1) Maliki mezhebinde zina haddiyle ilgili yazılarda "Zaten Ashab-ı Kiram da hamileliği zinaya kesin kanıt olarak kabul etmiştir." benzeri ifadeler görmek mümkün. Bu doğru mu?
- Ashab-ı Kiram hamileliği zina haddinin tatbiki için yeterli görmüş müdür?
2) Hz. Peygamber Dört Halife Hz. Hasan ve Hz. Muaviye dönemlerinde; Maiz (r.a) dışında recmedilen erkek oldu mu?
- Yoksa zina şahitlerle hiç sabit olmayıp sadece hamile yeni evli ve hamile dul kadınlar mı recmedilmiştir?
3) Eğer Ashab-ı Kiram hamileliği zinaya kesin kanıt kabul ettiyse nasıl olur da 4 hak mezhebten 3'ü değil kanıt olmak hamileliğin had tatbikinde hiçbir etkisi olmayacağına hükmeder. Ben Hanefiler'e göre sadece Hz. Peygamber'in(sav) yaptıkları değil ashabının yaptıkları da 'sünnet'tir diye biliyorum. Durum böyleyken içlerinde ashabın yaptıklarını sünnet sayan Hanefi'nin de bulunduğu üç mezheb neye dayanarak hamileliğin delil kabul edilmemesi gerektiğini savunmuştur?
- Bu üç soruma "açık net ve kesin" cevaplar vermenizi rica ediyorum...
Değerli kardeşimiz
Zina suçunun ikrar ve şahitlik dışında bir yolla ispatı ihtilâfa yol açmıştır.
İkrar: Kişinin zina ettiğini kendisinin söylemesidir. Kişinin gönüllü ikrarının zina suçu için bir ispat vasıtası olduğu müctehidler tarafından ittifakla kabul edilmiştir.
Şahitlik: Dört erkeğin zina suçu işlenirken bizzat gördüklerini söylemeleridir.
Bu ikrar ve şahitlik dışında zina suçunun varlığı için hâkimin kişisel bilgisi gibi yolların asla ispat vasıtası olamayacağı ittifakla benimsenirken evli olmayan kadının hamileliğinin ortaya çıkışı Mâlikîler tarafından zina suçunun ispatı olarak değerlendirilmiştir.
Hamileliğin tecavüz şüpheye dayanan bir birleşme veya birleşme yaşanmadan bulaşma gibi sebepler sonucunda da oluşabildiği düşünüldüğünde zina davasında karînelerle ispatın isabetli bir yol olamayacağı ortaya çıkmaktadır. Zira had suçlarında kesinlik aranmakta ve herhangi bir şüphe halinde cezanın düşmesine hükmedilmektedir.
İslâm hukukunun bu hassasiyeti ve her fiili mutlaka cezalandırma isteklisi olmadığı dikkate alındığında ikrar ve şahitlik dışında kalan sesli ve görüntülü araçlar dahil diğer ispat yollarının babalık vb. davaların aksine zina davasında dikkate alınmamasının isabetli olacağı söylenebilir.
Bu özet bilgiden sonra sorularınıza gelince:
Cevap 1:
Maliki mezhebine göre kocası olmayan bir kadında ortaya çıkan “hamilelik” zinanın bir delildir. (bk. İbn Cüzey el-Kelbi el-kavaninu’l-Fıkhıye 1/233-234)
- Kaynakların verdiği bilgiye göre sahabe hamile olmayı zinanın alameti/delili olarak kabul etmişlerdir. Maliki mezhebi alimleri de bu görüşü benimsemişlerdir. (bk. İbn Hacer Fethu’l-Bari 12/154; V. Zuhali el-Fıkhu’l-İslami 6/47)
- İbn Abbas’tan gelen rivayete göre Hz. Ömer’in (recm cezasıyla ilgili daha sonra neshedilen bir ayetten söz ederken) söylediği şu
“Şüphesiz recim cezası evli bir adamın yaptığı zina haddidir. Bu da (dört) şahitlerin şahitlik etmeleri veya ortada bir hamilelik durumu veya itiraf söz konusu ise gerçekleşir.” (Ebu İshak eş-Şirazi el-Muhezzeb 3/334)
manasına gelen sözleri sahabenin “hamileliği” zinanın delili olarak kabul ettiklerini göstermektedir.
- Bu hadis rivayeti için bk. Buhari Hudud 31; Müslim Hudud 15 (1691) Muvatta Hudud 8 10.
Cevap 2:
Bildiğimiz kadarıyla ne Asr-ı saadette ne de daha sonraki asırlarda “şahitlik” yoluyla bir zina suçu sabit olmamıştır. Nitekim İbn Teymiye de “Asr-ı saadetten kendi zamanına kadar şahilik yoluyla bir zanin suçunun tespit edilemediğini” bildirmiştir. (bk. Şeyh İbn Useymin el-Mumetta’ 6/157).
İbn Teymiye miladi 1328’de öldüğüne göre yaklaşık yedi asırlık İslam tarihinde “şahitlik yoluyla zinanın tespiti” gibi bir olay tahakkuk etmemiştir.
- Ondan sonra da şimdiye kadar böyle “dört şahitle zinanın tespiti” gibi bir olayın tahakkuk ettiğine dair bir bilgiye sahip değiliz. Eğer olmuşsa da bir ikiyi geçmez. Bunun zaten çok zor olduğu bir gerçektir.
- Bediüzzaman Hazretlerinin konuyla ilgili şu sözleri de “şahitlik olayı”nın nerdeyse imkânsız görüldüğünü göstermektedir:
“Gıybetin en fena ve en şenii ve en zalimane kısmı kazf-ı muhsanat nev'idir. Yani gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen bir insan bir erkek veya kadın hakkında zina isnad etmesi; en şeni' bir günah-ı kebair ve en zalimane bir cinayettir... (Bunun içindir ki Kur’an) şiddetle ferman ediyor ve diyor ki: Gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen merdud-uş şehadettir. Ebedî şehadetlerini kabul etmeyiniz. Çünkü yalancıdırlar. Acaba böyle kazfe cesaret eden hangi adam var ki gözüyle görmüş dört şahidi gösterebilir. Kur'an-ı Hakîm bu şartı koşturmakla böyle şeylerde şakk-ı şefe etmeyiniz bu kapıyı kapayınız demektir.” (bk. Barla Lahikası s. 267-268)
Cevap 3:
Cumhurun hamileliği zinanın sübutu için delil kabul etmemelerinin gerekçesini şöyle sıralamak mümkündür:
a) Cumhura göre Hz. Ömer “Hamilelik recmin sebebdir.” derken maksadı: “söz konusu hamilelik şayet kesin bir şekilde zinadan olduğu” tespit edilmişse bir delil olur demektir. (bk. İbn Hacer 6/155)
b)“Had cezalarını şüphe ile/elinizden geldiği kadar uygulamayın.”(Tirmizi Hudud 2; İbn Mace Hudud 5; İbn Hcaer a.g.y) manasındaki hadise göre hadleri en ufak bir şüpheyle de olsa uygulamamak gerekir. Hamilelik gibi zorla olması mümkün olan bir olguyu kesin bir delil olarak kabul etmek isabetli değildir.
c) Nitekim İbn Ebi Şeybe ve Beyhaki’nin rivayetine göre Hz. Ömer’e kocası olmadığı halde hamile olan bir kadın getirildi. Hz. Ömer durumunu sordu. Kadın özetle şöyle cevap verdi: “Ben kafası (uykusu) ağır olan bir kadınım. Bir gün uykuda iken bir adam gelip üstüme çıkmış ve ben uyandığımda iş içten geçmişti.” Bunun üzerine Hz. Ömer ona cezayı uygulamaktan vazgeçti.” (İbn Ebi Şeybe Musannaf 5/512; Beyhaki es-Sünenu’l-Kübra 8/410)
d) Rivayete göre Hz. Ali’ye kocası kaybolan/uzun zamandır orada olmayan bir kadın getirildi ve zina suçunu işlediğini itiraf etti.
Ancak Hz. Ali: “Herhalde uykudayken böyle bir şey başına geldi.” dedi. Kadın: “Hayır.” dedi.
Bunun üzerine Hz. Ali: “Herhalde istemeden adam seni buna zorladı!..” dedi. Kadın buna da “Hayır.” cevabını verdi. (Beyhaki es-Sünenu’l-Kübra 8/384)
Hz. Ali “Belki de kocan (gizlice) geldi ve seninle beraber oldu.” dedi. Kadın buna da “Hayır.” cevabını verdi. (İbn Hanbel 2/386)
Hz. Ali’nin bu tavrı hamileliğin kesin zinadan olduğu tespit edilmeden bir delil olamayacağını göstermektedir.
e) Bu hadis rivayetlerini esas alan üç mezhepten Hanefilere göre zorlama yanlışlık gibi ihtimaller olduğu sürece -kocası olmayan bir kadının- hamilelik durumu zinanın delili olamaz.
- Şafiilere göre Kur’an ve sünnette zina suçunun sabit olması için şahit ve itiraf esas alınmıştır. Bu sebeple bu iki delilin dışında herhangi bir delil zina suçunu ispat etmez. (bk. el-Cezeri el-Fıkhu Aala’l-Mezahibi’i-Arbaa 5/83-86)
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi