Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İslamı tebliğ etmede ve hayata geçirmede telkinin yeri ve önemi nedir?

Oluşturulma tarihi: 31.01.2025 23:17    Güncellendi: 31.01.2025 23:17
Cevap

Değerli kardeşimiz

Telkin motive etmek yönlendirmek harekete geçirmek gibi manalar ifade eder. İnsan hem kendi içinden hem de dışından gelen telkinlere hassas bir alıcıdır. “Mutlaka başarmalıyım çalışırsam başarırım.” diyen birisi başarı yolunda mühim bir sırrı yakalamıştır. Bu tarz bir telkin kişinin kendi kendini motive etmesidir. Bir babanın oğluna “Oğlum merak etme başaracaksın büyük insan olacaksın.” şeklindeki telkini ise harici bir telkindir.

Telkin menfi olarak da kullanılabilir. “Ben adam olamam başaramam.” diyen birisi kendi kendine kötü telkinde bulunur ve gerçekten başaramaz. Babasından veya öğretmeninden “Sen adam olamazsın. Senden ne köy olur ne de kasaba.” şeklinde kötü bir telkine maruz kalan birisi de bütün enerjisini kaybeder ümitsizlik bataklığına saplanır.

Her insan telkinin müspet ve menfi izlerini kendi hayatında görebilir. Siz sağlıklı iken üç-beş kişi size “Hasta mısın neyin var?” dese kendinizi hasta hissedersiniz. Siz hasta iken başta doktorunuz olmak üzere çevrenizdekiler “Maşallah iyisin rengin düzelmiş.” şeklinde konuşsalar hemen kendinize gelirsiniz.

İyi motive edilmiş bir insanın yapamayacağı bir fedakarlık yoktur. Mesela zengin insanlara Allah yolunda vermenin fazileti iyi anlatılsa servetlerinin mühim bir kısmını infak edebilirler. İlim yolunda motive edilmiş gençler her gün yüzlerce sayfa kitabı bıkmadan okuyabilirler. Düşmanla savaşan askerlere şehitliğin fazileti anlatıldığında ölüme gülerek koşabilirler.

Bu son misali Kur’an ayetlerinin ışığında biraz açmak istiyoruz. Şöyle ki:

Kahraman milletimizi asırlardır cihad meydanlarında şevkle gezdiren düğüne gider gibi ölüme koşturan şu hakikattır: “Ölürsem şehidim kalırsam gazi.” Kur’an’da bu “İki güzelden biri” şeklinde ifadesini bulur.(5) Bu iki güzel “ya galip gelmek ya şehit olmaktır.” Şehit olanların durumu şu şekilde anlatılır:

“Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma! Doğrusu onlar Rableri indinde diridirler rızıklandırılırlar. Allah’ın kendilerine verdiği ihsandan dolayı sevinçlidirler. Geride kalanlara şunu müjdelemek isterler: Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (6)

Galibiyet için sayıca çokluk şart değildir.

“Nice az topluluklar sayıca çok olanlara galip gelmiştir.”(7)

Düşmanlar derli-toplu da görülseler kalpleri dağınıktır.(8) Hedefi menfaat olanların hedefi şahadet olanları yenmesi mümkün değildir.

Fakat inananların da zaman zaman beşeri zaafları olabilir. O zaman onlar da dağılır mağlubiyet acısını tadarlar. Mesela Uhud savaşının sonunda Müslümanlar sarsılmıştır. Özellikle karşı tarafın “Muhammed öldürüldü yaygarası Müslümanları adeta çökertmiştir. Bu münasebetle gelen ayetlerde şöyle buyurulur:

“Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi O ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim bu şekilde dönerse Allah’a asla zarar veremez. Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.”

“Hiçbir nefis Allah’ın izni olmadan ölmez. Herkesin eceli yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse ona ondan veririz. Kim de ahiret sevabını isterse ondan veririz. Şükredenleri mükafatlandıracağız.”

“Nice peygamberler geldi yanlarında pek çok Rabbaniler (Rabba kul olanlar) savaştı. Allah yolunda başlarına gelen musibetten dolayı gevşemediler zaaf göstermediler miskinlik etmediler. Allah sabredenleri sever."

“Onların sözleri ancak şu oldu: Ey Rabbimiz günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla. Ayaklarımıza sebat ver. Kafirlere karşı bize yardım et!"

“Allah da onlara hem dünya menfaati verdi hem de ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah muhsinleri sever.” (9)

Bu ayetler ümitlerini yitirmiş bir topluluğu yeniden diriltecek şevkle harekete geçirecek telkinler manzumesidir.

Bir de Tebük Seferine katılmayanlarla ilgili şu uyarılara bakalım.

“Ey iman edenler! ‘Allah yolunda sefere çıkın!’ denildiği hâlde size ne oldu ki yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahireti bırakıp dünya hayatına razı mı oldunuz. Halbuki ahiretin yanında dünya metaı çok az bir şeydir...”(10)

Kur’an-ı Kerim cihada teşvik ederken öncekilerden örnek de verir:

“Mü’minlerden öyle rical (er kişiler) vardır ki Allah’a verdikleri sözde sadık oldular. Kimi (şehit oldu da) adağını yerine getirdi kimi de bekliyor. Verdikleri sözü değiştirmediler.” (11)

Telkinin hayatı bile feda ettiren bu etkisini gördükten sonra her türlü fedakarlığa iyi telkinlerle ulaşılacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kaynaklar:

1. Al-i İmran 139.
2. Al-i İmran 110.
3. Enfal 39.
4. Aclûni 462.
5. Tevbe 52.
6. Al-i İmran 169-170.
7. Bakara 249.
8. Haşir 14.
9. Al-i İmran 144-148.
10. Tevbe 38.
11. Ahzab 23.

Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi