- Ahirette boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hakkını alacağı söyleniyor. Bu hadisi açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz
Hayvanlarda cüz’i irade vardır. Çünkü siz bir hayvana güzel davrandığınız zaman size korkmadan yaklaşır; kötü davranıp dövdüğünüz zaman sizi gördüğünde sizden kaçar. Buradan da anlıyoruz ki hayvanların cüz’i iradesi vardır. Fakat teklifi iktiza edecek kadar değildir. Yani insanların taşıdığı “ibadet ve Allah’a itaat hususunda isterse yapar istemezse yapmaz” iradesi cinsinden değildir.
Şerita kanunlarını ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan biri şeri kanunlardır. Bunlardan insanlar sorumludur.
Diğeri ise fıtri kanunlardır. Yer çekimi kanunu ateşin yakma kanunu gibi. Kendini boşluğa bırakan yere düşer ve acıyla peşinen cezasını çeker.
İşte vahşi hayvanların helal rızıkları leşlerdir. Ayrıca birbirlerine tecavüz edemezler. Bu fıtri kanun onlara ilham ile bildirilmiştir. Yaratılışından gelen bir his ile onlara bildirilmiştir. Nasıl ki bir kuş yaşamının gereklerini ilham ile öğrenir. Onun gibi yaşamında yapması gerekli şeyler de fıtri olarak ilhamen bildirilir.
Bu nedenle canlı hayvanlara zarar veremezler güçlüyüm diye zayıfı ezemezler. Böyle yapan bir hayvan ya dünyada ya da ahiretin haşir meydanında cezasını çeker. Akıl omadığı için de cehenneme girmezler.
- Hayvanlar ilhama nasıl mazhar olurlar?
Hava karardığında bir ağacın dalları arasına saklanan serçelerden yuvalarına dönen karıncalara bir kaya parçasının kuytuluklarında gizlenen balıklardan ormanın izbe bir köşesinde kendine emniyet arayan ceylana kadar her canlıyı sevk ve idare eden ayrı bir âlem. Hepsi bir ilham ile bir sevk-i kaderî ile geceleyeceği yeri en güzel biçimde belirliyor. Ertesi gün güneşin ilk huzmelerinin ufukta belirmesiyle birlikte başlayan çeşitli karmaşık müthiş bir mesai. Görevlilerin hepsi bir his ile yola çıkar bir tarafa yönelir uçar koşar yürür yüzer... Ama hiçbiri nereye gittiğini saatin kaç olduğunu kaç saat mesai yapacağını ne zaman yuvasına döneceğini bilmez. Ama hepsinin de işi mükemmel görülür: İlhamla...
Hayvanlar kendilerine ilham eden Rablerini yine ilhamla bilirler. Bir hayvan kendisinin ne olduğunu kaç ayağı bulunduğunu midesini ciğerini bilmese bile var olduğundan haberdardır. Ve bu varlığı korumak ister. Elinden almaya kalkışırsanız sizden kaçar. İşte kendi varlığını ilhamen bilen ve bundan memnun olan her canlının kalbinde bilemeyeceğimiz bir keyfiyette bu ihsana teşekkür duygusu mevcuttur. Evet kendini bilenin Rabbini de bilmesi gerekir. Bu mânâ hayvanların hepsinde geçerlidir. Lâkin Rablerini bilişleri de kendilerini bilmeleri gibi çok cüz’îdir ama gerçektir.
Göz göze geldiğimiz herhangi bir hayvan bizim ruh dünyamızı bilmekten ne kadar uzak ise biz de onun iç âlemini bilmekten o kadar uzağız. Bizim bildiğimiz onun sadece bedeni ve organlarıdır. Kanında nelerin yüzdüğünü bilsek bile içinden nelerin geçtiğini bilemeyiz. Öyle ise iç âlemlerinin cahili olduğumuz canlıların Rablerini bilmediklerini nasıl iddia edebiliriz?
- Hayvanların mahşerdeki durumu nasıl olacak?
Canlıları zîhayat (canlı) zîruh (ruh sahibi) ve zîşuur (akıl ve şuur sahibi) olarak üçe ayırırsak bitkiler sadece zîhayattır canlılar içinde yer alır. Hayvanlar ise hem zîhayat hem de zîruhturlar. İnsanlar melekler ve cinler ise hem zîhayat hem zîruh hem de zîşuurdurlar. Bunların içinde ise insanlar ve cinler mükellef varlıklardır; Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla vazifelidirler hayatları boyu bir imtihana tâbidirler. Ölünce de ya cennette veya cehenneme gireceklerdir.
Hayvanlar ise akıl ve şuur gibi kendilerine mesuliyet yükleyecek duygulardan mahrum olduklarından günah-sevap hayır-şer cennet-cehennem gibi mefhumlar onlar için söz konusu değildir.
Tek hücreli varlık olan amipten balinaya varıncaya kadar bütün hayvanlar ruh sahibidirler. Esas itibariyle ruhun kendisi bâkîdir ölmez yok olmaz bozulmaz. Ruhun geçici olarak misafir olduğu vücut ise ölür dağılır gider.
Kur’ân-ı Kerim'de de açıkça ifade edildiği gibi ruh Cenab-ı Hakk'ın emri kudreti ve tasarrufu altındadır. Ruh üzerinde Allah’tan başka hiçbir varlık tasarrufta bulunamaz. Onu yaratmak Allah’a ait olduğu gibi muhafaza etmek de Allah’a aittir.
Mahşerdeki duruma gelince; esas olarak mahşerde iki sınıf mahlukat diriltilecek hesaba çekildikten sonra ebedî yurdu belli olacaktır. Bunlar insanlar ve cinlerdir.
Hayvanların durumu ise tamamen farklıdır. Onlar da diriltilecek mahşer yerine getirileceklerdir. Bu hususta iki âyet meâli şöyledir:
“Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında”(1)
“O öyle bir gündür ki insan kendi eliyle işlediklerine bakar. Kâfir de ‘Ne olurdu’ der ‘ben bir toprak olsaydım.' ”(2)
Bu âyetlerin tefsirinde Abdullah bin Ömer Ebû Hüreyre ve İmam Mücahid’in rivayetlerine göre Cenab-ı Hak mahşer gününde hayvanları da diriltip huzuruna getirecek birbirlerinden haklarını alıp ödeştirecek sonra da onlara “Toprak olun!” buyuracak sonunda onların hepsi de toprak olacaklardır. Hayvanların bu haline gıpta ile bakan kâfirler Allah’tan kendilerini de toprak yapmasını isteyeceklerdir. (3) Fakat insanlar cezasını çekeceğinden hayvan gibi muamele görmeyecektir.
Hayvanlar her ne kadar mükellef varlık olmasalar da onlar da belli nisbette haklaştırılacaklardır. Nitekim bir hadiste Peygamber Efendimiz (asv)
“Her hak sahibine hakkını vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan kısas sûretiyle hakkı alınacaktır.”
buyurarak âhirette hiçbir haksızlığın karşılıksız kalmayacağını bildirirler. Yine hadis âlimlerinin ifadesine göre karınca karıncadan hakkını alacaktır. (4)
Bediüzzaman da bu meseleyi şöyle izah eder:
“Gerçi cesetleri fena bulur fakat ervahları (ruhları) bâki kalan hayvanat mâbeyninde (hayvanlar arasında) da onlara münasip bir tarzda dar-ı bekada mücâzat (ceza) ve mükâfat vardır.” (5)
Evet hayvanların ruhu bâki kalacak Cenab-ı Hak onların ruhunu muhafaza edecektir. Fakat ruh Allah’ın emir ve iradesi altında bulunduğundan nasıl muhafaza edileceğini ancak O bilir.
Dipnotlar:
1. Tekvir Sûresi 5.
2. Nebe Sûresi 40.
3. bk.Taberi Nebe 40. ayetin tefsiri)
4. Tirmizî Kıyâmet 2; Elmalılı Hamdi Yazır. Hak Dini Kur'an Dili 8:5599.
5. Lem'alar (Osm.) s. 887.
Selam ve dua ile...
İslami Destek Sitesi