük işlerini yönetip düzenleyemedikleri gibi dinî emir ve yasaklara zahiren tam olarak riayet etmezler. Dinî yükümlülüğe temel oluşturan aklî dengeye tam anlamıyla sahip olmadıklarından dinin emir ve yasaklanyla da yükümlü sayılmayan meczuplara me'hûz (kendinden alınmış) meslûb (akıldan soyulmuş) ma'tûh (bunak) mağlüb (yenilmiş) vâlih (çılgın) behlûl (sâf) dîvâne ve mecnûn gibi unvanlar da verilir.
İbn Haldun meczupların bir bakıma delilere benzedikleri halde velayet makamında bulunduklarını ve sıddîkların hallerine sahip olduklarını belirttikten sonra fıkıh âlimlerinin onların veliliğini kabul etmediğini ancak bunun yanlış bir hüküm olduğunu zira ibadetin veliliğin mutlak şartı olmadığını Allah'ın veliliği dilediğine lütfettiğini söyler. Ona göre meczuplar şeri hükümlere tam anlamıyla uygun olmasa da ibadet ederler. Doğuştan saftırlar kendilerine göre iyi işlerin yapılmasını teşvik eder kötü işleri engeller hiçbir kayıt altında bulunmadıklarından bazan gaybdan haber verirler.
Hücvîrî meczupların kulluk görevlerini yerine getirmekten azat edildiklerini ileri sürer. Takıyyüddin İbn Teymiyye de güçlü bir sevgi ve zikir sebebiyle içine aşk ateşi düştüğü için aklı başından giden kişinin söz ve hallerinde mazur olduğunu bu durumda iken söylediği sözler ve davranışları sebebiyle kınanamayacağını Allah'ın meczuplara akıl ve hâl verdiğini sonra akıllarını başlarından alıp onları cezbe halinde bıraktığını dinin emir ve yasaklarına uymaktan da muaf tuttuğunu söyler.
(bk. Diyanet İslam Absiklopedisi Meczup Md.)
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi